31 Temmuz 2021 Cumartesi

 

 CİN ÇOCUK

Ayak parmaklarının üzerine basarak içeriye süzüldü.

-Dede, dedi

Çocuğun elinde bir defter birkaç  dakalem var idi. Adı Mithat idi.

Dede, koltuğu üzerinde uyukluyordu. Seslenişle irkildi:

-Ha, dedi.

-Öğretmen bir ödev verdi de.

-Ne ödevi verdi?

-Evinizin en büyüğünden bir anı dinleyin ve de defterinize yazın, dedi.” Bir anın var mı senin?”

-Oooo, dedi dede elini de sallayarak.” Bende hatıra çok.”

Mithat sevindi. El çırptı. Sordu:

-Bir tanesini anlatır mısın bana. Lütfen.

Dede, gülümsedi, doğruldu. Bastonundan da kuvvet alarak koltuğundan kalktı,  divana geçti.  Torununu da yanına oturttuktan sonra omzuna dökülen saçlarını parmakları ile tarayarak:

-Hangisini anlatayım? dedi.

-Ben ne bileyim, dedi Mithat tüm sevimliliği ile.” Anlat birini.”

Dede düşündü biraz. Aklına birkaç tanesi geldi. O günlerde herkese anlattığı, dert yandığı, şansızlıktan bahsettiği gözyaşı döktüğü bir anısını anlatmaya karar verdi. Tane tane anlatmaya başladı:

-Yıllar yıllar öncesi bir arkadaşım vardı. Şimdi öyle arkadaşlara kanka diyorlar. Her neyse incir çekirdeğini doldurmayan bir şey yüzünden birbirimize küsüşmüştük

-İncir çekirdeğini doldurmak ne demek dede?

- İncir çekirdeğini doldurmayan demek hiç de önemli olmayan bir şey demek. Basitin de basiti yani.

-Anladım dede. Teşekkür ederim. Sonra?

-işte böyle bir şey yüzünden birbirimize darılmıştık. O da ben de barışmayı istiyorduk amma velâkin bir türlü ilk adımı atmıyorduk

-Amma velâkin ne demek dede?

-Ancak, falan demek.

-Ayrı mı yazılıyor? İki kelime ya. Defterime yazacağım ya. Yanlış yazarsam öğretmenim kaşlarını çatarak “ Hııı” der. 

Dede gayri ihtiyari güldü. Torununun saçlarını okşadı.

-Evladım ben ne bileyim ayrı mı yazılır bitişik mi yazılır, dedi.” Yazım kılavuzuna ya da lügate”  bak öğren.

-Tamam dede bakarım Sonra?

Dede bir an için o günlere gitti. Arkadaşı gözleri önüne geldi. Derin bir iç geçirdikten sonra sözlerini sürdürdü.

- Hiç unutmuyorum. Yağmurlu bir gündü. Ben şeyin önünde duruyordum. Birden önümde bir taksi durdu. Gülcan indi taksiden.

Mithat’ın özleri parladı birden. Sordu:

-Kadın mıydı?

Çocuğun şaşırmasına dedesi de şaşırdı.

-Evet, dedi. “Ne oldu ki?”

-Manitan mıydı dede?

Dede böyle bir kelime beklemiyordu torunundan. Tepeden tırnağa torununun süzdü.” Manita  da ne demek? dedi. Böyle şeyler mi belliyorsun mektepte. Bir daha söylersen ağzına biber sürerim.

Torun, suratını ekşiterek dedesine karşılık verdi. Öf be dede. Hep aynı terane. Şu biberi sür de görelim.

Dede torununa kızdı: “Dede ile böyle konuşulmaz. Ayıp”

Mithat, itiraz etti

-Ooo, dedi. Sen de çok eskimişsin.

- Sen de çok eskimişsin derken.

Mithat bu söze dedesinin alındığımı düşündü. Üzüldü.” Özür dilerim” dedi. Sonra da konuyu değiştirmek istercesine dedesine biraz sokuldu:

-Eee sonra dede.  Taksiden indi diyordun, dedi.

-Sanırım acele ile evden çıkığI için ya çantasını yanına almamış. Küsüsüz ya çaktırmadan bakıyorum, sağını solunu yokladı, şoföre bir şey dedi olumsuz cevap aldı, senin anlayacağın.

Dedenin kurduğu cümlelerden hareketle tahminde bulundu Mithat:

-Parasın unutmuş, fırsat bu fırsat deyip senden para istedi değil mi dedeciğim? Doğru tahmin ettim mi?

- Evet, evet de

-…

-Hani derler ya oğlum her şey olacağına varır.

-Kim öyle ne demiş dede?

Dede, “ kızarım şimdi ha. Sözüme kesme” gibisinden  Mithat ‘a baktı. İki saniye bekledi.  Sonra devam etti.

-O sabah ben de evden tam çıkmıştım ki kapıda bir kuş üzerime şey yaptı. Bende mecburen yukarı çıkıp ceketimi değiştirmiştim.

Mithat yine tahminde bulundu:

-Ayyy dede. Sen de cüzdanı öteki ceketinde mi unutmuşsun yoksa?

Dede, uzun uzun başını salladıktan sonra:

-Aynen, dedi. “ Parayı evde unutmuşum bana bugünün parası ile falan beş lira verir misin, dedi. Ben öyle bir durumdaydım ki, ben de cüzdanı evde unutmuşum bile diyemedim. Yok anlamına gelecek şekilde bir işarette bulundum. Bir şey demedi çekti gitti.

Mithat dedesi ile empati kurdu. Üzüldü. Offff dede. Yemin etseydin, ceplerini falan boşaltsaydın.

-…

-Var da vermedi sandı değil mi?

- Bu olaydan sonra konuşmayı demedim olmadı. Ortak arkadaşlarımızı araya koydum… Yani nasıl anlatayım ki, şansızlığın bu kadarı.

Dedenin gözleri doldu. Mithat sustu. Dede devam etti

-Bu olaydan üç dört gün sonrada da kaldırımda yürürken sarhoş bir şoförün çarpması sebebi ile sonsuza kadar ayrıldık.

Mithat,  dedesinin gözyaşlarını eli ile sildi.  Belli belirsiz “ Üzülme ne olur dede” dedi sonra da ayaklarının ucuna basarak oradan çıktı.

19 Temmuz 2021 Pazartesi

 

 

ÇAKMA AŞK

Kaş ile göz arasında

Sızdı içine bir kurt

Yedi kemirdi içini

Çürüttü yüreğini

Anayı babayı sildi defterden

***

 

Kaşla göz arasında

Şaşırdı dünyasını âşık oldu

Geçmişi kirli idi sevdiği kişinin

Dinlemedi ailesini

Daha da ötesi sildi hepsini defterden, gitti ona

Akılla mantık örtüşmeyince

Cicim  ayları geçince

Geçim derdi sırta binince

Hakikat gün yüzüne çıktı

***

Şapka düştü kel göründü

Eyvah dedi amma kaç para

9 Temmuz 2021 Cuma

 

Muhatap: kendisine söz söylenilen

TRAFİK CANAVARI

İte bulaşmaktan çalıya dolanmak iyiymiş

Bir trafik canavarı kırmızıda duranın arkasından

Bastı da bastı kornaya, camdan da uzattı kafasını

-Yürüsene lan boş yolda ne duruyon, bas gaza, dedi

Muhatap, sesini yükseltmeden cevap verdi adama,

-Şimdi yeşil yanacak o zaman basacam gaza

Sözde kabadayı, aldı beyzbol sopasın indi arabadan

Muhatap karatede şampiyondu, sırf sakinleştirmek için onu

- ileride polisler var sabah sabah  birkaç saniye için ceza yemeyelim, dedi

Canavar,

-Başlarım senin polisinden lan  dedi,

Demekle de yetinmedi , açtı kapıyı indirdi arabadan adamı

Kaldırdı sopayı amma velakin

Bir anda kendini yere yapışmış buldu

Belli ki bela idi adam,

Muhatap yerden kalkmasına izin vermedi, polisi aradı

Gereğini yaptı, aferin ona.

6 Temmuz 2021 Salı

 

HAYALİMDEKİ KADIN

 

 Tek odalı çift bacalı bir evde

 Yüz yaşına merdiven dayamış bir kadın

 Dimdik ayakta üstelik de tek başına

 

 Tombul tombul elli,

 Hem de güler yüzlü tatlı dilli

 Sıkı sıkı sarılmış yaşama

 Ufacık bir tökezlemede

Yaşama küsenlere ders vermek istercesine

 

Hayal değil hakikat bu

Komşu kadın Huriye Kadın bu

Heykeli dikilesi

Elleri öpülesi

Hep varsınız

Hep var olacaksınız!

5 Temmuz 2021 Pazartesi

 

MERCAN BEY’İN BEZ MENDİLİ

 

 

- Remzi Bey ile ilgili bir duyuru yapmamışsınız. Adamın raporu birkaç güne kadar bitiyor yanılmıyorsam.”

Akif Bey bir an düşündükten sonra anımsadı, suale cevap verdi:

-Ona kimsenin  geçmiş olsuna gideceğini , kimsenin para vereceğini sanmıyorum efendim. Onun için duyuru yapmadık.

Mercan Bey,  istemeyerek de olsa sesini yükseltti:

-Nerden biliyorsunuz? Mesela ben belki ismimi yazdıracağım

-Efendim siz buradakilerden herkesi tanımıyorsunuz.Remzi Bey biraz garip bir adam. Kimseden bir şey almaz, kimseye bir şey vermez, hatta selam bile vermez kimseye. Yani tanısanız hak vereceksiniz bana, garip bir yaratık. Kimsenin ona şey yapmayacağını hele hele ona geçmiş olsuna gideceğini sanmam. Onun için ismini panoya asmadık. Göreceksiniz gelince bile bir Allah’ın kulu geçmiş olsun bile demeyecek.

Mercan Bey’in pek çok şirketi vardı. Zaman zaman haber vermeden değişik şirketlerine gider denetimde bulunurdu.

- Akif  Bey, anlatamadım galiba, o ilan oraraya asılmış olsaydı, ben ismimi yazdırırdım .

- Efendim  az evvel anlatmaya çalıştım,onu tanımadığınız için böyle söylüyorsunuz siz. Ama siz şey yapın derseniz ben şimdi gidip şey yapayım ,ismini yazdırayım.

- Lütfen. Hemen.

İki gün sonra,  Akif Bey Mercan Bey’in odasına girdi. Tahmininin  doğru çıkmasından mutluydu. Hiç kimse adı geçene geçmiş olsuna gitmek istemediği gibi, kimse parasal katkıda  da bulunmamıştı.

Akif Bey, haberi verdi:

-Kimse adını yazmamış efendim, dedi. Alaylı bir gülümse ile  de ekledi.”Siz de yazmamışsınız.”

Mercan Bey , Akif Bey’e sert baktı. Akif Bey, belli belirsiz gülümsemeye çalışarak, kırdığı potu düzeltmeye çalıştı:

-Özür dilerim, espri yapmaya çalıştım ama pek uygun olmadı sanırım.

Mercan Bey, karşılık vermedi bu söze. Soğuk ve emredici bir ses tonu ile:

-Yarın ya da yarından sonra Şamil Bey’le beraber bir buket çiçek yaptırın, çam sakızı çoban armağanı işe yarayacak  bir şeyler alın, Remzi Bey’i  ziyaret ederek , şirketimiz adına geçmiş olsun deyin, dedi.

Akif Bey için  için kötü bir  sürpriz oldu bu. Gitmemek için mazeretler ileri  sürdü ise de bunlar Mercan Bey tarafından kabul görmedi. Şamil Bey’in ise kesinlikle gitmek istemeyeceğini  vurguladı. Bu işi başkasına vermesi için ricada bile bulundu.

Mercan  Bey, kararlı bir ses  tonu ile “Muhasebeye uğrayın yeteri kadar para çekin   yarın Şamil Bey ile beraber gereğini yapın lütfen, dedi. Ve ekledi, sonucu da bana bildirin.

Ertesi günü Akif Bey  ağzı kulaklarında Mercan Bey’in odasına girdi.  Tahmini doğru çıkmıştı. Bunun mutluluğunu yaşıyordu.

-Efendim, dedi Şamil Bey bir haftalık rapor almış. Yani gelemiyor.

Mercan Bey, Akif Bey’i  tepeden tırnağa süzdü.  Remzi  Bey’in ilk amiri sizsiniz değil mi? diye sordu. Akif Bey, “ Evet efendim” diye karşılık verdi.

Mercan Bey, bez mendili ile burnunu temizledikten sonra Yasemin Hanım’a telefon etti:

-Yasemin Hanım, Şamil Bey bir haftalık rapor almış, raporun gerçek olup olmadığını incele, hasta olmadığı halde hastayım ayağına yattıysıysa,  görevine son ver, dedi.

Akif Bey şoke oldu. Şamil Bey’i şikayet etmiş gibi olmuştu. Bir şeyler  söylemeye çalıştıysa  da Mercan Bey  onu  dinlemedi.

Mercan Bey, eline bir kalem aldı, ona bir şeyler yazarken de son sözünü söyledi:

 iki arkadaşını daha yanına alarak yarın bu işi halledin Akif Bey sonucunu da akşama bana bildirin, dedi ve ekledi: “ Gidecek kimseyi bulamazsanız, tek başınıza gidin.

Ertesi akşam 21.30 sularında çaldı Mercan  Bey’in kapısı. Gelenler Akif Bey ile  bahçıvandı. Mercan Bey,oturmaları için onlara için yer gösterdi.  Akif  Bey’e sordu:

-İkiniz mi gittiniz?

- Evet efendim. Gidecek başka kimseyi bulamadım. Yani kimse gelmek istemedi.

Mercan Bey, Bahçıvan Dursun’a döndü. Burnunu pantalonunun arka cebinden çıkardığı bez mendille sildi. Mendili cebine koyarken de yetmiş beş yaşlarındaki bahçıvana bakıp gülümsedi. Başını salladı. Sonra da :

-Dursun Bey, anlatın dedi. “Buradan çıktıktan tan şu ana kadar ne oldu ise anlatın. Nasıl gittiniz,nasıl karşılandınız, nasıl  bir yerde yaşıyorlar falan filan işte.”

Dursun Bey konuşmayı hem de ayrıntılı konuşmayı severdi

Dursun Bey, sualin kendine sorulacağını hiç tahmin etmemişti. Düşündü, ne söyleyeceklerini tasarladı. Sonra saatlne baktı. Bu gece karısının doğum günü idi. Daha fazla geç kalmamak için söyleyeceklerini özetlemeye karar verdi.

-Efendin dün, beyefendi ile  hediyemizi aldık. Sonra otobüsle gelip gittiği için biz de otobüsle gidelim dedik. Adresini aldık. Efendim belki inanmayacaksınız, üç otobüs değiştirdik oraya varıncaya kadar ve aşağı yukarı üç saatte ulaşabildik oraya. Çok şeydi oturduğu mahalle, evi de öyle.

Dursun Bey’in gözleri doldu. Bu durum Mercan Bey’in gözünden kaçmadı. Dursun Bey, devam etti.”Kadın on senedir yatalıkmış.

-Hangi kadın?

-Kayınvalidesi efendim.

Mercan Bey, Akif Bey’e  dönüp sordu:

-Bundan haberiniz var mıydı?

. Akif Bey “ yok efendim” dedi. “ Nereden olacak ki? “

-Siz onun ilk amiri değil misiniz? Bilmeniz gerekirdi.

Dusun Bey, patronunun “ devam et” bakışına icabet etti:

-Burada da gelini ve üç çocuğu yaşamaya çalışıyordu. Oğlu hapisteymiş. ömür boyu ceza almış.

-Mercan Bey ayağa kalktı:

-O zaman onlara da o  bakıyor.

Durmuş Bey, iç geçirdi.

-Sanırım efendim, dedi. Karısı da yıllar önce rahmetli olmuş.

Akif Bey”in  başı öndeydi. Odada bir an sessizlik olunca başını hafifçe kaldırdı. Mercan Bey’e baktı. Mercan Bey de ona bakıyordu. Mercan Bey:

-Akif Bey  için  fon başkanımıza  durumunu anlatan bir yazı yazdınız mı?diye sordu.

Akif Bey:

-Durumunu bilmiyordum efendim dedi.” Hiç bahsetmedi, bir talepte de bulunmadı. Onun  için de böyle bir şey yapmadık.Ama yarından tezi yok konu ile yakından ilgilenirim.”.

Mercan Bey, yaramaz bir çocuğu azarlar gibi konuştu:

-Akif Bey siz onun ilk amiri değil mlsiniz? Sorunları olduğunu yani olumsuz davranışlarını  o gün bana saydınız döktünüz. Hiç merak etmediz mi, bu adam niye  böyle diye.

Mercan Bey ayağa kalktı. Elleri arkasında birkaç kez odada dolaştı. Pantalonunun arka cebinden çıkardığı bez mendille burnunu sildi. Koltuğuna  tekrar otururken de Bahçıvan Dursun Bey’e hitaben:

-Durmuş bey, bahçemizi çok beğendim, haftaya bugün uğrayağım  bahçedeki güllerin arasında bir bardak ,çay içmeme , izin var mı? dedi.

İltifat bahçıvanın hoşuna gitti

-Aman efendim dedi. Bahtiyar kılarsınız beni.

Mercan Bey, cümleleri olaya hakim olamayanları şaşırtacak şekilde vurgulayarak ve sesini  olur ya Akif Bey duymamış olabilir düşüncesi ile yükselterek:
- Haftaya bugün, çarşambaya çayımı ,içmek için geiyorum. Var mı itiraz?_dedi.

- Aman efendim  estağfurullah , dedi bahçıvan hafifçe kalkarak ve ceketinin önünü ilikleyerek.

Mercan Bey, ziyaretini bitirdi, notlar aldı, bazı yöneticilerle özel görüştü ve o gece sabana karşı.04.15  sularirıda  kendi kullandığı arabasıyla oradan ayrıldı

Mercan Bey sözünü tuttu,bir hafta sonra mesai bitimine az bir süre kala geldi . Henüz işlerine devam edenler toparlandılar. Görev yerinde olmayanlar hakkında bilgi istedi.  Akif Bey’in odasının önüne geldiğinde bir anda durdu. İçeriden kahkahalar geliyordu.

Mercan Bey, kapıyı vurup içeriye girdi. Akif Bey’in odasında üç arkadaşı vardı. Masanın üzerinde yiyecek bir şeyler de vardı.

Akif Bey hemen toparlandı.Arkadaşlarını tanıştırdı. Arkadaşları  da Mercan Bey’i selamladılar.  Sonra da bizde gitmek üzere idik deyip gitmek için müsaade istediler.

Akif Bey Mercan Bey’ e koltuğundan kalkarak yer verdi. Mercan Bey, pantalonun  arka cebinden çıkardığı bez mendille burnunu temizledikten sonra koltuklardan birine oturdu. Oturur oturmaz da sordu.

-Akif Bey, Remzi Bey hakkında bir şeyler yapabildiniz mi?

 Akif Bey, Remzi Bey’i çoktan unutmuştu.

-Üzerinde çalışıyorum efendim, dedi.  Dosyasını inceledim.Kendisiyle de bugün yarın çağırıp konuşacağm, ne yapabileceğimizi şey yapacağım. Sizi bilgilendiririm efendim.

Mercan Bey, yılların verdiği tecrübe ile Akif Bey’in hiçbir şey yapmadığını anladı. Buna rağmen, pantolununun arka cebinden çıkardığı bez mendil ile burnunu temizledikten sonra kalktı, kapıya yönelmeden önce , elini Akif Bey’e uzattı, “ Teşekkür ederim.” dedi .Tokalaştılar.

Mercan Bey, odasına geçmeden Yasemin Hanım’ın odasına geçti. Ondan Akif Bey’in sorumlu olduğu çalışanların dosyalarını istedi.  Doyalar temizdi, gerekli, bilgiler yazılmamıştı.

Mercan Bey, Yasemin Hanım’a baktı. Yasemin Hanım “ Ben uyardım “ demedi.  Dolabından bir defter çıkardı. Tarih tarih okuyarak dosyadaki bilgileri doldurması konusunda Akif Bey’i uyardığını söyledi.

Mercan Bey:

-Eeee dedi.

Yasemin Hanım “ eeeeyi” cevapladı.

-Hatırlatıp durma, biliyorum, en kısa zamanda dolduracağım” dedi her defasında.

Mercan Bey, pantolonunun arka cebinden çıkardığı bez mendille burnunu temizledikten sonra:

Bursa’daki şubemizden Sezayi Bey’i ara, “ Size birini gönderiyorum, mümkün olan en alt kademerden birinde görevlendirilecek, Mercan Bey’in emridir.” dersin  de dedi.

 

                              SON   ………………………………………………….