30 Eylül 2011 Cuma

AFERİN BANA

Öğrendikçe şevke geldi
Şevke geldikçe öğrendi
Göze girdi alkış aldı
Sözcüklerle de sarmaş dolaş olmaya başladı günlerden bir gün
Şiir yazmaya da başladı,
Yazdı okudu, okudu yazdı
Ufku açıldı,
Onlar empoze edemez oldular fikirlerini ona
O da fikrini dayatmaya kalkmadı kimseye
Sivri dilliydi, ağzından bal damlayanlardan oldu maşallah
Zaman zaman kırıldıysa da kalbi, pek kalp kırmadı
Kelime dağarcığı genişledikçe dünyası da gelişti
Yazmak ve okumak hobisi oldu,
Kimseden bravo beklemedi amma
Kendisine kocaman bir aferin verdi

Aferin ona!

***
GÜZEL SÖZ:
İnsan hariç, bütün hayvanlar hayattaki temel görevinin hayattan zevk almak olduğunu bilirler.( Samuel Butler)

27 Eylül 2011 Salı

SIFAT TAMLAMASI

2.BÖLÜM:

- Niye sesini yükseltiyorsun? Benim gibi cahil, sıfat tamlamasının bile ne olduğunu bilmeyen bir adamla arkadaşlık kurduğun için kendine kızıyorsun değil mi?
- Tövbe yarabbi. Bunu da nerem çıkarttın şimdi?
- Bak da gör işte. Yeri geldiğinde benim de söyleyecek bir sözüm oluyor. Nasıl çıkarttım ama. Beni o kadar hakir görme, yeri geldiğinde benim de çıkartabileceğim bir şeyler var demek ki.
- Taner!
- Efendim.
- Kamera şakasına falan mı alet oldun?
- Bak gene aynı şey.
- …
- Beni herkes kullanabilir yani. Benim aklım fikrim yok. Nu dünyada tek akıllı sensin. Ben sadece bir aletim. Ben bir sıfat tamlamasını bile bilmiyorum.
- Evet evet bu bir kamera şakası olmalı. Ama patlamayacağım. Sabır neymiş dünya âleme göstereceğim.
- Göster… Göstermesen seni müfteri ilan ediyorum.
- !
- Evet evet seni müfteri ilan ediyorum.
- …
- Sen bir müfterisin.
- …
- Ne o. Niçin dut yemiş bülbüle döndün?
- …
- Tabi ya, müfterinin anlamını bilmiyorsun. Bilmediğin için de mütalaada bulunamıyorsun.
- …
- Müfteri nedir demeyi de onuruna yediremiyorsun.
- …
- Her gördüğün sakallıyı baban sanma yavrum. Havanı söndürüverirler böyle…
- …
- Sen kimsin de bana sıfat tamlaması ile bilgiçlik taslamaya kalkıyorsun? Sen kaç paralık adamsın?
- …
- Sıfat tamlaması kisvesi arkasına gizlenip beni tiye almak sana mı düştü zibidi?
- !
- Sükût ikrardan gelir, niye konuşmuyorsun? Niye susuyorsun. Söndü balonun değil mi?
- …
- Tabanları yağlayacak gibi bir halin var. Deve kuşu gibi uzattın başını.
- Arabanın başına bir kaç genç geldi de, onlara baktım.
- Yeme beni!
- Seni niye niyeyim? İster inan ister inanma.
- Öyle olsun. Tamam denilen yerde kavga çıkmazmış.
- …
- Şimdi, gelelim zurnanın zırt dediği deliğe
- O da ne?

26 Eylül 2011 Pazartesi

AFERİN BANA

Öğrendikçe şevke geldi
Şevke geldikçe öğrendi
Göze girdi alkış aldı
Sözcüklerle de sarmaş dolaş olmaya başladı günlerden bir gün
Şiir yazmaya da başladı,
Yazdı okudu, okudu yazdı
Ufku açıldı,
Onlar empoze edemez oldular fikirlerini ona
O da fikrini dayatmaya kalkmadı kimseye
Sivri dilliydi, ağzından bal damlayanlardan oldu maşallah
Zaman zaman kırıldıysa da kalbi, pek kalp kırmadı
Kelime dağarcığı genişledikçe dünyası da genişledi
Yazmak ve okumak hobisi oldu,
Kimseden bravo beklemedi amma
Kendisine kocaman bir aferin verdi

Aferin ona!

25 Eylül 2011 Pazar

SIFAT TAMLAMASI

2.BÖLÜM:

- Niye sesini yükseltiyorsun? Benim gibi cahil, sıfat tamlamasının bile ne olduğunu bilmeyen bir adamla arkadaşlık kurduğun için kendine kızıyorsun değil mi?
- Tövbe yarabbi. Bunu da nerem çıkarttın şimdi?
- Bak da gör işte. Yeri geldiğinde benim de söyleyecek bir sözüm oluyor. Nasıl çıkarttım ama. Beni o kadar hakir görme, yeri geldiğinde benim de çıkartabileceğim bir şeyler var demek ki.
- Taner!
- Efendim.
- Kamera şakasına falan mı alet oldun?
- Bak gene aynı şey.
- …
- Beni herkes kullanabilir yani. Benim aklım fikrim yok. Nu dünyada tek akıllı sensin. Ben sadece bir aletim. Ben bir sıfat tamlamasını bile bilmiyorum.
- Evet evet bu bir kamera şakası olmalı. Ama patlamayacağım. Sabır neymiş dünya âleme göstereceğim.
- Göster… Göstermesen seni müfteri ilan ediyorum.
- !
- Evet evet seni müfteri ilan ediyorum.
- …
- Sen bir müfterisin.
- …
- Ne o. Niçin dut yemiş bülbüle döndün?
- …
- Tabi ya, müfterinin anlamını bilmiyorsun. Bilmediğin için de mütalaada bulunamıyorsun.
- …
- Müfteri nedir demeyi de onuruna yediremiyorsun.
- …
- Her gördüğün sakallıyı baban sanma yavrum. Havanı söndürüverirler böyle…
- …
- Sen kimsin de bana sıfat tamlaması ile bilgiçlik taslamaya kalkıyorsun? Sen kaç paralık adamsın?
- …
- Sıfat tamlaması kisvesi arkasına gizlenip beni tiye almak sana mı düştü zibidi?
- !
- Sükût ikrardan gelir, niye konuşmuyorsun? Niye susuyorsun. Söndü balonun değil mi?
- …
- Tabanları yağlayacak gibi bir halin var. Deve kuşu gibi uzattın başını.
- Arabanın başına bir kaç genç geldi de, onlara baktım.
- Yeme beni!
- Seni niye niyeyim? İster inan ister inanma.
- Öyle olsun. Tamam denilen yerde kavga çıkmazmış.
- …
- Şimdi, gelelim zurnanın zırt dediği deliğe
- O da ne?

23 Eylül 2011 Cuma

İNGİLİZCE- TÜRKÇE KELİME HAZİNEMİZİ ZENGİNLEŞTİRELİM Mİ?

STRANGE: Garip
BİZARRE: Tuhaf, biçimsiz
WİTTY: Esprili
AMUSİNG: Eğlenceli
BUİLDER: İnşaat, inşaatçı
MANURE: Gübre
DRİNK: İçecek, içki
MİDDLE: Orta
THE: Belirtili
ACCORDİNGLY: Bundan dolayı
SUCH: Bunun gibi, böyle
AMBİTİOUS Hırslı, haris
CRAZY: Deli, çatlak
RARELY: Nadiren
CONDİTİONER: Arıtıcı, düzeltici
HAİR: Saç, kıl, tüy
HAİRDRESSER: Kuaför, berber
MAD: Divane, deli
KİND: Şefkatli, nazik, çeşit

20 Eylül 2011 Salı

KELİME HAZİNEMİZİ ZENGİNLEŞTİRELİM:

Hazret: Yüce kabul edilen kimselerin önüne getirilen saygı sözü, bir kişinin küçümsendiğini anlatan bir söz ( mecazi anlamı)
Gırla gitmek: Sürüp gitmek
Ekin: Kültür
Cedide: Yeni
Mırın kırın: Nazlanma
Ait: ilgili, ilişik
Aitlik eki : - ki eki.
Nemrut: Yüzü gülmeyen, acımasız
Çakma: Taklit, sahte
Mecaz: Bir kelimeyi gerçek anlamının dışında kullanma
Yahşi: Çok güzel, iyi
Ek-fiil: İsim soylu kelimeleri yüklem yapmaya yarayan ek halindeki “ imek” fiilidir
Sintine: Kayıklarda kıçaltında biriken kirli su, Geminin içindeki en alt bölüm, gemilerdeki her türlü pis su
Çantada keklik: Elde edilmesi kolay
Sert kayaya çarpmak: Hesapta olmayan bir zorlukla(zorluklarla) karşılaşmak
Feleğini şaşırmak: Beklemediği durumlarla karşılaşmak, ne yapacağını bilemez hale gelmek
Konteyner: Taşımalık, yük taşımaya yarayan büyük metal kasalar
Zibidi: Yaramaz, yersiz davranışlarda bulunan
Karine: Bir şeyin anlaşılmasını sağlayan ipucu, belirti, aksi kabul edilinceye kadar doğru (öyle) olduğu kabul edilen
Hergele: Terbiyesiz, görgüsüz
Kerata: Küçüklere sevgi ile söylenen sitem sözlerden biri
Babacan: Hoşgörülü, güvenilir, iyi kalpli
Empati: Bir insanın kendisini bir an için başkasının yerine koyma, duygudaşlık
Halel getirmek: Zarar vermek
Paye: Rütbe, aşama

18 Eylül 2011 Pazar

SIFAT TAMLAMASI

a
1.bölüm:

- Böyle bir şey hayal edemiyordum!
- Müspet manada mı menfi manada mı?
- Elbette müspet, yani olumlu… Aksini nasıl usundan yani aklından geçirebiliyorsun köftehor?
- Nezaketen söylenmiş bir söz değil ama değil mi?
- Elbette değil. Aşk olsun.
- …
- Ihlamur kokulu bu bahar sabahında, hakikat saptırılır mı hiç?
- Bazılarının pek haz ettiği beyaz yalanları anımsayınca birden…
Kinayenin sırası mı şimdi kerata? Hıııı.! Asabinin tekiyim ben, attırma tepemin tasını şimdi.
- Sevsinler senin asabiliğini ciğerim.
- Ne?
- Ciğerim diyorum ciğerim.
- De. Ciğerim diyen ağzını yiyeyim senin.
- …
- …
- Ne garip herifsin sen ya!
- …
- Övünmek gibi olmasın hem Kayseriliyimdir hem de öyledir.
- Hangisini işleme koyayım.
- Pardon, anlamadım.
- Övünmek gibi olmasın dedin ya.
- Evet Kayseriliyimdir.
- Onu anladım canım da, ötekini anlamadım.
- Hangi ötekini
- Kurmuş olduğun sıfat tamlamasını anlamadım.
- Sıfat tamlaması mı? O da ne ya?
- Sıfat tamlaması nedir bilmiyor musun?
- Vallahi bilmiyorum.
- Pes vallahi Taner.
- Farkında olmadan sıfat tamlaması mı yaptım. Özür dilerim?
- Karagözlüğe mi özendin yoksa beni çıldırtacak mı istiyorsun sen?
- …
- Garip herifsin demedin mi az evvel?
- Dedim. Ama öylesin.
- “Garip herif” sıfat tamlaması değil mi?
- Haaaa, şu bildiğimiz sıfat tamlaması. İlahi, yahu garipsin diyorum da inanmıyorsun. Dersimiz dil bilgisi mi ki
Garip adam sıfat tamlaması mıdır isim tamlaması mıdır diye düşüneyim cümle kurarken. . Hem ne malum sıfat tamlaması olduğu?
- Nasıl yani?
- Ya isim tamlaması ise. Ya zamir tamlaması ise.
- Zamir tamlaması diye bir şey olur mu? Benimle kafa mı buluyorsun. Ben eğlenecek adam mıyım?
- Sen de beni ezmeye çalışma.
- Seni ezmek mi? Bu da nereden çıktı şimdi?
- Sen hep böylesin zaten. Mektepte de hem beni ezerdin, bilgiçlik taslar beni küçük düşürürdün.
- Ne alaka şimdi?
- Ne alakaymış… İyi ki bir sıfat tamlamasını öğrenmişsin be.
- Ne anladın bilmem ama, hani , sohbet ediyoruz, öylesine söyledim ben.
- Öylesine söylemelerini bilirim ben. Hep, hep böylesin sen. Hep de böyleydin.
- Tamam dostum sözümü geri aldım. Sıfat tamlaması mamlaması değil o.
- Ne o? Şimdi de yani şey mi yaptın aklın sıra? b
- Hay demez olsaydım şu sıfat tamlamasını be. Ağzından köpükler geliyor? a
- Anlamadım. Ağzımdan köpükler mi geliyor?
- Şimdi bunu da tersinden anlayacaksın sen.
- …
- Çok kızdın ya, ona diyorum. Bir sıfat tamlaması bir insanı bu kadar niye kızdırır ki?
- Nerede sıfat tamlaması yaptım ben?
- Sıfat tamlaması falan yapmadın. Tamam.
- O zaman niye yaptın dedin?
- Ağzımdan çıkıverdi işte.
- Niye ağzından çıkıverdi? Senin ağzının kaytanı yok mu?
- Taner… Allah aşkına. Kapatalım bu konuyu.
- Hayır, şimdi hangi kelime sıfat tamlaması oldu. Bir daha söyle bakayım.
- Ne bileyim unuttum gitti. Hem bir kelime, tek kelime sıfat tamlaması olmaz.
- Yani ,bir sıfat tamlaması vardı kurduğum cümlede.
- Var gibi geldi bana.
- Az evvel sıfat tamlaması yapmadın amma dedin.
- Dediysem dedim be adam. Tamam. Sabrımı mı ölçüyorsun, ruh hastası mısın, ne… Tövbe yarabbi!
Solumdan da kalkmadım ki bu sabah.

15 Eylül 2011 Perşembe

ESKİ KÖYE YENİ ADET GETİRDİK


Eski köye yeni adet getirdik
Yüksekten atmaya hacet yok
Burun kıvıran da oldu
Kınayan da
Küfür edeni duyamadım yüksek sesle amma
Edenler olmuş, duyurdular

Biliyordum, bekliyordum
Eski köye yeni adet getirince
Elinin tersi ile anında itenler de olacaktı
Gel otur hele bir, nedir bu diyenler de
Alt mehledekiler sürpriz yaptı
Temkinli davrandı
Üst mehledekiler küplere bindi, beklemiyordum doğrusu.
Orta mehledekiler destek oldu.

Ayağım sağladımdı şükür Allah’a
Ütopya değildi sunduğum,
Sordular yanıt verdim,
Mevzu açılırsa anlattım
Çok istediğimi hissettirmedim
Eski köye yeni adet getiriyordum

Testiyi çatlatmamak gerekiyordu

***
GÜZEL SÖZ:

EN YALNIZ İNSAN KENDİSİYLE GEÇİNEMEYEN İNSANDIR ( Mark Twain)

***

GÜZEL OLMAYAN SÖZ:

DEVLET MALI DENİZ YEMEYEN DOMUZ.

***
GÜZEL SÖZ:

GÜZELLİĞİN ON PARA ETMEZ, BU BENDEKİ AŞK OLMASA ( Aşık Veysel)

***

14 Eylül 2011 Çarşamba

GÜZEL SÖZ:
Nice söz oka benzer, nice insanlar vardır: Nice nimetleri yok eder, Dilini tutmak aklın başıdır, çok konuşma ise gönül karartır. ( Erzurumlu İbrahim Hakkı)

Sahip olduğunuz değil kullandığınız, gördüğünüz değil seçtiğiniz: İşte insanın mutluluk toplamını küçülten ya da yücelten şeyler. ( Josept Fort Newton)


HATIRLAYABİLDİK Mİ?

( Harfler karışık verilmiştir)

1- “ANNA KARANİNA” İSİMLİ ROMANIN YAZARI KİMDİR?

Y-0-S-L-T-T-O


2- BİR İNSANIN ÖLÜMÜNÜN AKABİNDE ÖKEN İNSANIN ACISINI ANLATMAK İÇİN OLUŞTURULAN ŞİİRE VERİLEN AD NEDİR?

Ğ – I – T – A

3- BİR ANADİLİN BİR ÜLKE İÇERİSNDEKİ DEĞİŞİK YÖRELERDEKİ YÖRESEL SÖYLEYİŞ FARKLILIKLARINA NE AD VERİLİR?

Ğ – I- A – Z

4- ÖZEL ADLARI KENDİSİNDEN SONRA GELEN ÇEKİM EKLERİNDEN AYIRMAK İÇİN KULLANILAN NOKTALAMA İŞARETİNE NE DENİR?

F- R- P-A-O-S-T-0

5- DÜZGÜN VE YERİNDE SÖZ SÖYLEME SANATINI HANGİ KELİME KARŞILAR?

A-T-A-L-G-B-E

6-ÖĞRETMEK GAYESİ İLE YAZILAN EDEBİYAT ESERLERİNE NE DENİR?

K-T-K-D-A-İ-D-İ-K

7- İKİ KİŞİNİN KARŞILIKLI KONUŞMASINI İFADE EDEN KELİME HANGİSİDİR?

G-D-Y-İ-L-A-O

8- BAŞTA PEYGAMBERİMİZİ VE DEVLET BÜYÜKLERİNİ ÖVMEK AMACI İLE YAZILAN ŞİİRLER NE AD VERİLİR?

D-İ-K-A-E-S

9- İLK PSİKOLOJİK TÜRK ROMANIN İSMİ HANGİSİDİR?

Y-E-L-L-Ü

10- FENLER, İLİMLER ZENGİNLİĞİ(HAZİNESİ) MANASINA GELEN VE TÜRK EDEBİYATINDA BİR DEVRE ADINI VEREN EDEBİYAT AKIMININ ADI NEDİR?
S-R-E-İ-Ü-Ü-E-V-T-F-N-N



CEVAPLAR:

1- TOLSTOY
2- AĞIT
3- AĞIZ
4- APOSTROF
5-BELAGAT
6-DİDAKTİK
7-DİYALOG
8- KASİDE
9- EYLÜL
10- SERVET-İ FÜNUN

13 Eylül 2011 Salı

OKULLAR AÇILIRKEN VELİ ZORUNLU EĞİTİMİ

Önümüzdeki hafta başı ( 19.9.2011) ilk ve orta öğretim kurumları 2011–2012 eğitim öğretim yılına başlayacak. Her eğitim öğretim yılının başında her öğrenci velisinin zorunlu olarak bir gün, üç gün, beş gün – her ne ise- eğitime tabii tutulmasında büyük fayda var. Zorunlu olarak diyoruz çünkü bizde, bir şey zorunlu değilse ne yazık ki ne kadar yararlı olursa olsun ( bazı konular hariç) ilgi yok denecek kadar az oluyor.
Evet, her öğrenci velisi mutlaka okullar açılırken zorunlu eğitime alınmalı katılmayana da gerekli yaptırımlar uygulanmalıdır. Her şeyden önce bu zorunlu eğitimde başka konuların yanında her öğrencinin kapasitesinin farklı olduğu velilere örneklerle açıklanmalı ve de velilere denilmeli ki çocuğunuzun kapasitesini, yeteneğini, zekâ düzeyini iyi gözlemleyiniz, derecesinden emin değilseniz uzmanlardan görüş alınız ve bunu kabul ediniz.
Doğaldır ki her veli, talebesinin derslerde başarılı olmasını istemektedir. Bu başarıyı bulamazsa da, başarısızlığın nedenini ders çalışmamaya ya da yaramazlığa bağladığından, çocuğuna o ya da bu şekilde bazen sözlü bazense bedensel şiddet uygulamakta bu da çocuğu menfi yönde etkileyebilmekte dolayısıyla da dersleri tamamen bırakmasına ya da ruhsal bunalıma girmesine sebep olabilmektedir.
Herkesin bilmesi ya da kabullenmesi gerektiği gibi her çocuğun kapasitesi bellidir. Bir çocuk vardır bir konuyu bir kere okur anlar bir çocuk vardır üç kere okur anlar bir çocuk vardır saatlerce okusa da anladıkları öteki çocukların anladığı kadar bile olmaz.
Çocuk gerçekten zehir gibi de olabilir ama bizim bilmediğimiz ya da aklımızın ucundan bile geçiremediğimiz sıkıntısı(ları) mevcut olabilir. . Hatta öyle ki öğrensek, bizi kahkahalarla güldürebilecek minicik bir olay çocuğumuzun problemidir ve sadece bundan ötürü de okulda başarısız olmaktadır. Çocuğunun kapasitesini bir veli bu sorunun farkına varamadığından çocuğuna belki bilerek belki bilmeyerek, belki teşvik olsun diye o sevimsiz kelimeyi” tembel” ona yaftalayabilir, çözüm yollarını başka yerlerde başka şeylerde arayabilir ve de pek çok veli maalesef bunu farkında olmadan da olsa yapabilmektedir.
Yapılsa iyi olur düşüncesinde olduğumuz okul öncesi veli zorunlu eğitiminde, pek çok mevzunun yanında azıcık örneklendirdiğimiz bu konunun velilere anlatılmasında ve çözüm yollarının kavratılmasında hakikaten yarar vardır. Atalarımızın bir söylemi vardır: Bir işe nasıl başlarsan öyle götürürsün.
Bir veli, çocuğunun kuzguna yavrusu Anka görünür esprisi içerinde yaklaşırsa,
çocuğunun ilk günlerde sendelemesine yanlış teşhisi koyabilir ve bu yanlış teşhis ileride daha büyük meselelerin doğmasına sebep olur. Bu da, hem çocuğun hem de anne babanın, velinin üzülmesine yol açar.
Herkesin malumu olduğu veçhile pek çok sorun bilgisizlikten ya da doğruların doğru uygulanmamasından kaynaklanmaktadır. Okullar başlamadan evvel verilecek böyle bir eğitim sayesinde veliler çocuğuna daha bilinçli olarak yaklaşabilir “ hayta, tembel, senden bir şey olmaz” gibi pek de hoş karşılanmayan ve de olmayan söz ve söylemlerden kaçınır bu da hem çocuğa hem de veliye fayda sağlar.
Hiç olmasa sınıf öğretmenlerinin okulun ilk günlerinde öğrencilerinin velilerini toplayarak ya da onlarla birebir iletişim kurarak, her çocuğun alım kapasitesinin farklı olduğunu onlara anlatmalıdır. Binaenaleyh bu mevzu önemsenmeli pek çok sorunun altında yatan sebeplerden birinin de bu realite olduğu kabul edilmelidir.

12 Eylül 2011 Pazartesi

KELİME HAZİNEMİZİ ZENGİNLEŞTİRELİM Mİ?

KUDRET: Güç, iktidar
RAHMET: Birinin suçunu bağışlama
KÂFİR: Allah’ın varlığını ve birliğini inkar eden, sevilen bir kişiye takılmak için söylenen bir söz
RAHMAN: Herkese ve her canlıya merhamet eden
RAHİM: Acıma, esirgeme
AMADE: Hazır
MÜMİN: İnanan, iman etmiş
DALALET: Doğru yoldan ayrılma, sapkınlık
KAVİM: Ortak kültüre sahip insan topluluğu
ŞEFAAT: Bir kişinin suçunun bağışlanması ya da bir dileğinin yerine getirilmesi için Peygamberin o kimse ile Allah arasında yaptığı aracılık
MAĞFİRET: Bağışlama
ESTAGFURULLAH: Övülen bir kimsenin alçak gönüllülük göstermek için kullandığı bir söz
Helak: Ölme yok olma, ( mec.) bitkin bir duruma gelme veya getirilme
HİKMET: Allah’ın insanlarca anlaşılamayan amacı, gizli sebep, öğüt verici söz
MENZİL: Yolculuklarda dinlenmek amacıyla durulan yer, iki konaklama arasındaki uzaklık
Kabil: Olanaklı
İLAH: Allah, çok tanrıcılıkta Allah, bir alanda çok tutulan çok beğenilen bir kimse
RESUL: Kendisine kitap indirilmiş peygamber, haberci
EKREM: Çok cömert, çok onurlu
HÜKÜMRAN: Bağımlı olmayan, sözünü geçiren
YASİN: Kur’an surelerinden birinin adı
TEVHİT: Allah’ın birliğine inanma, Divan şiirinde Allah’ı övmek için yazılan şiir
HİDAYET: Müslümanlık yolu, doğru yolu gösterme
BASİRET: Gerçekleri yanılmadan görebilme yeteneği, uzağı görüş
GIYBET: Dedikodu


GÜZEL SÖZ:

Kendini araştır. Kendi kusurunu kendin gör. ( HZ. MEVLANA)
***
BEN GELMEDİM DAVA ( KAVGA)İÇİN
BENİM İŞİM SEVİ ( SEVGİ ) İÇİN
DOSTUM EVİ GÖNÜLLERDİR
GÖNÜLLER YAPMAYA GELDİM.
( YUNUS EMRE)

***
Baba, eğer padişah siz iseniz geliniz ve ordunun başına geçiniz yok padişah ben isem size emrediyorum geliniz ve ordunun başına geçiniz. ( FATİH SULTAN MEHMET)

11 Eylül 2011 Pazar

HER ŞEY DAHA İYİYE GİDECEK

Bu günü değiştirirse
Her şey daha iyiye gidebilecekti belki
Böyle bir hisse kapıldı durup dururken
Saat sabahın körünü gösteriyordu daha,
Dünyasını ışıldatabilirdi bu karar
Bu yokuş hep böyle sürecek değildi ya
Yitip gidenlere gözyaşı dökmektense
Kımıldanmalıydı,
Aylar yıllar sonra
Bir arpa boyu da yol almalıydı,
Üzerindeki ölü toprağını attı,
Ya bismillah dedi,
Aynanın karşısına geçti, bir de gülümsedi...
Gülümsemek, surat asmaktan iyi geldi.

8 Eylül 2011 Perşembe

SÖZLÜK DAĞARCIĞIMIZI ZENGİNLEŞTİRELİM Mİ?

Polemik: Söz dalaşı
Enstantane: Anlık
Demagoji: Laf cambazlığı
Versiyon: Sürüm
Stres: Ruhsal gerilim
Komplo: Düzen
Provokasyon: Kışkırtma
Global: Küresel, toptan
Sehven: Yanlışlıkla
Kerhen: İstemeyerek, tiksinerek
Böle: Teyze, dayı ya da halanın erkek çocuğu
İstinaden: Bir düşünceye, bir şeye dayanarak, güvenerek
Emmi: Amca
Dilbaz: Güzel konuşan, güzel söz söyleyen
Realite: Gerçek, gerçek olma
Sam yeli: Çölden esen sıcak rüzgar
Tecahül: Bilmezlikten gelme
Arif: Anlayışlı
Bıldır: Bir yıl önce, geçen sene
Kondüktör: Yolcu trenlerinde bilet kontrol eden ya da vagonlarda görevli olan
Ah etmek: ilenmek
Tamlama: En az iki kelimeden oluşan kelime grubu
İsim tamlaması: İki, veya daha fazla isimden kurulan tamlama
Gramer: Dil bilgisi
İyelik: Sahiplik
Sahip: Herhangi bir şeyi yasalar dâhilinde dilediği gibi kullanabilen
Ünlü ses: Ses yolunda herhangi bir engele uğramadan çıkan ses
Hariciye: Ameliyat işleri ile uğraşan hekimlik kolu, dış işleri
Ole: Yaşa, ulan
Aroma: Hoş koku
Nesir: Düz yazı, mısralardan oluşmayan yazı
Dilay: Ay gibi güzel
Merserize: Kimyasal olarak parlaklık verilmiş pamuk ipliği
Gri: Kül rengi
Koşuk: Şiir
İttihat: Birleşme
Terakki: İlerleme, gelişme
Maval: Uydurma söz
Servet-i Fünun: İlimlerin zenginliği manasında bir edebiyat akımı
Fünun: Fenler, ilimler
Servet: zenginlik
Fecir: Tan
Fecr-i ati: Geleceğin ışığı anlamında bir edebi akım
Ivır zıvır: Küçük önemsiz

7 Eylül 2011 Çarşamba

ŞİİR VE ŞAİR ÜZERİNE BİR MÜTALAA

Sır dolu bir dünya mı şiir
Yoksa gerçeği yansıtan bir ayna mı?

Her okuyan kendine özgü bir mana mı çıkartmalı bir şiirden
Yoksa şiir, okuyanı yok mu etmeli kendinde

Kelimeler mi nüfuz etmeli şiire
Şiir mi ayrışmalı kelimelerden

Sahi,
Hayal dünyası ile mi sarmaş dolaş olmalı şiir
Okurla mı yoksa şairle mi kucaklaşmalı

Şiiri özgür mü bırakmalı da
Şaire mi ket vurmalı,
Yoksa kelimelerin önüne set kurup
Seti aşan kelimelerden şiir mi oluşturmalı

Şiir mi kendini yazanda güzel duygular uyandırmalı
Yoksa okuyan mı şiirden haz almalı

Sahi
Şairin bol olduğu bir ülkede şiir fukarası mı olmalı
Yoksa yoksa
Şiirin bol olduğu bir ülkede bir şair mi olmalı?

6 Eylül 2011 Salı

ANIMSAYABİLDİNİZ Mİ?

( Boşlukları doldurarak cevaba erişebilirsiniz )

1- İHTİYARLADIĞI HALDE SAÇI VE SAKALLARI AĞARMAYANA NE DENİR?
K – R – K – C –A

2- MERKÜR GEZEGENİNİN DİĞER ADI NEDİR?
- T A - - T

3- KIZILARMAK NEREYE DÖKÜLÜR?
- AR- - E – -

4- TEBEŞİRİN HAMMEDİSİNE VERİLEN AD NEDİR?
K - - - Ç

5- KARAMANOĞULLARI BEYLİĞİNİ SONA ERDİREN PADİŞAH KİMDİR?
F A - - - - - - - - - EH ---

6- PENGUENLER DENİZDE KAÇ METREYE KADAR DALABİLİR?
- - -

7- OTELLERDE MÜŞTERİ BAVULLARINI TAŞIYANLARA VERİLEN AD NEDİR?
- EL-B0-

8- TOPKAPI SARAYINI KİM YAPTIRMIŞTIR?
- A - - H

9- HONOZ NERENİN İLÇESİDİR?
D - - - - L İ

10- KİTAPSEVERLERE NE DENİR?
Bİ - - İY-F-L


CEVAPLAR :

1- Karakoca 2- Utarit 3- Karadeniz 4- kireç 5- Fatih Sultan Mehmet 6- 250
7- Bellboy 8- Fatih 9- Denizli 10- Bibliyofil

5 Eylül 2011 Pazartesi

YÜREĞİN KIRIŞMASI

İki kişi arasında olana ne karışırsın ki?

Ne buldu ise buldu onda
Kahyası mısın gönlünün
Doğru tek değil ki hem
Senden talebi de yok
Senin göremediğini görmüş, sevmiş
Senin duyamadığını duymuş, beğenmiş
Üstelik;
Ben sevdim sen de sev demiyor ki
Sen ne dersin ki ikide bir :
Ne buluyorsun onda
Hem sana da topluma da yok ziyanı

Anlamadığını anlıyorum
Susuyorum...
***

GÜZEL SÖZLER:

Bugün halledemediğiniz bir sorunun nedeni, dün onu doğru yapmak için zaman ayırmamış olmanızdır. ( Harrington)

Başarısızlık için kırk milyon dış sebebimiz vardır, ama kendimizde aradığımız tek bir mazaretimiz yoktur. ( Mikhail Strabo)


Kaçırdığınız her şey için başka bir şey kazanır ve kazandığınız her şey için başka bir şey kaybedersiniz. ( Emerson)

1 Eylül 2011 Perşembe


HER ŞEY DÜZ GİTMEYE BAŞLADI

Yani,
Bir şeyler oldu
İzahı mümkün değil
Her şey ters gitmeye başlamadı hayır
Her şey düz gitmeye başladı günlerden bir gün
Hani derler ya,
Her şey birbirine denk gelmeye başladı
İmtihanlar kazandım koltuk sahibi oldum
Sosyeteye girdim,
Nasıl oldu bilmem biri ile tanıştım
Düşlediğim biri idi, evlendim
Nur topu gibi bir evlat sahibi olamadım amma
Mutlu oldum,
İlahi bir güç
Ektin sabrettin,
Ekilenlerin biçilme zamanı mı dedi ne?


Evet evet bir şeylerin vakti zamanı gelmiş olmalıydı o gün
Vakti zamanı gelmiş olmalıydı ki bir şeylerin
Gecenin sabahı oldu
Her şey iyiye gitmeyi başladı
Belli ki Allah,
Bu kadar imtihan yeter sana artık dedi
Yürü ya kulum dedi…