SAHAF
Sarı saçlı, gür kaşlı,
uzun boylu, davudi sesli adam bir yemin etmeyi bir de “emin ol” sözünü sevmez
idi. Adı Ferhat’tı.
Ferhat, kitapları çok
sever idi. Bu aşk onda ilkokulda başlamış günümüze kadar devam etmiş idi.
Evinin dört bir yanı kitap dolu idi.
Geçen gün Gediz hem bir
bardak kahve içmeye hem de sohbet için gelmişti. Arkadaşlar hayat koşuşturması
içerisinde bir senedir görüşmüyorlardı.
Bir aralık Gediz:
-Maşallah yeni kitaplar
görüyorum üstat dedi
Ferhat gülümsedi.
Kapının yanındaki rafı
göstererek
-Biraz azaltacağım,
dedi. Aklında olsun isteyen olursa şu kapının yanındakileri vereceğim birine.
Ferhat’ın hayatta
kurmayacağı bir cümle idi bu. Laf olsun diye söylemişti.
Ferhat zaman zaman
sahaflara uğrar oralardan çok değerli kitaplar satın alırdı. Geçen gün de bir
sahafa uğramış oradan bir maaşını vererek çok eski bir kitap almıştı. Oradan
gelince de kapının yanındaki rafta yer alan kitapları boşaltarak sahaflardan
aldığı kitapları oraya yerleştirdi. Gayesi bu akşam konuk olarak gelecek
Deva’ya hava atmaktı.
Ferhat yorgunluk atmak
için Türk kahvesi yaptı. Kahvesini bitirdiği anda da kapı çaldı. Kimseyi
beklemiyordu. “Hayırdır inşallah” diyerek kalktı.
Gelen Gediz’di. Yanında
da bir kâğıt toplayıcısı. Ferhat öyle tahmin etmişti kılık kıyafetinden. Gediz,
“ Kurtulmak istediğin kitaplar için getirdim arkadaşı” dedi.
Ferhat o anı
anımsadı.Titredi. O, Laf olsun diyede olsa verdiği sözü yiyemezd,
Gediz, getirdiği adamı
teklifsizce kapının yanındaki rafın önüne götürdü. “ İşte bunlar “dedi.” Al götür.”
Gediz’in getirdiği adam bir
sarraf idi.Hazırlıklıydı.Kendisine verilen
kitapları görünce gözleri parladı. Bir Ferhat’a baktı bir Gediz’e. Sonra
da göz açıp kapayıncaya kadar.kitapları toplayıp gitti.
Ferhat, şoke olmuştu.
Nutku tutulmuştu. Şaşkınlık ve öfkeden konuşamaz durumdaydı.
Gediz bir şeyler
olduğunu hissetti ama ne olduğunu anlayamadı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder