3 Kasım 2018 Cumartesi

KARPUZCU HÜSNÜ’NÜN KARISI :-31.BÖLÜM

Öğleye doğu büroya dört karpuzla geldim.
—Bak Hatça kadın, dedim. “Bu karpuzlardan üçü kabak. İyi
karpuzu bulursan sana ödül olarak iddiayı kazandığın için ı için yüz lira vereceğim. Yok bilemezsen bir dahaki temizlik bedava. Kabul mü?
Dört karpuzu da yakındaki karpuz sergisinden seçmece almıştım. Karpuzları seçen karpuzcu çok iddialı konuşmuştu. Kan
kırmızısı çıkmazsa paranı geri al demişti.
—Haydi bakalım, dedim.”Bu karpuzlardan hangisi iyi?”
Karpuzlara baktı. Kendince bir yerlerini elledi havaya attı tuttu. Biri üzerinde biraz durdu. Sonra bana dönüp:
—Bu karpuzların hiçbirinde iş yok abi, dedi “Biraz çokça
ilgilendiği hala elindeydi.”
—Bu ötekilere göre biraz daha iyi ama, dedi.”Bu da benim
gözümde sıfır.”
—Diyorsun yani, dedim.
Elindeki karpuzu diğerlerinden ayrı bir yere koydu. Yüzüme
baktı Biraz da mahcup sordu:
—Siz mi seçmiştiniz?
—Niye sordun? dedim.
—Karpuzcuyum demiştiniz de, dedi.
Anladım, Utandırmamak için
—Yok Yok dedim.” Manav seçti.”
—Karpuzcuyum dediydiniz ama.
—Karpuzcuyum dediysem de ben amatör karpuzcuyum. Manav
profesyonel tabi. Ona seçtirdin diyeceğim ama sen pek beğenmedin.
—Karpuzlar iyi değil abi. Yani belki iyi ama benim için
yetersiz.
—Oooooo! Çok iddialısın.
—Karpuzdan anlarım tabi. Dedim ya karpuzların içinde
büyüdüm ben.
Haydi öyleyse dedim. Aşağı in trafik ışıklarından sağa dön. İlk
yoldan da bir aşağı sokağa in. Hemen solda küçük bir manav dükkânı var Kap gel bir karpuz da görelim marifetini.
Gitti geldi.
Karpuzları mutfak masasının üzerine dizdik. Doğrusunu
söylemek gerekirse ben de merak etmeye başladım. Önce benin aldığım karpuzları kestik. Birini eledik ikisi kırmızıydı, lakin Hatça’nın işaret ettiği karpuz öteki karpuza göre daha tatlıydı. Sonra Hatça’nın getirdiğini kestik. Aman Allahım. O ne karpuzdu. Hani derler ya şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım az daha. Hayranlıkla Hatça’ya baktım.
Bu arada telefon çaldı. Karımın avukatıydı. Beninle görüşmek istiyordu.
Avukatın telefonu keyfimi kaçırdı. Benim keyfim kaçık olunca da hiç çekilmem. Bu huyumu pek sevmem ama bu böyle. Yine böyle oldu. Karpuzları birer poşete doldurdum
—Benim şimdi hemen gitmem gerekiyor Hatça, dedim. “Sen de şimdi git. Bu karpuzları da götür. Yersiniz Burada heder olmasın Ben seni arar ne zaman geleceğini söylerim.
— Ben… dedi.
Sözünün gerisini getirmesine müsaade etmedim. Ne söyleyeceği belliydi. Telefonumu çıkarttım, “ Sen telefon numaranı söyle ben seni arar ne zaman geleceğini söylerim.”
Utandı ya da bana öyle geldi
— Benim telefonum yok, dedi.
Çıkartıp kartımı verdim.
—O zaman sen beni ara, dedim. Yarın akşam ara. Bir yerden ararsın değil mi? Arayabilirsin yani”
Soruyu başımı sallayarak cevap verdi.
Hatça gidince üzüldüm. Niyetim öyle değildi ama adeta kovarmış gibi göndermiştim kadını evden. Biraz kendime kızdım, sonra saate balım. Karımın avukatı ile buluşmaya daha vardı. Ne olur ne olmaz diye saatimi kurdum. Koltuklardan birine oturdum. Ayaklarını uzattım. Gözlerimi yumdum.
Israrla çalan telefonlardan hiç hazzetmem. Telefon sesi ile uyandım. Uyuyakalmışım koltukta. Arayan karımdı. Belli ki çok sinirliydi. Bağırdı çağırdı konuştu. Uyku sersemliği de var ne olup bittiğini tam olarak anlayamıyordum ama… Sanırım oturduğum koltukta uyuyakalmış avukatla görüşmeye gidememiştim. Avukatta durumu hemen karıma bildirmiş karım da…
Gerisini ne siz sorun ne ben söyleyeyim.

Devamı Var

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder