28 Temmuz 2011 Perşembe

BAŞVURULMAYA DEĞER OLMAK

Görüş açısı değiştiği için değişti o…

Sahneden çıkıp
Seyirci koltuğuna geçince beyince
Hem baktı hem de gördü
Sorunları saptadı mesela
Mevzu değişmeliydi değiştirdi
Amaç belirlemeliydi belirledi
Yöntemi sil baştan etmeliydi, etti.
Yani,
Ellerini bağlayıp, benden bu kadar oluyor dememeliydi
Demedi…

Başvurulmaya değer olmak istediği için oldu her şey

Kimine göre kırk dereceden bakmaya başladı hadiselere
Kimine göre beş dereceden
Kimine göre nötr olmayı becerebildiği için iyiye gitti her şey
Kimine göre doksan dereceye erişince güzellik doğdu
Kime göre üç yüz altmış dereceye kadar açılabilmesi başvurulma nedeni oldu.

Haddizatında
Bıkmadan usanmadan, zaman zaman da farkında olmadan
Değişmelisin telkinini kendine yaptı o, evet evet
Düştü kalktı, hayal kırıklığına uğradı, çatladı belki ama kırılmadı
Beyni de şapka çıkardı bu gayretine, gereğini yaptı.

26 Temmuz 2011 Salı

FAZLA SÖZE NE HACET!

Konfiçyüs’e “ Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız yapacağınız ilk iş ne olurdu, niçin?” diye sorduklarında şöyle demiş:
“ Hiç kuşkusuz dili gözden geçirmekle işe başlardım. Çünkü dil kusurlu olursa, sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılmazsa, yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk, ne yapacağını, işin nereye varacağını bilmez.”

20 Temmuz 2011 Çarşamba

DİZ DÖVÜLDÜ


Kızını dövmeyen dizini döver, dediler
Her fırsatta dövdük kızı
Dövmeyelim dizimizi diye…
Sopadan bıktı kız,
Terk etti bizi
Son pişmanlık fayda etmezmiş,
Dövdük dizimizi

15 Temmuz 2011 Cuma

Aşağıdaki sözleri(tekerlemeleri) birbiri ardına ve hızlı olarak en az beş kere söyleyiniz.
BU ÇALIŞMA DİKSİYONUNUZUN DAHA İYİ OLMASINA YARDIMCI OLACAKTIR.

1- PAŞA TASI İLE BEŞ HAS TAS KAYISI HOŞAFI
2- BABASININ BENEKLİ BILDIRCINI BİTİŞİK BOSTANDA BÖCEKLERDEN BUNALARAK BÜZÜLDÜ.
3- JAPON JEOLOK JİLETİNİ JURNALIYLA JÜRİYE VERDİ.

14 Temmuz 2011 Perşembe

*******************************************************************
Kur’an- Kerim’de Yüce Rabbimiz diyor ki, “ Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü o çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. ( Zümer, 39/53)

Bu gece ( 15 Temmuz 2011) Berat Kandili…

Hatırlanılmak ve aranılmak güzeldir, herkesi mutlu eder. Bu mübarek gün ve gece vesilesiyle
bir arkadaşınızı, bir dostunuzu, bir büyüğünüzü ya da küçüğünüzü ya da kırgın olduğunuz birini arayarak onu mutlu kılmak sizi de mutlu kılabilir belki…

BERAT KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN!
*******************************************************************

13 Temmuz 2011 Çarşamba

LEMAN TEYZE
Adam yer verdi, “ Buyurun Teyze” dedi.
Laman Hanım, sözün kendisine olduğuna anladı ama algılamak istemedi. Bir ümitle etrafına bakındı. Kendisi dışında hiç bayan olmamasına rağmen herhalde, adamcağız teyze dediği anda teyze dediği kişi kapıdan çıkmak üzereydi ve de çıktı diye düşündü.
Bankadaydılar.
En uçtaki koltukta oturmakta olan adam, yanında oturmakta olan yaşlı adama bir şeyler söyledikten sonra, duymadı ya da fark etmedi herhalde diye düşünerek Laman Hanım’ın yanına gitti. Biraz mahcup, biraz mutlu, biraz centilmen, kalkmış olduğu sandalyeyi göstererek:
—Buyur teyze dedi. Ayakta kalmayın sıra çok.
Leman Hanım buz oldu. Her şey açıktı işte. Arkasındaki kalorifer peteğine yaslanarak da düşmekten kurtuldu.
Adam, art niyetsiz, kendisine yer gösteriyordu. Israrcıydı da:
—Buyur Teyze.
Leman Hanım boğulacak gibi oldu. Bu sözü elbette duyacaktı, belki zaman zaman çoluktan çocuktan da duymuştu ama orta yaşta bir adamdan, duymaya henüz hazır değildi.
Bir gayretle:
— Teşekkür ederim, dedi. Çok naziksiniz.
Ayakları birbirine dolaşarak dışarıya çıktı.
Bir dolmuş belirdi önünde. Durdu. Birileri indi. İş yerinin hemen önünden geçerdi dolmuş. Attı kendini içerisine. Orta sıralardan biri boştu. Oturdu. Dolmuş gene durdu. Biri bindi. Genç bir adamdı binen. Hemen Leman Hanım’ın arkasındaki koltuğun kenarına ilişti. Belli ki birkaç durak sonra inecekti. Ceplerini karışırdı. Beş lira buldu. Leman Hanım’a uzattı:
— Size zahmet teyze, şunu uzatır mısınız?
Bu kötü bir rüya olmalıydı. Haydi, az evvelki, bankada yaşanan bir talihsizlikti ama ya bu. Kavilleştirip kendisine bir kamera şakası mı yapmak istemişlerdi ne?
Genç adam, şoföre doğru uzanmaya ihtiyaç duymuyordu. Az evvelki sözü duymamış olsa gerek diye düşündü belki, Leman Hanım’ın omzuna art niyetsiz dokunarak:
—Teyze uzatır mısınız?
Leman Hanım, döndü.
—Uzatamam amca, diye bağırdı.
Yolcular şaşırdı, Leman Hanım’a baktılar.
Leman Hanım, burnundan soluyordu.
—Açar mısın kapıyı şoför bey, dedi.
Kırmızı ışık yanmış, dolmuş durmuştu.
Şoför kapıyı açtı. Leman Hanım indi. O anda da şoför, Leman Hanım’ın ücretini vermediğini hatırladı.
— Bayan ücret, dedi ama Leman Hanım çoktan uzaklaşmıştı.
Şoför, herkesin duyacağı şekilde söylendi:
—Kılık kıyafetine bakanda bir şey sanır. Para vermemek için ne artistlik yaptı be!
Leman Hanım bir an soluklandı. Gülümseyip kendine moral vermeye çalıştı. Şansı da yaver gitti. Düzgün giyimli bir bey, kendisinden belki birkaç yaşta büyük, farkında olmadan daracık kaldırımın tam ortasında durmuş bulunan Leman Hanım’a:
— Müsaade eder misiniz hanımefendi, deyip yol istedi.
Leman Hanım, müsaade buyuran adamla göz göze geldi, gülümsedi:
— Affederseniz, dedi. Kenara çekildi.
Adam geçince de ağır adımlarla yürümeye başladı. Birkaç metre sonra da kaldırım genişledi. Biraz ileride S…alışveriş mağazası vardı. Oraya gitti. Biraz dolaşıp kafa dağıtmaktı amacı. Merkeze girince lavabosuna geçti. Lavabonun boş olmasından da istifade ederek dakikalarca yüzünü baktı. “ Teyze” sözünün de itmesi ile görmek istemediklerini gördü.
Keyfi kaçmıştı. Asistanı Nurcan Hanım’ı aradı. Kendisini arayıp soran olup olmadığını öğrendi.”Biraz işlerim var, bugün gelmeyeceğim” dedi. Ve de ekledi” Çok acil bir durum olmazsa beni rahatsız etme.”
Mağazada öylesine dolaşmaya başladı ama kafası dağılmıyordu.. “ Teyze, teyze “ sözü kulaklarında davul sesi gibi patlıyordu.
Bijuteri reyonuna bakarken, biri seslendi:
— Ne o kız, ne arıyorsun burada?
Hatice Hanım idi seslenen.
Kucaklaştılar, öpüştüler.
Hatice Hanım, tepeden tırnağa süzdükten sonra Leman Hanım’ı:
— Kızım, herkes yaşlanıyor sen gençleşiyorsun, dedi. Ve ekledi: “ Uygunsan şurada bir Türk kahvesi içelim. İki de laf ederiz.”
— Ama teyze demeyeceksin.
—Teyze demeyecek miyim?
—Evet.
—Kusura bakma ama espriyi anlayamadım kız.
Başından geçenleri anlatacaktı, vazgeçti.
“ Leman Teyze” diyecek ilk arkadaşının kalbini kırmaktan korktu belki
Alışveriş mağazasından çıkmadan daha, bir fırsat yaratıp Hatice Hanım’ın ona anlatacaklarını
birkaç arkadaşına ileteceğinden emimdi. Hatice Hanım’ın arkadaşlarının çoğu aynı zamanda Leman Hanım’ın da arkadaşıydı. Zaten ilk etapta Hatice Hanın, ortak arkadaşlarından birine “teyze” olayını anlatırdı.
Alışvriş merkezinin kahvesine girerlerken Hatice Hanım sordu:
— Kız, teyze demeyeceksin demekle ne demek istedin?
Leman Hanım, konunun açılmasından korktu:
— Daha sen orada mısın, dedi şakaya vurarak.
Hatice Hanım tahmin etti:
— Yoksa ilk teyzeleri duymaya mı başladın kız?
Birer kahve söylediler.
Hatice Hanım, sandalyesini Leman Hanım’a doğru yaklaştırdı.
— Teyze mi diyorlar artık sana.
- …
— Canın ona mı sıkıldı?
— …
— Kız sen kaç yaşına bastın?
— Öf be Hatice. Sen çiğnersin de çiğnersin şimdi bunu.
— Anladım.
— Neyi anladın?
Kahveler geldi.
Hatice Hanım, kahve ile gelen sudan bir yudum alırken onu gördü teyze hadisesini o an için unuttu. . Kaşı ile de gözü ile de destekleyerek, Leman Hanım’a biraz sokularak alçak sesle:
— Şu girişteki adama baksana, dedi.
— Niye?
— Bırak şimdi niyesini miyesini. Bir bak.
— Bakmayacağım.
Hatice Hanım, Leman Hanım’ı dürtükledi:
—Tam senin tipin kız. Bir bak.
- Niye bakayım elin adamına durup dururken? Deli misin ne?
. Kahvesinden de bir yudum aldı Hatice Hanın:
— İddiasına var mısın, dedi kendinden emin.
— Ne iddiası?
— Geçen gün gördüğümüz o kürk var ya. Sen kazanırsam o kürkü ben sana alacağım. Ben kazanırsam bana bir ayakkabı yok yok ayakkabıdan da vazgeçtim bir terlik al yeter sen. Bak bu kadarda ödün sana. Var mısın iddiasına?
— Ne iddiası şimdi ya? Hem biraz yavaş konuş. Etrafımızdakiler bize bakıyorlar.
— İddia lafını duydular ya ondan bakıyorlardır. Aldırma yani. Var mısın iddiasına?
— Ne iddiası sabah sabah Hatice?
— Ne sabahı öğlen oldu neredeyse kız. Hem, bozuk plak gibi ne iddiası ne iddiası deyip durma. Var mısın yok musun onu söyle?
— Valla kusura kalma ama hiç havamda değilim.
— Bende havaya gir diye ısrar ediyorum.
Hatice Hanım, kahvesinden bir yudum daha aldıktan sonra
— Ne olduğunu tahmin ettin o zaman, dedi.
Kahve fincanı Leman Hanım’ın elindeydi ama bir yudum bile almamıştı hala. Almaya da niyeti yok gibi görülüyordu. Masanın üzerine bırakırken:
— Hade kahveni iç de çıkalım, dedi.
— Dur ya. Altımız bile ısınmadı daha. Hem ben bir şeyler de yiyeceğim.
— O zaman kahveyi niye içtin ki? Benim bildiğim önce bir şeyler yenir sonra kahve içilir.
Leman Hanım’ın sert serzenişine, manalı
— Bizde teyze olunca öyle yaparız, diye karşılık verdi Hatice Hanım.
— İyi ki bir şey dedik be Hatice, dedi Leman Hanım. “Şey bulmuş gibi atladın üzerine.”
— Gel, girişteki masada oturan adama bir bak. Söz, bir daha teyze meyze demeyeceğim.
— Bakmayacağım.
— Ölür müsün baksan?
— Sesini yükseltme, millet de başka bit şey anlayacak.
Hatice Hanım, fincandaki kahveden bir yudum daha aldı sonra fincanı salladı salladı, sallarken de
- Bir falıma bakarsın artık dedi.
Leman Hanım “ olmaz “ demedi.
Hatice Hanım fncanı kapattı, kapattığı anda da garsonu yanı başında gördü:
- Fala bakmak yasak efendim.
Hatice Hanım, sesten yana döndü. Başını hafifçe kaldırarak garsonun gözleri içine baktı,
azarlar gibi ya da iyi ki yetiştin ya da sen bizimi gözlüyordun der gibi:
— Biliyoruz herhalde, dedi.

12 Temmuz 2011 Salı

ANIMSAYABİLDİNİZ Mİ?

1- İHTİYARLADIĞI HALDE SAÇI VE SAKALLARI AĞARMAYANA NE DENİR?
K – R – K – C –A

2- MERKÜR GEZEGENİNİN DİĞER ADI NEDİR?
- T A - - T

3- KIZILARMAK NEREYE DÖKÜLÜR?
- AR- - E – -

4- TEBEŞİRİN HAMMEDİSİNE VERİLEN AD NEDİR?
K - - - Ç

5- KARAMANOĞULLARI BEYLİĞİNİ SONA ERDİREN PADİŞAH KİMDİR?
F A - - - - - - - - - EH ---

6- PENGUENLER DENİZDE KAÇ METREYE KADAR DALABİLİR?
- - -

7- OTELLERDE MÜŞTERİ BAVULLARINI TAŞIYANLARA VERİLEN AD NEDİR?
- EL-B0-

8- TOPKAPI SARAYINI KİM YAPTIRMIŞTIR?
- A - - H

9- HONOZ NERENİN İLÇESİDİR?
D - - - - L İ

10- KİTAPSEVERLERE NE DENİR?
Bİ - - İY-F-L


CEVAPLAR :

1- KARAKOCA 2- Utarit 3- Karadeniz 4- kireç 5- Fatih Sultan Mehmet 6- 250
7- Bellboy 8- Fatih 9- Denizli 10- Bibliyofil

7 Temmuz 2011 Perşembe

SERT KAYAYA ÇARPAN ZAT

Öyle bir sert kayaya çaptı ki
Feleğini şaşırdı
Oysa o onu
Çantada keklik sanmıştı

Ne demiş atalar
Her kuşun eti yenmez
Aklı sıra masumcaydı yaptığı amma
Neye uğradığını şaşırdı hayta

Anasından emdiği süt burnundan geldi de
Dünyanın kaç bucak olduğunu öğrendi.

2 Temmuz 2011 Cumartesi

GÜZEL SÖZ:
KİM MİYİM BEN? AH, ASIL BÜYÜK BİLMECE DE BU YA!
LEWİS CARROL
***


SERT KAYAYA ÇARPAN ZAT


Öyle bir sert kayaya çaptı ki
Feleğini şaşırdı
Oysa o onu
Çantada keklik sanmıştı

Ne demiş atalar
Her kuşun eti yenmez
Aklı sıra masumcaydı yaptığı amma
Neye uğradığını şaşırdı hayta

Anasından emdiği süt burnundan geldi de
Dünyanın kaç bucak olduğunu öğrendi.

1 Temmuz 2011 Cuma

GENÇLERİN AYNADA GÖREMEDİKLERİNİ YAŞLILAR BİR TUĞLA PARÇASINDA OKURLAR.
MEVLANA