UF!
- Hayrola Rasim, dedi can dostu. “Ne oldu?”
Bert beniz artmıştı Rasim Bey’de. Kadere isyan vardı tavrında.
İş yerinin kapısında donup kalmıştı.
- Sorma.
- Sordum, dedi Fehmi.
Rasim, birkaç saniye Fehmi’nin gözleri içine baktı. Yutkundu.
- Nuray Hanım var ya, dedi
Fehmi Bey, meseleyi biliyordu. Nuray ismini duyunca meraklandı. Rasim Bey’e biraz sokuldu.
- Evet, dedi.
Barıştınız mı yoksa, eridi mi buzlar diyecekti ama Rasim Bey’in tavrından başka bir şey olduğunu anlamak zor değildi.
Rasim Bey oflayarak birkaç kez başını sağa sola salladıktan sonra:
- Sorma, dedi. Sabahleyin bizim komşu yönetici Mükerrer Bey zili çaldı, “ Rasim Bey, sizin o tarafa doğru gidiyorum bırakayım istersen seni de, dedi.
- Eeee.
- Bende tamam dedim. Zaten çıkmak üzereydim de.
- Eeee.
- …
- Cüzdan müzdan her şey öteki cekette kalmış.
Fehmi Bey, gülerek ve sesini yükselterek:
- Dert ettiğin şeye bak yahu, dedi. Elini cebine attı cüzdanına çıkarttı:
- Kaç lira lazım, dedi. İstersen kredi kartını vereyim.
Jeste gözleri doldu Rasim Bey’in. Fehimi Bey’in ellerini avuçlar gibi yaptı.
- Mesele o değil, dedi.
- Ya ne?
Rasim Bey’in gözlerinden yaşlar damlamaya ramak kaldı.
- Tam işte az evvel, sen gelmeden üç beş dakika evvel, dedi konuşmaya çalışarak.
- …
- Nuray Hanım, seslendi.
Fehmi Bey, bir anda kendini kaybetti, heyecanlandı
- Oh oh, haydi bakalım dedi. İşler düzeldi ha.
Rasim Bey’de heyecanlandı, kızdı da, kendini de kaybetti bir an:
- Nah düzeldi, dedi. Her şey tamamen bitti.
- …
Daha fazla dayanamadı Rasim Bey, Nerede olduğunu unuttu, makamını unuttu, Fehmi’nin boynuna sarıldı, birkaç dakika resmen ağladı. Sonra Fehmi’den ayrıldı, gözlerini sildi:
- Fehmi, dedi. Taksiden indiğini gördüm, herhalde parası çıkışmadı ya da şoförde bozuk yoktu…
- …
- Ne bileyim işte ben, Rasim Bey, dedi.
- …
- Sevinçle döndüm ki…
- …
- Bana bir on lira verir misin, dedi “ Taksi beklemesin.”
- Yapma yahu.
- Belki inanamayacaktı ama açıklama bile getiremedim. Dondum. Sadece, sadece bende para yok dedim.
- Uf!
- Uf ya. Sadece on lira istedi ve ben yok, dedim.
- …
- Ama yoktu.
27 Kasım 2012 Salı
12 Kasım 2012 Pazartesi
DUA
Gergin olduğu aşikârdı
Gidip sormasa çatlayacaktı,
Tüm gücünü topladı,
Gitti sordu.
Az evvele kadar gergindi gördüğü adam
Hem de pek,
Bu hayır olmayacaktı kendine amma
Yapacak da bir şey yoktu.
Bir anda
Az evvelki adam nerede
Şimdiki adam kim, oldu
İsteyenin bir yüzü kara
Vermeyenin iki yüzü derler ama olsun dedi,
Çevirdi sözü
Soranın bir yüzü kara
Cevap vermeyenin iki yüzü dedi
Gitti sordu.
Dedesi Emin Baba
Huzur dolu bir adammış
Birden onu ve onun bir sözünü anımsamış
Canı rahmet istedi herhalde deyip
Davete icabet etmiş.
Dua etmiş.
11 Kasım 2012 Pazar
ŞAİR BOŞ DEMİŞ
Ne güzel demiş mısrasında Haşim:
“Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden…”
“Mısra güzel, doğru söylemiş şair.” diyenlerden binlercesi
Tepeye varabilen istisnayı görüp de
Tepetaklak yuvarlananları görmek istemediklerinden
Yerle bir…
Yüzlercesi her gün, kulak ardı ettiklerinden sözü
Yerle bir, hepsi tepetaklak gidenleri değil de
Tepedeki istisnayı gördüklerinden.
***
GÜZEL SÖZ:
Zararın neresinden dönersen kardır.( Türk atasözü)
8 Kasım 2012 Perşembe
ET ve LEVENT
Kâh yürüyorlar kâh duruyorlardı. Konuşuyorlardı:
- Ne oldu?
-Yok bir şey.
-Var var sen bozuldun bir şeye.
- Yok canım. Niye bozulacağım ki?
- Bozuldun, böyle değildin gelirken.
-Yok bir şey dedim ya
- Beni kandıramazsın, var bir şey.
- ...
- Haydi söyle
- Bir şey yok ki ne söyleyeyim.
- Uğraştırma beni
-...
- Annem mi?
- Uzatma lütfen
- Tabii ya... Tahmin etmeliydim, ne söyledi?
- Saçmalıyorsun ama.
- Bakkala gittim ya, o zaman yetiştirdi değil mi?
-...
- Ne söyledi?
- Bir şey mi söylemesi gerekiyordu?
-...
-...
- Bak kötü yemin veririm.
-...
- Bizi dinlemiş değil mi?
- Ne?
-Tuncay’la konuştuklarımı dinlemiş diyorum.
- Bilirsin ki annen böyle bir şey yapmaz.
- Hem söyledi hem de “söyleme sakın”diye sıkı sıkı tembihte bulundu değil mi?
- İyice saçmaladın ama.
-Şunu kesinlikle bilmeni isterim ki abartır.”Söylediklerim kelimesi kelimesine doğrudur der ama değildir.”
-...
- Mevzu kazıktan açılmıştı
- Boş ver istersen ha.
- Yooo,boş ver olmaz. Konunun aslını bilmelisin ki bana hak veresin.
-...
- Evet evet, kazıktan bahsediyorduk o ara. Kazıktan mazıktan söz ederken, Tuncay, bir aralık:”Bana öyle bir kazık attı ki “dedi senin için
- Benim için? Tuncay dedi... Ne kazığı atmışım ben ona?
- Bende yalan yok O öyle söyleyince ben de “atar “ dedim senin için.
-...
- Buna mı bozuldun?
- Söyler misin bana lütfen, ne kazığı atmışım ben ona?
- Ne bileyim canım, işte, sizin bir ev işi mi varmış ne...
- Bizim bir ev işimiz falan yoktu ama onunkinden bahsediyorsan o başka.
- Ha işte!
-...
- Sözde, seni anlar diye götürmüş ya, götürmüş de baktırmış ya.
- Ne olmuş o eve?
- Hiiiiiiç...
- Ne demek hiiiiiç?
- Bilmiyormuş gibi “Ne olmuş o eve?” diye soruyorsan da.
- Ne demek istiyorsun sen?
-...
- Eve baktıktan sonra,” Bu ev sana yaramaz Tuncay “demedin mi?
- Bu paraya bu ev pahalı dedim. Bu parayla daha iyi bir ev alabilirsin dedim.
- Ona gelince pahalı sana gelince ucuz ha!
- Anlamadım!
- Neyse bunu boş ver de şimdi sen, neye bozuldun onu söyle bana.
- Ne demek ona gelince pahalı da sana gelince ucuz?
-Takma kafana... Ayıp da olsa, olur böyle şeyler her zaman. .Olmasa iyi olur tabii ama oluyo
işte.
-...
-Açık konuştuğumu bilirsin, onun için de bu şekilde konuştuğuma bozulmamışsındır
herhalde.
-Yani şimdi o evi ben mi almışım?
- Olur böyle şeyler dedim ya.
- Peki niye taşınmıyorum o zaman? Niye boşu boşuna elin evine her ay dünyanın parasını
veriyorum?
- Sorduğun soruya bak, soğusun arası diye bekliyorsun.
- Delisiniz siz be...
- İnan şikayet olsun diye söylemedi, aklına kötü bir şey gelmesin ha.
-...
- Bilirsin o böyle şeyler önem vermez.
-Tamam tamam, kapatalım konuyu. Ne söylesem boş şimdi.
- Zaen ben de öyle söyledim.”Ne dersek diyelim boşa artık, onun için kapatalım konuyu
Tuncay.”dedim.”Ne de olsa arkadaşımızdır, hakkında ileri geri konuşmak, hele hele gıyabında
konuşmak hiç de doğru değil.”diye de ekledim.
-...
-...
- Fakat o ara ne oldu bilmem bırak o şeyi dedi senin için. Şeyin yerine başka bir şey dedi de ben o kelimeyi kullanmak istemiyorum.
-...
- Buna mı bozuldun yoksa sene?
-Yok canım!
- Peki neden sesini yükseltiyorsun o zaman?
- Sesimi falan yükselttiğim yok benim
- Çocuk mu kandırıyorsun sen?
-...
- Sesini falan yükselttiği yokmuş beyefendinin.
-...
-...
-...
- Ne zaman size gitmek için beraber çıksak, son zamanlarda yani,”Önce anneme uğrayalım”
dersin; ben de olmaz demem değil mi?
- Ne yapalım yani kadıncağız merak ediyor, hanım da burada olmayınca aç kalacak sanıyor beni. İşten çıkınca kendisine uğramam için ant veriyor, fena da olmuyor ama değil mi? Yoksa buna mı bozuluyorsun diyeceğim ama şimdiye kadar bir şey söylemedin.
- ...
- Ve sen her zaman daha kapıda...
-...
- Sahi bir türlü aklım almıyor, niye öyle söylüyorsun?
- Ne söylüyorum?
- Anneciğim, işten çıkınca şöyle güzel tarafından bir kaç kilo kuzu eti alayım sana diye düşünüyordum ama unuttum; neyse bir dahaki sefere getiririm de, sen de güzel bir yufka yaparsın, yeriz ertesi gün beraber…
-...
- Şikâyette bulundu, böyle böyle dedi de almıyor mu dedi annem.
- Hayır efendim şikayette falan bulunmadı, bulunmadı ama benim dikkatimi çekti işte.
Hem konu dağılsın hem de hani bir arkadaş olarak uyarayım dedim. Aslında kaç zamandır hatırımda da…
-...
- Kadıncağız diyor mu ki sana , bir dahaki sefere, bana gelirken kuzu eti al diye?
- Ne diyorsun sen be?
-...
- “Diyor diyor da almıyor” diye şikayet etti ha
- Değil dedim ya
- Paran var mı diye sordun mu?
-...
- Bakma öyle, onu kastediyorum.
- Ben ne diyorum sen ne diyorsun.
- Canı kuzu eti istiyorsa gitsin alsın efendim.
- Bağırma!
- Ona verdiğim para ile birkaç kilo değil yüz kilo kuzu eti alınır. Domuz eti bile alınır.
- Saçmalıyorsun ama.
- Diyormuşuz da almıyormuşuz ha, lafa bakın be..
O andan sonra sustular; varacakları yere varıncaya kadar konuşmadılar.
...
7 Kasım 2012 Çarşamba
SOĞUTUCUYU KULLANMA ZAMANI
İnkar yok
Densizliğin biri bin para
Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık derler ya
Doluya koysan almaz boşa koysan dolmaz derler ya
Buzdolabına koyalım biraz
Soğusun...
Sabah ola hayır ola!
***
GÜZEL SÖZ:
Mutlu olmak istiyorsan kendini başkalarıyla karşılaştırma ( James Cooper)
4 Kasım 2012 Pazar
SINAV MANZARALARI
Kimi dakikalarca önce geldi bahçeye, aferin ona tedbirliydi
Kiminin yanında annesi de vardı babası da, işte
Kimi ucu ucuna yetişti, kendine gelmesi zaman aldı, gel de şaşma
Kiminin geldiğinde imtihan bile başlamıştı, pes yani.
Kimi şimşek gibi girdi salona
Kimi ürkek
Kimi salonu süzdü
Kiminin kalp atışını duymayan kalmadı
Kimi yayıldı, ayağını uzattı oturur oturmaz
Kim ezildi büzüldü
Kimi doldurdu hemen formu
Kimi soru üzerine soru sordu
Kimi, buzdu sanki başladı bitirdi
Kimi saatlerce sağa sola bakındı, kaşındı durdu
Kiminin gözlerindeki ışık konuştu
Kiminin felsefesi aşikârdı, tutarsa gireriz belki bir yere
Kimi ilk dakikalarda sucuk gibi terledi
Kimi için dakikalar saat oldu belli
Kiminin içinde fırtına esti
Kimi için işkence oldu saniyeler
Kimi eşofmanlıydı, kimi şortlu
Kimi tertemizdi, usturuplu
Kimi tam tekmildi, şekerli mekerli
Kiminde ceviz de vardı belki okunmuş
Kiminin çantasında bir sürü kalem o kadar da silgi
Kiminde kalem ucunda silgi
Kimi ailece cümbür cemaat gelmişti, bekleşirlerdi bahçede
Kimi bırakılıp gitmişti, kaderi ve bilgisi ile baş başa kalmıştı
Kimi yıllardır bu gün için hazırlanmıştı belli
Kimi sınavının olduğunu dün ya a bugün anımsamıştı
Kimi için ümitti bu sınav
Kimi için bir basamaktı
Kimi için angaryaydı bu sınav
Kimi otuz dakika dolar dolmaz bitirdi sınavı
Kimi parmakla a-b-c-d dedi, hangisi çıkarsa onu işaretledi
Kimi dakika başı saate baktı
Kimi yumuldu kitapçığına, dünyadan koptu
Kiminin uğraşı ailesi içindi, aşikârdı bu
Kimi için
Sınav bitti, herkes rahatladı.
Kimi dakikalarca önce geldi bahçeye, aferin ona tedbirliydi
Kiminin yanında annesi de vardı babası da, işte
Kimi ucu ucuna yetişti, kendine gelmesi zaman aldı, gel de şaşma
Kiminin geldiğinde imtihan bile başlamıştı, pes yani.
Kimi şimşek gibi girdi salona
Kimi ürkek
Kimi salonu süzdü
Kiminin kalp atışını duymayan kalmadı
Kimi yayıldı, ayağını uzattı oturur oturmaz
Kim ezildi büzüldü
Kimi doldurdu hemen formu
Kimi soru üzerine soru sordu
Kimi, buzdu sanki başladı bitirdi
Kimi saatlerce sağa sola bakındı, kaşındı durdu
Kiminin gözlerindeki ışık konuştu
Kiminin felsefesi aşikârdı, tutarsa gireriz belki bir yere
Kimi ilk dakikalarda sucuk gibi terledi
Kimi için dakikalar saat oldu belli
Kiminin içinde fırtına esti
Kimi için işkence oldu saniyeler
Kimi eşofmanlıydı, kimi şortlu
Kimi tertemizdi, usturuplu
Kimi tam tekmildi, şekerli mekerli
Kiminde ceviz de vardı belki okunmuş
Kiminin çantasında bir sürü kalem o kadar da silgi
Kiminde kalem ucunda silgi
Kimi ailece cümbür cemaat gelmişti, bekleşirlerdi bahçede
Kimi bırakılıp gitmişti, kaderi ve bilgisi ile baş başa kalmıştı
Kimi yıllardır bu gün için hazırlanmıştı belli
Kimi sınavının olduğunu dün ya a bugün anımsamıştı
Kimi için ümitti bu sınav
Kimi için bir basamaktı
Kimi için angaryaydı bu sınav
Kimi otuz dakika dolar dolmaz bitirdi sınavı
Kimi parmakla a-b-c-d dedi, hangisi çıkarsa onu işaretledi
Kimi dakika başı saate baktı
Kimi yumuldu kitapçığına, dünyadan koptu
Kiminin uğraşı ailesi içindi, aşikârdı bu
Kimi için
Sınav bitti, herkes rahatladı.
2 Kasım 2012 Cuma
1 Kasım 2012 Perşembe
KELİME HAZİNEMİZİ ZENGİNLEŞTİRELİM:
Doru: Gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi koyu renkli at
İçtihat: Görüş
Perspektif: Bakış açısı
Hikâye: Olmuş ya da olabilecek olayları kurgulayarak anlatan ve de fazla uzun olmayan edebiyat türü
Fiilimsi: Fiilden türetildiği halde fiil olmayan, isim, sıfat, zarf olarak kullanılabilen ve de olumsuzu yapılabildiği halde çekimi yapılamayan kelime türü
Meczup: Alını kaybetmiş kimse, Allah aşkıyla aklını yitirmiş ( eskiden)
Dülger Binaların kaba ağaç işlerini yapan kimse.
Çeki : Bir çeşit ağırlık ölçü biri, odun gibi ağır şeyleri tartmakta kullanılır.
Pabucu dama atılmak: Bir kişinin, kendisinden daha üstün birisinin ortaya çıkması ile gözden düşmesi
Şifa Bulmak: İyi olmak, onmak
Nankör İyilikbilmez kişi
Doru: Gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi koyu renkli at
İçtihat: Görüş
Perspektif: Bakış açısı
Hikâye: Olmuş ya da olabilecek olayları kurgulayarak anlatan ve de fazla uzun olmayan edebiyat türü
Fiilimsi: Fiilden türetildiği halde fiil olmayan, isim, sıfat, zarf olarak kullanılabilen ve de olumsuzu yapılabildiği halde çekimi yapılamayan kelime türü
Meczup: Alını kaybetmiş kimse, Allah aşkıyla aklını yitirmiş ( eskiden)
Dülger Binaların kaba ağaç işlerini yapan kimse.
Çeki : Bir çeşit ağırlık ölçü biri, odun gibi ağır şeyleri tartmakta kullanılır.
Pabucu dama atılmak: Bir kişinin, kendisinden daha üstün birisinin ortaya çıkması ile gözden düşmesi
Şifa Bulmak: İyi olmak, onmak
Nankör İyilikbilmez kişi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)