29 Ocak 2013 Salı
LÜTFEN
Lütfen,
Lütfenini
Esirgeme
Esirgeyenden de
Esirgeme
Lütfenini
Lütfen.
Hassas ol
Ama kızma
Duyur da
Kızmadan.
Dokun
Hisset
Bakma da
Gör,
Gör lütfen.
Lütfen
Esirgeme,
Esirgeme
Lütfen,
Gülüşünü benden.
***
GÜZEL SÖZ
Çölü güzel yapan şeyi bir yerlerden su akıyor olmasıdır.( Saint Antoine de Exupery)
28 Ocak 2013 Pazartesi
HAYIRDIR İNŞALLAH !
- Hayırdır Ekrem Bey?
- Ne diyeyim, hayırdır inşallah.
***
- Fark ettin mi… Ekrem Bey’in ağzı kulaklarında bugün.
- Evet ya, benim de dikkatimi çekti.
- Bilmem farkında mısın birkaç gündür böyle.
- Boş ver.
***
- Duydun mu haberi?
- Ne haberi?
- Kulaklarına inanamayacaksın.
- …
- Ekrem Bey, zam düşünüyormuş.
- Geç bu balonları Ercan.
- Vallahi öyle. Sertaç Bey, söyledi…
***
- Duydun mu haberi?
- Ne haberi?
- Boş ver, belli ki duymamışsın?
- Çıldırtma adamı anlat.
- Ekrem Bey, işçilerden yarısını işten çıkartacakmış.
***
- Geç bunları geç.
- Allah seni inandırsın hakikat.
- O düşünse düşünse birkaç kişiyi daha işten nasıl atarım, zam vermemek için hangi bahaneleri üretebilirim, diye düşünüyordur.
- O da öyle ya. Ama ne bileyim yine de duyduklarım hoşuma gitmişti de.
***
- Müjdemi isterim Rasimciğim.
- Ne müjdesi.
- O arabayı alabilirsin artık.
- Nasıl olacak bu iş.
- Ekrem Bey zam yapıyormuş maaşlara.
- Hade ya.
- Ölünü öpeyim doğru söylüyorum
- …
***
- Ekrem Bey, çok dalgın bugünlerde değil mi?
- İşler bozukmuş.
- Ne diyorsun Hilmi!
- Düşünde görsen inanmazsın değil mi?
- Çok mu kötüymüş.
- Bugün yarın kapıya kilit vururmuş. Senin anlayacağın iş aramaya başlayalım biz.
- Bence de…
***
- Yok daha neler.
- Yoku falan yok bunun dostum. İmzalar atılmış.
- Yüzde yüz büyümek bu.
- Elbette… Komşuda pişer bize de düşer.
- Yeni bir yer düşünüyorum demişti geçen gün. Olursa başına seni falan getirmeyi düşünüyorum demişti geçen gün. Demek buymuş. Bu müjdeli haberi verdin ya Mutlu, akşam yemeği benden.
- Bana uyar. Ama lüks bir yer isterim.
- Sözü mü olur.
***
GÜZEL SÖZ:
Gölgesiz mutluluk olmaz. Bak, güneşte bile leke var ( Konfüçyüs)
25 Ocak 2013 Cuma
GÜÇLÜ ŞİİR
Gücün kadar konuş, dedi
Güldüm geçti
Gücün kadar konuş, dedi
Duymazlığa geldim
Gücün kadar konuş, dedi
Git işine dedim
Gücün kadar konuş, dedi
Gevezeliğine verdim
Gücün kadar konuş dedi
Gezdim, düşündüm
Gücün kadar konuş dedi
Git başımdan, yetti, dedim
Gücün kadar konuş dedi
Olur, dedim
Gücün kadar konuş dedi
Gücümü göstertme bana, dedim
Gücün kadar konuş dedi,
Sustum, görmedi
Gücün kadar konuş dedi
Gösterdim gücünü
Kuyruğunu sıkıştırdı gitti
Gidiş o gidiş.
***
GÜZEL SÖZ: İT ÜRÜR KERVAN YÜRÜR.
Gücün kadar konuş, dedi
Güldüm geçti
Gücün kadar konuş, dedi
Duymazlığa geldim
Gücün kadar konuş, dedi
Git işine dedim
Gücün kadar konuş, dedi
Gevezeliğine verdim
Gücün kadar konuş dedi
Gezdim, düşündüm
Gücün kadar konuş dedi
Git başımdan, yetti, dedim
Gücün kadar konuş dedi
Olur, dedim
Gücün kadar konuş dedi
Gücümü göstertme bana, dedim
Gücün kadar konuş dedi,
Sustum, görmedi
Gücün kadar konuş dedi
Gösterdim gücünü
Kuyruğunu sıkıştırdı gitti
Gidiş o gidiş.
***
GÜZEL SÖZ: İT ÜRÜR KERVAN YÜRÜR.
23 Ocak 2013 Çarşamba
KARPUZCU HÜSNÜ’NÜN KARISI:
16. BÖLÜM
Kahve fincanını salladım salladım niyet tutup- laf aramızda niyet falan da tutmadım- kapattım. Ciddi ciddi soğumasını bekledim iki dakika. Sonra da kaşlarımı çattım, yüzüme ciddi bir ifade vererek fincanı açtım. Ciddi ciddi kahvenin dağılan telvesine baktım akabinde de ağır ağır gördüklerimi(!) söylemeye koyuldum karşımda biri varmış gibi. İlk söylediklerim televizyonda, sinemada ve de rahmetli – kahve falı bakmaya pek meraklıydı- halam Mürüvvetin’in söyledikleriydi:
- Hım, için kararmış senin. Kötü bir şeyler olmuş, ya da sen öyle sanmışsın.
Mürüvvet halamdan gayet iyi anımsıyorum bu anı. Hep böyle başlardı fala ve hep doğru anlamına gelen bir baş sallama ile karşılaştırdı. Bazıları hemen dökülürdü bazıları ise beklerdi. O zaman da halam onu hemen konuşmaya hazır olmayanı açmaya çalışırdı:
- O mu?
Soru sarı çizmeli Mehmet Ağa olurdu ve de çoğu zaman gelecek cümlelere ipucu verirdi.
- Başka kim olacak…
- Kocan…
Halama daha çok- benim bildiğim hep öyle, kadınlar gelirdi-
- Boyu devrisin.
- Öyle konuşma günahtır.
- Gözüktü mü kim olduğu? Büyü yapmış değil mi? Bağlamış…
Halam ilk ipucunu yakaladı ya, gerisi çorap söküğü gibi gelecek belli. Kadının duymak istedikleri zaten malum:
- Erkek milleti hep böyle… Senin gibi gül bir kadın varken…
- Bir kadın var değil mi?
- Uzun boylu tıknaz bir kadın.
Fal batıran kadının gözü zaten dönmüş. İşine geleni alıyor.
- Tabi tıknaz kadın. Saadet.
Kadın belki her şeyin farkında belki de kuruntu. Tıknaz deyince aklına gelen ilk isim Saadet.
Uzun olsaydı belki de Selvi olacaktı.
Kadının beklediği cümle “ büyü var sende. O kadın yapmış.”
Kadının beklediği cümle söyleniyor:
- Büyu yapmış sana.
Kadın ürküyor: Sana büyü yapmış…
Domuz büyüsü mü, tezek büyüsü mü, üç harfliler büyüsü mü, kazık büyü mü, yoksa…
Hepsi birbirinden beter de ya yapılan domuzayağı büyüsü ise…
- Ne büyüsü yapmış kahrolası?
Soru soranın gözleri koca koca açılmış. Nefesini tutulmuş olmasına rağmen göğüs inip inip kalkıyor. Hastalık saptandı da teşhis ne? Büyü de ne büyüsü?
Devamı var...
16. BÖLÜM
Kahve fincanını salladım salladım niyet tutup- laf aramızda niyet falan da tutmadım- kapattım. Ciddi ciddi soğumasını bekledim iki dakika. Sonra da kaşlarımı çattım, yüzüme ciddi bir ifade vererek fincanı açtım. Ciddi ciddi kahvenin dağılan telvesine baktım akabinde de ağır ağır gördüklerimi(!) söylemeye koyuldum karşımda biri varmış gibi. İlk söylediklerim televizyonda, sinemada ve de rahmetli – kahve falı bakmaya pek meraklıydı- halam Mürüvvetin’in söyledikleriydi:
- Hım, için kararmış senin. Kötü bir şeyler olmuş, ya da sen öyle sanmışsın.
Mürüvvet halamdan gayet iyi anımsıyorum bu anı. Hep böyle başlardı fala ve hep doğru anlamına gelen bir baş sallama ile karşılaştırdı. Bazıları hemen dökülürdü bazıları ise beklerdi. O zaman da halam onu hemen konuşmaya hazır olmayanı açmaya çalışırdı:
- O mu?
Soru sarı çizmeli Mehmet Ağa olurdu ve de çoğu zaman gelecek cümlelere ipucu verirdi.
- Başka kim olacak…
- Kocan…
Halama daha çok- benim bildiğim hep öyle, kadınlar gelirdi-
- Boyu devrisin.
- Öyle konuşma günahtır.
- Gözüktü mü kim olduğu? Büyü yapmış değil mi? Bağlamış…
Halam ilk ipucunu yakaladı ya, gerisi çorap söküğü gibi gelecek belli. Kadının duymak istedikleri zaten malum:
- Erkek milleti hep böyle… Senin gibi gül bir kadın varken…
- Bir kadın var değil mi?
- Uzun boylu tıknaz bir kadın.
Fal batıran kadının gözü zaten dönmüş. İşine geleni alıyor.
- Tabi tıknaz kadın. Saadet.
Kadın belki her şeyin farkında belki de kuruntu. Tıknaz deyince aklına gelen ilk isim Saadet.
Uzun olsaydı belki de Selvi olacaktı.
Kadının beklediği cümle “ büyü var sende. O kadın yapmış.”
Kadının beklediği cümle söyleniyor:
- Büyu yapmış sana.
Kadın ürküyor: Sana büyü yapmış…
Domuz büyüsü mü, tezek büyüsü mü, üç harfliler büyüsü mü, kazık büyü mü, yoksa…
Hepsi birbirinden beter de ya yapılan domuzayağı büyüsü ise…
- Ne büyüsü yapmış kahrolası?
Soru soranın gözleri koca koca açılmış. Nefesini tutulmuş olmasına rağmen göğüs inip inip kalkıyor. Hastalık saptandı da teşhis ne? Büyü de ne büyüsü?
Devamı var...
13 Ocak 2013 Pazar
ÖZLEDİM
Uzun zamandır uzaktayım köyümden
Köyümün çamurlu yollarını özledim
Sığırımın tezeği burnumda tüter
Damlarından akan sular nur olur bana.
Burnunu çeken çocuklarım taze fidan
Kurtlu elmalarının tadını özledim
Uzak şehirlerde gömleğim ütülü ise de
Tarlada nasırlaşan elleri özledim.
Kuştüyü yastıklarda olsa da başım
Şalvarı yamalı insanımı özledim
Para pul, kadın kız, bey çoksa da yanımda şimdi
Ah demeden “ah”ımı duyanı özledim.
Uzun zamandır uzaktayım köyümden
Köyümün çamurlu yollarını özledim
Sığırımın tezeği burnumda tüter
Damlarından akan sular nur olur bana.
Burnunu çeken çocuklarım taze fidan
Kurtlu elmalarının tadını özledim
Uzak şehirlerde gömleğim ütülü ise de
Tarlada nasırlaşan elleri özledim.
Kuştüyü yastıklarda olsa da başım
Şalvarı yamalı insanımı özledim
Para pul, kadın kız, bey çoksa da yanımda şimdi
Ah demeden “ah”ımı duyanı özledim.
11 Ocak 2013 Cuma
NASİHAT DİNLEYEN ADAM
Baktım, herkes ona nasihat ediyor
Tesadüf olsa gerek bu dedim
Göz hapsine aldım, saptatım
Tesadüf değil bir hakikatti şahit olduğum
Hararetli bolca nasihat alıyordu.
Gelen nasihat ediyordu ona
Giden nasihat ediyordu.
Fırsat kolladım,
Sordum bir aralık
Nasihat kabul edilir dükkânı mı açtın,
Bu ne haldir?
Samimi buldu belki
Anladı “deli mi ne deyip gülmeyeceğimi”
Anlattı
Nasihat etmeye insanlar hevesli dedi
Görünüşte yanlış yapıyorum
Sevenler eksik olmasın nasihat ediyorlar bolca
Akıl da veriyorlar…
Boynumu büküp dinliyormuş nasihatleri,
“ Öyle yapmalıyım değil mi ?” diyormuş ara sıra da
Ara sıra da yapıveriyormuş
Akıl verenler de
Nasihat edenler de adam yerine konulduklarından mutlu oluyorlarmış bundan
Onları mutlu ettiği için de o mutlu oluyormuş…
Allah Allah,
Bu da böyle bir cinsmiş işte…
***
Güzel söz:
Büyük düşünceler her zaman yürekten doğarlar.( Marquıs de Vavenargues)
10 Ocak 2013 Perşembe
BABACANA NE OLDU?
Babacandı,
Severdi maltız keyfini
Tereddüde düşürülmekten nefret ederdi bir
Birde iki atımlık barutunu kullanmaktan.
Babacandı,
Hiçbir zaman hiç kimseyi
Alaşağı etmedi
İyi duydu ”inşallah” dedi
Kötü duydu” sakin ol” dedi
Mamafih,
Bir perşembe akşamı…
Sahi, o perşembe akşamı ne oldu?
***
GÜZEL SÖZ:
İnsan, dünyada kendisinden daha çok kimseye borçlu değildir. ( G.E. LESSİ,NG)
4 Ocak 2013 Cuma
KARPUZCU HÜSNÜ’NÜN KARISI
15.BÖLÜM
Otel odasındaki yatağımdan kalktığımda öğle ezanı okunuyordu.
Özellikle uyanırken halk söylemi ile kötü kötü rüyalar gördüm. Daha da açık söyleyeyim bağırarak yataktan fırladım.
Karım, yani Karpuzu Hüsnü’nün karısı yani benim karım Zühtü ile nikâh masasında…
Zühtü, Mevlit Amca’nın bahsettiği zat. Adını biliyorum çünkü ne zaman karımla tartışsak
“ Beni kimler kimler istemedi “ der akabinde de eklerdi.” Beni Zühtü bile” istedi.
Zühtü bileyi küçümseme manasında söylemez ana söyler işte. Zühtü bildiğim kadarıyla o zamanlar tıp fakültesi son sınıfta okuyormuş. İlkokulu da ortaokulu da liseyi de birincilikle bitirmiş. Karımı da ta orta ikiden beri tanıyormuş. Aynı mahalle çocuklarıymış.
Odama bir kahve istedim. Bir Türk kahvesi. Aç karnına kahve içmem ama birden canım istedi. Pencereyi de açtım.
Hani bir söz vardır, “ olmaz olmaz.” İki kelimelik bir söz ama ne kadar anlamlı.
Bir karpuz seçtik neler başımıza geldi. Ailemiz bile dağılma noktasında.
Bilmem ki bazı şeyler çürüdü de, kırılma noktasındaydı da bu karpuz işi de bahane mi oldu?
Bir tarihte radyoda bir program dinlemiştim. Yıllar geçti tamı tamına anımsayamıyorum ama bir dinleyici programa katılmış, evlenmek üzere olduğum nişanlım bir perden yüzünden beni terk etti demiş program konuğundan akıl tanışmıştı.
O da ona demişti ki, belki başka şeyler de dedi ama benim aklımda kalan mealen şöyleydi:” Nişanlınız sizden ayrılmayı zaten kafasına koymuş da bir bahane arıyormuş. Perde işin bahanesi. Siz de bu perde de ne var diye tutturunca o da aradığını bulmuş.”
O zamanlar çok saçma gelmişti bu görüş bana ama karım da kendi kafasında biten bir iş için bir mazeret düşünüyordu da o kadının “ Sen karpuzcu Hüsnü’nün karısı değil misin? ” sözü ile aradığını bulmuştu.
Karpuzcu Hüsnü’nün Karısı.
Kadın da haklı ama…
Yıllarca Avukat Hüsnü Bey’in eşi misiniz derlerken günün birinde biri çıkıyor v e karıma diyor ki
- Sen karpuzcu Hüsnü’nün karısı değil misin?
Sözlerde bir şey yok belki ama, yıllarca eşi misiniz lafına alışan bir hanımın karısı mısın sözüne alınması da doğal hani. Birde söyleyene bakmak lazım tabi. Ses tonuna, hitabına… Karpuzcu Hüsnü’nün karısı. Avukat Hüsnü’nün eşi olduğunu bile bile, bastıra bastırta Karpuzcu Hüsnü’nüm karısı deyince onun da tepesi attı birdenbire tabi.
Empati iyi geldi.
Kahvemde bitti. Fincanı da şöyle evire çevire ve de neyse falın o çıksın diyerek kapattım.
Kendi falıma bakacağım. Bakalım ne çıkacak?
Devamı var…
1 Ocak 2013 Salı
HÜLASA
Derken,
Çatlamaz denilen de çatladı
Sabır taşı idi adı
Boşa dememiş atalar:
“ Fazla naz âşık usandırır amman ha”
Fazla nazdan mı, bahane mi?
Sabır taşı da çatladı
Öfke baldan tatlı oldu
Doğrular eğri edenler oldu, eğriler doğruyu buldu
Gök gürledi, yağmur ıslattı her yanı
Hava zaten serindi
Hülasa,
Tadından yenmez oldu.
***
GÜZEL SÖZ:
Akıllı olmak çok kolaydır
Söylenebilecek aptalca bir şey düşün ve söyleme
SAM LEVENSON
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)