2 Kasım 2018 Cuma

Karpuzcu musunuz? Avukat değil misiniz siz?
KARPUZCU HÜSNÜ’NÜN KARISI- 30 BÖLÜM-


—Bu sıcakta bu kabalıkta hasta çocuğunuzla otobüs beklemeyin, dedim. “Müsaade edin sizi evinize arabayla bırakayım.”
Böyle bir şey belki de ilk defa başına gelmişti. Şaşırdı.
— Lütfen dedim
-Çok teşekkür ederim Alışığım ben, dedi.
Israr ettim. Cebimden bir yüzlük çıkartıp uzattım.
—Benimle gelmek istemezseniz bir taksiye binip gidin.
Böyle bir şeye şiddetle ihtiyacı olduğu aşikârdı. Çaresizlik içinde
yüzüme baktı.
-Borç olarak kabul edin lütfen,, dedim. Elinize geçince getirir
verirsiniz.
Bir şeyler söylemek istiyordu. Kucağındaki çocuk da
mızmızlanmaya başlamıştı.
Büromum olduğu binayı işaret ettim.
—Şu binanın dokuz numarasındayım, dedim. Elinize geçince
-
verirsiniz.
—O Zaman temizliğe geleyim dedi.
Bu cevap bana piyangodan büyük ikramiye çıkmış gibi
oldu.İyilik yapmanın mutluluğunu duydum.
—Tamam, dedim. “olur.”
-Ne zaman?
Bir an düşündüm. Büro pislik içerisindeydi. Pislik demeyeyim
de yıllardır kullanılmadığından toz içerisindeydi. Temzilenmeye ihtiyacı vardı.
—Senin için uygunda yarın için gel mesela, dedim.
—Olur, dedi,
Sevinmişti
—Gelirim! Kaçta geleyim?
Duraktaki adamlardan biri yanımıza yajkaştı. Kadını rahatsız ettiğimi düşündüğü belliydi. Aldırmadım.
—Onda gel, dedim.
Bu arada da yoldan geçen bir taksi çevirdim. Kadına r yüz
lira verdim. Yarın da yüz lira vereceğim, dedim. Ve ekledim, “ Buralarda büro temizliği iki yüze yapıyorlar. Uygun değil mi?
Gözleri doldu. Bunun kendisine dolaylı yoldan yapılan bir yardım olduğunu anladı.
Ertesi günü saat onda kapı çaldı. Gelen o kadındı. Temiz pak
giyinmişti. Çalışmaya başlamadan adını sordum. “ Hatça “ imiş. Dünkü çocuğu merak ettim.
—Babasına mı bıraktın?
Babası onları terk etmiş. Hatça’nın üç engelli çocuğu daha
varmış.

Konuşkan bir kadındı. Biraz da saftı. Her şeyini açık seçik
anlatıyordu.
Belki de öyle değildi de beni kendisine yakın ya da güvenilir bulmuştu. Bazı şeyleri paylaşmaya gereksinimi vardı. Birkaç kez temizliğe başlamaya kalktı, her defasında ben” Kaçmıyor ya temizlik yaparsın.” diyerek mani oldum.
On altı yaşında kaçarak evlenmiş. Buraya gelip yerleşmişler.
Üçüncü çocuğu da engelli olunca, ” kocası onları terk etmiş.
Kaçarak evlendiği için ailesine dönmemiş .Ailesini de
bu durumdan haber etmeyi onuruna yedirememiş. Tam bir dram.
Bir aralık sordum:
- Nerelisin sen?
Adanalıymış.
Birden aklıma geldi sordum
—O zaman karpuzdan anlarsın sen
Gözleri parladı:
—Anlamaz mıyım, dedi.”Babam karpuzcuydu Karpuz
tarlalarımız vardı. Çocukluğum karpuz tarlaları arasında geçti. Niye böyle bir şey sordunuz ki?
—Ben de karpuzcuyum da.
Birden ürktü. Hİsettim bunu. Nedenini de sorduğu soru ile anladım.
—Karpuzcu musunuz? Avukat değil misiniz siz?
—Avukatım da, aynı zamanda da karpuzcuyum. Bu
semtte karpuz benden sorulur.
Benimde çocuklaşmaya hakkım var. Birden aklıma bir şeytanlık
geldi:
—Bu kadar sohbet yeter, haydi Hatça kadın sen temizliğe başla
ben şimdi gideceğim öğleye doğru gelirim.

Devamı var

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder