28 Eylül 2009 Pazartesi

BİLGİ DAĞARCIĞIMIZI ZENGİNLEŞTİRELİM
1
SORU: SORU NEDİR?
CEVAP : Bir şeyi öğrenmek için birine(birilerine) ya da bir yere yöneltien ve de karşılık beklenen söz ya da yazı. Eş anlamlısı: sual.
***
SORU : CEVAP NEDİR?
CEVAP : Sorulan bir soruya verilen karşılık. Eş anlamlısı: yanıt.
***
SORU : “ Evdeki hesap çarşıya uymaz.”
“ Evdeki gitmiş mi?”
“ O ev ki benim her şeyim...”
“ Oysaki severdi o, o evi. “
YUKARIDAKİ “Kİ/-Kİ” LERDEN HANGİSİ(LERİ) EK HANGİSİ(LERİ)
BAĞLAÇTIR? YAZIMLARI VE ÇEŞİTLERİ KONUSUNDA SÖYLENEBİLECEKLERDEN BAZILARI NELERDİR?
CEVAP : Birinci cümledeki -ki eki sıfat yapan “-ki” ekidir. Tıpkı sıfatlarda olduğu gibi kendisinden sonra gelen isim ile birlikte sıfat tamlaması kurar (evde-ki hesap ). Getirildiği kelimeye örnekte de olduğu gibi bitişik yazılır. Sonuna- ler eki çokluk eki getirilemez. Cümledeki “ hesap” ismine “ neredeki ( hangi) sorusu yöneltilirse cevap alınır.( Hangi(neredeki) hesap? Evdeki)
İkinci cümledeki – ki zamirdir. Bir ismin yerini tutar. Mesela ikinci cümle şöyle olabilirdi: Evdeki adam gitmiş mi? “Evdeki gitmiş mi?” cümlesindeki -ki eki örnekte verdiğimiz “adam “ kelimesinin yerini tuttuğu için zamirdir. Buradaki -ki ekine ilgi zamiri de denir.
Zamir olan -ki eklerinin sonuna -ler eki çokluk eki getirilebilir( Evdekiler gitmiş mi?).
Üçüncü cümledeki “ki” bağlaçtır. Cümleden çıkartılırsa cümlenin anlamında fevkalede bir bozukluk olmaz. Oysa sıfat yapan”-ki “eki ile ilgi zamiri”-ki “ cümleden çıkartılamaz çıkartılırsa cümle anlamsızlaşır ( Evde hesap çarşıya uymaz./ Evde gitmiş mi?/ O ev benim her
şeyim.)
Dördüncü cümledeki “ki” de bağlaçtır ama kalıplaşmış bir söz olduğundan “Bağlaç olan ki daima ayrı yazılır “ genellemesine aykırı olarak “ çünkü, mademki, halbuki, meğerki, oysaki “ gibi bazı kelimelerde olduğu gibi getirildiği kelimeye bitişik yazılmaktadır.
Türkçede şüphe ve pekiştrme ifade etmek amacıyla kullanılan “ki” ler de ayrı yazılır:” Gelen o mu ki Şevket? “ örneğinde olduğu gibi.
***
SORU : İLETİŞİM NEDİR?
CEVAP :Duygu düşüce ve haberlerin söz ya da yazıyla ve muhtelif yollarla ( radyo, televizyon, dergi, gazete , mektup vb.) başkalarına aktarılması
***
SORU : İLETİŞİM KURMAK NEDİR?
CEVAP : Bilgi, haber alışverişi yapmak için ortam oluşturmak
***
SORU : JEST NEDİR?
CEVAP : Konuşurken ( sözlü iletişim) konuşmamızın daha etkili olabilmesi için el, kol,baş hareketlerinde bulunma. Fransız kökenli bir kelimedir. Beklenmedik güzel hareketlere de jest denir. ( Jest yaptı, bir buket çiçek aldı.)
***
SORU :MİMİK NEDİR?
CEVAP : Mimik, konuşurken yapılan yüz hareketleri, yüzde meydana geln ufak çaplı değişikliklere, kırışıklara verilen addır.
***
SORU : GÜNLÜK (GÜNCE NEDİR? GÜNLÜK HAKKINDA SÖYLENEBİLECEKLERDEN BAZILARI NELERDİR?
CEVAP : Bir günde yaşananların gün bitiminde kaleme alınmasına günlük denir. Latincedeki “dies “ kelimesinden gelir ki bu kelimenin manası “gün” dür. Günlüğün önemli özelliği günü gününe olması yani olabildiğincesürekli olmasıdır. Yani, ayda yılda bir o gün yaşanılanların yazılmasına günlük demek doğru olmaz. Günlük önemli bir edebi yapıt olup yazıldığı günden geleceğe bir köprü oluşturu. Günlük yazmanın pek çok getirisi vardır. Bunlardan bazılarını şu şekilde sıralamak mümkündür.
1- Olabildiğince hergün yazılmak zorunda olduğundan kişiyi bir işin zamanında yapılması konusunda disipline eder.
2- O günün muhasebesini yapma olanağı tanır kişiye,
3- İçindekileri yazarak da olsa boşalttığından kişinin psikolojik olarak rahatlamasını sağlar.
4- Gerçekler yazılacağından tarihi belge niteliği taşır, gelecekte bugünün kaynağı olarak kullanılır.
Günlük içten yazılmalı, yazarken fazla abartıya kaçılmamlıdır. Yazılanlar zaman zaman muhtelif belgelerle de ( gazete kupürü, fotograf vb.) desteklenebilir. Günlük yazılırken o günün tarihi yazılmalı hatta günlüğün yazıldığı saat ve yer ile ilgili not düşülmelidir.
Hiç şüphe yok ki günlük hatıra ile günlüğü birbirinden ayıran en önemli özellik günlügün adı üstünde günü güne yazılmış olması gereğidir.
Oğuz Atay( Günlük), Cemal Süreyya( Günler), Nurullah Ataç( Günce 1-2), Oktay Akbal , Salah Birsel( Günlük), Franz Kafka (Alman- Günlük 1-2), Andre Gide ( Fransız- günlük) günlük deyince akla gelen ilk isimlerden bazılarıdır. Hikayeci olarak tanıdığımız Ömer Seyfettin'in Ruznameler adlı yapıtı da ( Ruzname : Günük olayların yazıldığı defter)günlük türüne bir örnektir.
Ali Bey'in Seyahat Jurnali adlı yapıtı Batılı anlamda bizde yayınlanan ilk günlük diye bilinir.
***
SORU :ATASÖZÜ NEDİR?
CEVAP :Uzun yaşam deneyimlerinin sonunda elde edilen bilgilerin bir cümle ile en öz olarak söylenmesine atasözü denir. Anonimdir. Yani çok beğenildiği ve benimsendiği için kuşaktan kuşağa aktarılır. Daha çok öğüt verici niteliği vardır. Muhakkak bir ilk söyleyeni vardır ama zamanla ilk söyleyeni unutulmuş ve halka mal olmuşlardır. Bir ulusun geçmişi ile ile ilgili de bize ip uçları verir. Eş anlamlısı “ darbımesel” dir.
***
SORU : VECİZE (özdeyiş) NEDİR?
CEVAP : Bir düşünceyi kısa ve etkili olarak anlatan söz dizgesi (cümle)dir. Atasözünden en büyük farkı vecizeyi üreten kişi bellidir. Elbette ki her söylenen kısa ve etkili söze vecize demek mümkünse de sözlük tanımı olarak , kalıcı olabilmesi için halk tarafından da benimsenmesi ve çeşitli vesilerle kullanılır duruma gelmesi gerekir.
Örnek : İlim Çin'de de olsa gidip öğreniniz (Hz. Muhammed )
Hayatta en hakiki mürşit ( doğru yolu gösterenn, kılavuz) ilimdir. ( Atatürk)
***
SORU : DEYİM NEDİR ?
CEVAP : Duygu ve düşüncelerimizi daha etkili anlatmak için konuşmalarımızda yer verdiğimiz yazılarımızda kullandığımız söz kalıplarıdır. En az iki kelimeden oluşur, başka dillere anlamını yansıtacak şekilde çevrilemez. Kesin bir yargı ifade etmezler yani ilk kullanılışları-mek/mak'lıdır( Ağzı kulaklarına varmak vb.) Çoğu zaman mecaz anlamlıdırlar, çağunun bir çıkış öyküsü de vardır. Bazen pek çok cümle ile bile doğru dürüst anlatamayacağımız bir durumu bir deyimle anlatıveririz. “ İçeri girdiğinde etekleri zil çalıyordu. “ gibi.
***
SORU : BULUNMA (KALMA) DURUM (HAL) EKİ “-DE “NASIL YAZILIR? BAĞLAÇ OLAN “DE “ NASIL YAZILIR?
CEVAP : Durum eklerinden -de ile dahi anlamındaki de'nin yazımı çoğu kez karıştırılır. İsmin sonuna gelerek bulunma başka bir ifade ile kalma ifade eden – de eki getirildiği kelimeye bitişik yazılır. Örneğin “ Kalemler çocukta gitti.” cümlesinde kalemlerin çocukta bulunduğu ve çıcukla beraber gittiği anlatılıyor. Yükleme yani “ gitti” ye” Kalemler nerede gitti? DİYE SORLIM cevap çocukta olur. Deemekki “ Kalemler çocukta gitti.” cümlesindeki -de ( ünsüz benzeşmesinden dolayı – de eki “te” ye dönüşmüştür) bulunma hal ekidir. Diyelim ki işin içinden çıkamadık, “ de”yi bulunduğu kelimeden ayırırız cümle anlamsızlaşırsa o “de “kelimeden ayrı yazılamaz. Yani bitişik yazdı isek doğrudur. Atalım: Kalemler çocuk gitti. Cümle anlamsızlaştı demek ki “de (te)'yi bitişik yazarak doğru yapmışız.
Dahi anlamındaki de, yani bağlaç olan her zaman ayrı yazılır. Ve de isimden sonra geliyorsa kesme işareti ile ayrılmaz, ünsüzlerin benzeşmesi de yapılmaz.
“Kediler gitti, çocuk da( dahi) gitti.” cümlesindeki “de” bağlaçtır bu nedenle de ayrı yazılmıştır. Ve de görüldüğü gibi ünsüz benzeşmesi gerçekleştirilmemiştir yani “ k” ünsüzünden ötürü “ d” harfi “t” ye dönüştürülmemiştir. Oysa ilk örnekte “ çocukta” bu yapılmıştı. Bağlaç olan de cümleden çıkartılırsa ( sağlama yapma açısından) cümlenin anlamı az çok değişse de cümle bulunma halinin çıkartılmasında olduğu gibi anlamsız hale gelmez. Çıkartalım: Kediler gitti, çocuk gitti.”
SORU : Mİ'NİN YAZIMI NASILDIR?
CEVAP : Mİ soru edatı ( ünlü uyumuna göre mı/mu/mü/mu olabilir) daima getirildiği kelimeden ayrı yazılır. Mi'ye ek getirilirse de mi'ye bitişik yazılır:
Örnek : Her zaman olduğu gibi gene sakin miydi?
Soru edatı “mi” sadece soru görevi ile kullanıldığında değil her zaman ayrı yazılır: Mesela
“Ben mi ders çalışmamışım?” dediğimiz de iddianın red edildiği ifadesi vardır. Yani “mi” soru amacıyla kullanılmamsına rağmen ayrı yazılmıştır.
Olumsuzluk eki -me/-ma 'da bulunan ünlüler - yor ekinden önce gelirse darlaşır. ( gez-mi yor) Buradaki mi yukarıda bahsettiğimiz mi ile ilgili değildir bu nedenle de ayrı yazılmaz. Karıştırmamak gerekir.
SORU : FİİL NEDİR? FİİLDE ANLAM ÖZELLİĞİ DEYİNCE NE ANLAMAMIZ GEREKİR?
CEVAP : İş,/kılış , oluş, durum, hareket bildiren kelimelere fiil yani eylem denir. Sonlarına -mek/-mak eki getirildiğinde anlamsızlık ortaya çıkmaz (koşmak, yitirmek vb.)
Fiiller zaman ve kişi eklerini alarak cümle içinde kullanılır duruma gelir ( koşmuşsun, yitirdi vb.)
Fiillerde anlam özelliği deyince tanımdaki “ iş, oluş, durum, “ kelimelerinin anlamlarını düşünmek gerekir. Bunlardan “ hareket” fiilin temel anlamı olup üçünü de kapsar
İş ve kılış fiilleri nesne alabilen fiillerdir. Yani fiil kimi ya da neyi sorusunu sorduğumuzda bize cevap verir.
Mesela anlatmak fiili iş fiilidir çünkü neyi (kimi)anlatmak dediğimizde cevap bulunur. ( Maslı anlatmak, Ali'yi anlatmak vb.)
Oluş fiillerinde bir durumdan başka bir duruma geçiş vardır. Daha çok tabiat ya da yaradılış olaylarıdır. Biz istesek de istemesek de gerçekleşir, kendiliğinden oluşur.
Sararmak, acıkmak vb.
Oluş fiilleri nesne almaz. Neyi sararmak, kimi sararmak dediğimizde cevap alamayız.
Durum fiillerinde oluş fiillerinden farklı olarak öznenin isteği ile gerçekleşir. Çoğu kez nesne almazlar.Öznenin içinde bulunduğu hali anlatır. Bir durumun başlaması için başka bir durumun nihayetlenmesi gerekir. Mesela: uyumak, uzanmak vb.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder