30 Temmuz 2012 Pazartesi




AYDEDE

Gecenin bir vaktinde,

Gözleri, döktü defteri önüne

Bir anlattı, bir anlattı, pir anlattı.

***

Yüzünün kızarıp kızarmadığından

Emin değilim amma

Başı düştü önüne...

Belki utandı garibim

Belki,

“ Bekâra eş boşamak kolaydır dostum!”

Belki de,

“ Şu dünyada akıl vermediğim zat kalmadı” dedi.
***

Açıklık getirdi Aydede

“Paslanmış kilitsin sen “dedi

“Kilidin hasısın” da dedi

“Dört yanında yağlar

Üstelik hazır eden sensin”

Göz ucuyla baktı ona

Bunları kendi bilmiyor muydu,

Ya sabır çekti.
***

Gecenin bir vaktinde

Yıldızların tümü tepesinde

Konuşan Aydede,

Yakalamışken zavallıyı

Formda da belli

Hem iğneliyor

Hem gaz veriyordu.

***

“Sus” diyemedi

Konuşursam susar belki dedi

Ses tonu sert,

“Dönmüyor kilit işte” dedi

Uzattı kilidi ve ekledi:

“İnanmıyorsan bir de sen bak,

Pohpohlamakla olsaydı bu iş

Gazın da pompanın da hassı bende

Aklını kendine sakla Aydede!”

***

“ Ne halin varsa gör de şuna ”dedi

Yıldızlardan biri Aydede'ye

Ve de ekledi:

“Ukalaymış da üstelik...”

Yukarıda söyledikleri ne ise de

Aşağıdaki,

Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı” oldu biraz

Arslan yatağından bellidir...

***

Gün kötü geçti onun için

Aydede mi etkili oldu bunda

Yıldızlar mı bilinmez

Farkındayım ben demedi bakın

Hani derler ya,

Suç gelin olmuş,

Sahiplenmemiş kimse...
***

Ertesi gün,

Bir kilide baktı o

Bir de yağa

Ertesi gün de öyle yaptı o

Ertesi günde.


***
Offff dememek olası değildi onun için,

Tepesinde Aydede,

Fark etmiyor gibi yazsa kaç yazar hani

Gözleri üzerinde

Kararlı da belli

Atmazsa adım

Başlamazsa bir yerlerden

“İnsan yerine koyduk da seni

Bir şeyler dedik “diyecek gibi

Ve hep birlikte yıldızlar

Saklandıkları yerlerden çıkıp

El vurarak seslik oluşturacaklar

Baskı kuracaklar, diyecekler Aydede’ye:

“Ne hali varsa görsün, ne halin varsa görsün”

***

Tıkla çıt arasında bir ses

Aynı sesi telaffuz olanaksız

Çalışan anahtar ne güzel de açıyor kilidi

Her kilitlenişinde

En küçüğün elinde bahsettiğim kilit

Ve söz meclisten dışarı

Izbandut gibi biri

Kan ter içinde üstelik elinde de bir kilit,

Anahtarı içinde,

İçinde de, dönmüyor ki dönmüyor

Anahtar paslı değil, paslı olan kilit

Belli ki paslanmış iyice...

Aydede’nin bir gözü orada

Bir gözü üstünde

Korkarım patlayıp haykıracak şimdi:

Kımıldasana,

Sözümü havada bırakarak onurumu kırmasana.


***

Derken, bir alkış koptu birden

Mini mini bir yıldız

Alkışladı, coşkulu gibi geldi ona

Alaya mı aldı bilmem

Elimi yüzümü yıkadığını görmüş

Hem saf hem deneyimsiz

Mana çıkartmış

Sabırla koruk helva olur deyip

Sıvayacak kolları sanmış

Başlarsam bitireceğine yürekten inanmış,

Bir anlattı bir anlattı Aydede’ye

Kımıldattın onu, dedi gerisi gelecek

Aydede de gülümsedi,

Dedi, ölü toprağını atsa üzerinden bir

Akşam olunca,

Oldu olmadıyı geçip

Bir şeyler yaptım dese

O yıldız, yıldızı olacak

Elimden tutmaya karar verdi,

Koştu geldi kondu avucuma dese bu yeter,

Yürüyecek de işte

Paslanmış iyice

Ümidini yitirenler,

Bırakın ne hali varsa görsün demiş,

Yaşam bu işte,

Ümit bu işte;

Bu kez olacak

Binin bin biri var...


Sözün özü,

Yürüdüğün düz yolda bile patlayabilir

Lastik bir gün,


Duyan da, tövbe yarabbi...

8 Temmuz 2012 Pazar


TUTULUVERDİ ONA


Serçe parmağı

Âşık etti onu ona


Yıllarca kendince birini bekledi

Gözler dedi, saçlar dedi

Para pul

Endam mendam derken

Üzümün çöpü armudun sapı derken…


Seçe parmağını öyle bir dokunduruyordu ki

Sazının perdesine o

Yüzünü gözünü, boyunu bosunu

Parasını pulunu, şunu bunu

Geçti bir kalemde

Ve

Bu işler kısmettir sözünü

Kanıtlamak istercesine

Tutuluverdi ona be!





5 Temmuz 2012 Perşembe

GEÇMİŞE YOLCULUK



Urbalar aldım bitpazarından

Yudum yıkadım, ütüledim

Sandık açtım, çarık çıkardım

Sararmış solmuş fotoğraflar serdim önüme

Goca babamın altından değerli sözleri

Goca anamın sevgi dolu gözleri…



Bir getirebilsem o günleri; ama heyhat!


Hayat bu işte


Gün bugünkü gündür





4 Temmuz 2012 Çarşamba

ÇOBAN
Ey güzel çoban

Dağdan her inişinde beni düşle

Ve, bir buket kır çiçeğinin kokusunu getir.


Unutma ki sen

Kaval sesi ile bütünleşen

Koyunların meleyişini özledim ben.


Nezih insanım, canım

Ben de bilirim Karabaş’ın dostluğunu

Ve bir pınarın buz gibi suyu başında

Yanında eşeğin sırtında kepeneğinle

Sürünü seyrederken

Azığından aldığın doyumsuz tadı.



Bilirim yaşadığın çileyi garibim

Bilirim de

Bildiğim için özlerim seni

Ah! Özlerim seni.

3 Temmuz 2012 Salı

BOSTAN


Kapatmadan gel gözlerini bostana

Gel de gör değişimi bir daha

Ve hâlâ dersen ki sonra, mutsuzum ben

Çekelezi görüver, çekemi gör

Çayırteresini…

Ve çek kendini köşeye dost

Konuş, açık seçik

Ve haydi gel

Azıcık gülümseyiver dünyaya.





1 Temmuz 2012 Pazar




AŞI BOYALI BİR EV



Aşı boyalı bir evde

Bir benzeti ressamım

Giysim bir bermuda

Besbeterim.



Karatavukgillerden

Bir kuşa aşığım

Nameler yazarım ona

Mısralar dizerim

Ama redifsiz

Ama kafiyesiz

Benim gibi besbeter.