28 Nisan 2021 Çarşamba

 

KÖYLÜ KIZI

 

Simsiyah bir çift göz

Kadife bir gülüş

Çikolata rengi bir ten

 

Örgülü saçlar

Nineden kalma şalvar üzerinde

Dili tatlı, gönlü zengin

 

Türkülerle yoğrulmuş

Büyüğünü sayan küçüğünü seven

İşte size bir insan

27 Nisan 2021 Salı

 

 

BİR GARİP HİKÂYE

Dünyada  öyle olaylar vardır ki insanın inanası gelmez. Bunlardan biri de  geçen gün  gerçekleşti Muhtemelen bu da tarihe geçecek. 

İkisi de   saat tam beşte uyandı. İsminde U  harfi geçen ki biz buna U diyeceğiz. U, 7’ ye kadar yatakta bir sağa bir sola döndü durdu. Bu esnada kaşındı, esnedi, yorganı başına kadar çekti bazen, bazen ayaklarının da yardımıyla yorganı yere fırlattı. Üşür gibi olunca da  söylene söylene  attığı yerden aldı

İsminde  Z harfi de bulunan- ki biz ona Z diyeceğiz uyanır uyanmaz fazla oyalanmadan yataktan kalktı. Elini yüzü yıkadı,

Bir bardak ılık su içti, mutfağa gitti ocağa çay koydu. Çay demleninceye kadar da bir şeyler yaptı:

Evi topladı,

Çiçekleri suladı, sularken onlarla konuştu,

Okumayı düşündüğü kitabı masasının üzerine koydu

………………………………………………………………………………………………

 A  da  Z de  saat tam 9.15’te radyoyu açtı. A kanallar arasında dolaştı arabesk şarkılar çalan bir radyo buldu. Dinledikçe “ah,” çekti “of” çekti. İçine bir  hüzün çöktü. Hatta bir aralık gözleri doldu, ağladı. Bir aralık  da ellerini yumruk yapıp oturduğu koltuğun yan tarafına vurdu.

Z de kanallar arasında dolaştı. Hareketli türkülerin, şarkıların çaldığı bir radyo buldu. Dinledikçe keyiflendi. Zaman zaman parçalara eşlik etti. Aynanın karşısına geçip oynadı. Oynadıkça açıldı. Uzun zamandır eline almadığı çalgı aletini aldı. Dinlediği parçalardan birini çıkartmaya çalıştı. Çıkartır gibi olunca da neşelendi.  “ Vay be, aferin bana “ bile dedi.

…………………………………………………...…………………………………….

Saat 11.28’te ikisi de öğle yemeği için hareketlendi.

U‘nun gözüne  ilk olarak yemek masası çarptı. Masanın üzeri ıvır zıvar ile dolu idi. Masanın üzerinde bir çanak koyacak yer bile yoktu. “ Allah kahretsin ya, bu ne böyle ya” dedi sanki başkası  masayı o hale koymuş gibi.

Büyük bir paket cips aldı U. Bir de meşrubat aldı. Salona geçti. Televizyonu açtı. Cipsle meşrubatı bitirinceye kadar  televizyon seyretti.  Sonra da cep telefonu ile oynamaya başladı. Bu durum saat 13.10’da son buldu.

Z önce mutfağa sonra buzdolabına baktı. İçine konulması gereken malzemelerden eksik olanlara takmadı, var olanlardan “ oh, mis gibi diyerek bir salata yaptı. Akşamı da düşünerek evde ne varsa bir şeyler hazırladı. Masayı donattı.

“ Ellerime sağlık”  diyerek tadına vara vara yemeğini yedi. “ Afiyet olsun” diyerek masadan kalktı.

Salonun eşiğine gelince birden durdu, döndü, yemek masasının üzerini topladı,  bulaşık kapları sudan geçirip bir yerde topladı. Sonra salana geçti. Divana oturdu, ayaklarını uzattı, televizyonu açtı. Kafa yapısına uygun bir kanal buldu. Program bitince de geçen gün kitapçıdan aldığı basit hikâyelerden oluşan İngilizce kitabını okuyarak anlamaya çalıştı. Bu durum 13.10’a kadar sürdü.

24 Nisan 2021 Cumartesi

 

ŞÜKÜR ALLAH’A

Âşık olduk düştük yola

Beden burada gönül orada

Aldık haberini kaldık darda

Bunu da gördük şükür Allah’a

 

Seviyorum derdin dilde imiş

Yaşadıklarımız sözde imiş

 Verdiklerin sahte imiş

Bunu da gördük ya şükür Allaha

 

Bu gözler neler gördü

Geleceği dünden bildi

Dil söyledi el yazdı

Bunu da gördük ya şükür Allah’a

23 Nisan 2021 Cuma

 

23 NİSAN

Aykırı birİ idi

Her şeye muhalif idi

Ne özel gün bilir idi

Ne de el öperdi

Amma velâkin o dahi

Her 23 Nisan’da Anıtkabir’de idi

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınız kutlu olsun

20 Nisan 2021 Salı

 

 

                     HİİİİİÇ!

-Bugün ne mi yapacağım?

Melis, gülümseyerek

-Evet, dedi

 Halası, biraz düşündükten sonra sordu:

-Niye sordun ki bugün ne yapacaksın diye?

Melis soruyu sorma sebebini söylemedi.

-Hiç, dedi aklıma geldi birden.

-Valla hiçbir şey yapmayacağım, dedi halası

-Hiçbir şey mi?

-Hiçbir şey dedimse bulaşık, çamaşır temizlik falan işte. Bir aralık da komşuya gider bir kahve içerim belki, belki de o bana

gelir.

Melis, “Teşekkür ederim halacığım ” dedikten sonra gitmek için izin istedi. Oradan ayrılırken de açıklama yaptı:

-Öğretmenimiz  bir ödev verdi de dedi.” Onun için sordum”

Hala , “ Dur o zaman, dedi.” Cevabı değiştiriyorum.”

Melis, halası  elindeki defteri alacakmış  gibi daha sıkı tuttu. Sonra da oradan ayrıldı. Ayrılırken de” birde bir “dedi içinden.

Melis, aynı soruyu kapıcıya sordu:

-Evrin Teyze  bugün ne yapacaksın?

Kapıcı, elindeki süpürgeyi yere bıraktı

-Ne yapacağım heç, dedi.” Günlük işler.”

Melis  defterine baktı:

-Değişik bir şey?

- Değişik bir şey ne olacak ki.

- Bilmem. Teşekkür ederim bana zaman ayırdığın için.

Kapıcı, gülümsedi. “ Kibar çocuk.”

Melis  saatine baktı. Bir saat on dört dakika içinde en az dört kişiye daha aynı soruyu sormalıydı. Birden aklına Şevket geldi.

Vakit yitirmeden telefon etti. Telefon açılır açılmaz da kuzenine:

-Şevket ne yapıyorsun? diye sordu.

Şevket, “ hiç” diye cevap verdi.

-Bugün ne yapacaksın?

- Hiç.

Cevaplar onun için sürpriz olmadı. Ama onun istediği…

Nurettin Bey, babasının samimi arkadaşıydı. Her gün erkenden bürosuna gelirdi. Melis oraya gitti.

-Merhaba Nurettin Amca, dedi “ Günaydın.”

Nurettin Bey,  Melis’i  sıcak karşıladı. Onun istemem demesine rağmen yeni demlediği çaydan bir bardak doldurdu. Melis sordu:

-Ne yapıyorsun Nurettin Amca?

Nurettin Bey, soruya bir anlam veremedi:

-Çay içiyorum, dedi.

-Çay içmeden ne yapıyordun?

-Hiiiç. Oturuyordum.

-Bugün ne yapacaksın?

-Bugün ne mi yapacağım? Hiiiç.

--Akşam kendine bir soru soracak mısın?

-Yoook. Ne soracağım ki?

-Kalktıktan sonra bu saate kadar ne yaptın?

-Hiiç. Hem,niye soruyorsun  ki bunları sen?

- Hiiiiç!

Nurettin Bey, bir süre Melis’e baktı. Kalbini kırmamak için bir şey demedi. Yeni bir soruya muhatap olmamak için de, soğuk bir ses tonu ile:

-Çayın soğuyor. Haydi iç çayını, dedi

Melis çayını içti, teşekkür etti. Kapıdan çıkarken de söylendi, “ Bir kişiye daha sorayım ondan sonra tamam diyeyim. Nasıl olsa cevaplar hep aynı. Öğretmen kızarsa kızsın.”

***

Öğretmen yoklamayı aldıktan sonra sınıfa döndü.

-Geçen hafta verdiğim ödevi yapanları bir göreyim bakayım, dedi.

Sadece Melis parmak kaldırdı. Öğretmen şaşırdı, sesini  yükselterek:

-Sadece Melis mi? dedi.

Herkes Melis’e Melis sınıfa baktı.

Nesimi oturduğu yerden,

-Ama öğretmenim isteyen yapsın demiştiniz. dedi.

Öğretmen,Nesimi’ye döndü:

-İsteyen yapsın demek bir kişi hariç hiç kimse yapmasın demek mi?

Nesimi  öğretmenine cevap vermek için ayağa kalktıysa da sıra arkadaşı onu ceketinden çekerek oturttu.

Sınıfa  girerken keyfi yerinde olan öğretmenin keyfi   kaçmıştı. Masasına oturan öğretmen Melis’e dönerek  “Yazdıklarını okumak ister misin?” diye sordu. Melis tek olmanın gururu ile  defterini aldı    arkadaşlarını süze  süze ağır adımlarla tahtaya kalktı, yazdıklarını okudu.

 Öğretmen teşekkür ederek Melis’i oturttuktan sonra masasından kalktı, sınıfa dönerek, onlara kırgın olduğunu hissettirecek bir ses tonu ile:

-Size niçin böyle bir ödev verdiğimi Melis’in yazdıklarını da değerlendirerek bir sayfayı geçmeyecek şekilde yazın, dedi.

Deniz, ayağa fırladı:

-Öğretmenim ben yazdım, dedi. Okuyabilir miyim?

Öğretmen,

-Nasıl yazdın, dedi. “ Soruyu daha yeni sordum.”

Deniz, her zaman olduğu gibi hızlı hızlı konuştu:

-Öğretmenim ben de ödevi yapmıştım ama parmak kaldırmadım. Melis yazdıklarını okurken sizin bu ödevi verirken bir amacınız olduğunu ve bunu bize soracağınızı tahmin ettim Sorunuzla tahminim örtüşünce yazdığım bir  şiirin iki dörtlüğü  hatırıma geldi.  Ve cevabımın sorunuzun cevap olabileceğini düşündüm. Okuyayım mı?

-Arkadaşlarını da beklesek olur mu? dedi öğretmeni gözlüklerinin camını silerken

Melis’in “ Tamam öğretmenim” demesini arkadaşları beklemedi. “Okusun öğretmenim” dediler.

Öğretmen saatine baktı. Zilin çalmasına az bir zaman kalmıştı. Üstelik bu haftanın son dersindeydiler.

-Haydi Deniz oku bakalım, dedi.

Deniz, ayağa kalktı.  Defterine bakmadan deftere yazdığı dizeleri okudu. Şiir biterken de zil çaldı

“ Her sabah her akşam

Sordum soruyu

Bugün ne yapacaksın

Bugün ne yaptın?

 

Çaldım söyledim

Okudum yazdım

Günaydın dedim

Gün aydın oldu. “

                         SON

9 Nisan 2021 Cuma

 

 

BİRAZ SABIR BİRAZ ŞÜKÜR

Sanma ki dost bugünler süresiz böyle kalacak

Gözyaşların durmayacak daim akacak 

Neler gördü bu gözler bugünler de geçecek

Biraz şükür biraz sabır!

7 Nisan 2021 Çarşamba

 

 

SIR 

Bilirdi tüm sırlarını en özelinden 

Gün geldi, olmaz denilen oldu, çıkarlar çatıştı

Dostluk bozuldu, kin burudü gözlerini sırdaşın

Arkadaşının tim kirli çamaşırlarını ortaya döktü

Boşa dememiş diyen,

Söylenecek sır var söylenmeyecek sır var.

6 Nisan 2021 Salı

 

NO ŞARKI BU TÜRKÜ

İnsanoğlu değişik bir varlık. Bir bakıyorsun bir insandan bir anda soğuyabiliyor ya da birine bir anda kanı kaynayabiliyor onu çok sevebiliyor. Bu hadise onun omdan soğuduğu dakikalar.

Geçen günkü televizyon programının sunucusu pek çok kişinin idolüdür. Kendisini seven çoktur. Programa katılan Türk Halk Müziği sanatçısını da öyle. Türkülerimizi ondan dinlerken, kâh duygulanır kâh ağlar kâh oynar pek çok insan.

İnsanoğlu her zaman sürçülisan edebilir de bu bir olur, iki olur üç  olunca  işin tadı kaçmaya başlar.

-Şimdi de sanatçımızdan güzel bir şarkı dinleyeceğiz anonsunun akabinde sanatçımızdan buram buram Türkiye kokan bir türkü dinledi seyirciler, kulaklarının pası gitti.

Biraz hasbıhalden sonra bu karizmatik ve ünlü sunucu şöyle dedi:

-Sanatçımızdan bir şarkı daha alalım.

 Sanatçıdan şarkı alınmaz. Sanatçı söyler. İcra eder. Haydi, bunu geçtik diyelim, bu ünlü sunucu bu sanatçının şarkı değil türkü söylediğini bilmiyor muydu acaba? Bilmemesi olanaksız öyleyse bu neydi böyle? Bunu nasıl adlandırılmalıydı? Laubalilik mi, ciddiyetsizlik mi, cahillik mi…

Sanatçının türküsü bitince sunucunun suali şöyle oldu:

-Bu dinlediğimiz şarkı kime ait? Elbette ben biliyorum da bir de sizden alalım.

Sanatçının “ türkü” kelimesini vurgulayarak  “Bu türkümüz Pir Sultan Abdal’a aittir “diyeceğini tahmin etti oradakiler ama öyle olmadı, sanatçı “ Pir Sultan Abdal’ın efendim”  demekle yetindi maalesef. ( İçinden bir şeyler de söylemiş olabilir)

Not: Sunucu bu arada aptal ile Abdalın anlamını karıştırdı bununla ilgili bir söz söyledi, burada bahsetmek olmaz.

Ve programın sonuna doğru” Âşık Veysel’in Uzun İnce Bir Yoldayım “ şarkısını benim için söyler misiniz?” ricasında bulununca orada bulunan, müzikle uzaktan yakından alakası olmayan insan bile “ pes yani” demekten kendini alamadı

 Bu kadar ünlü bir sunucunun şarkı ile türkü ayırımını yapamaması çok şaşırtıcı idi. Şimdi diyeceksiniz ki ha şarkı ha türkü bunda ne var?

Kimine göre bir şey fark etmeyebilir elbette de buram buram Anadolu kokan, çoğunun bir oluşum öyküsü bulunan Türk kelimesinden türetilen bağlama ile çalınıp söylenen türkülere Türkiye’de yaşayan birinin hele hele böyle ünlü bir sunucunun şarkı deyip durması orada bulunan pek çok kişiyi üzdü, onları ondan soğuttu.

Bundan yıllar evvel yapılan bir müzik yarışmasında yabancı bir yarışmacı güzel bir türkü söylemişti. Jürideki bir sanatçı da bu türküye şarkı deyince o, bu jüri üyesine dönerek şöyle bir cevap vermişti:

-No şarkı. Bu türkü. Sen bilmiyo bunu?

Keşke, o güzel türkülere şarkı deyip duran bu sunucuya o sanatçı yabancı yarışmacının verdiği cevabı vererek ona  “ benim icra ettiğim eserler şarkı değil türkü denir efendim “ diyebilseydi.

2 Nisan 2021 Cuma

 

AKIL BAŞA ALINDI 

İşler kötüye gitmeye başladı

İş görenler suçu kendinde aradı

İş görenler bu çorbada bizim tuzumuz var dedi

Herkes aklını başına aldı, düzeltti kendini

İşler yoluna girdi, onlar sağ bizler selamet