28 Ekim 2016 Cuma

BİR ÖPÜCÜK
Kuğulu parktaydı. Hava serinceydi. Banklar her zamanki gibi dolu değildi. Çocuk parkında birkaç çocuk vardı.
Seksenlik adam gözlerinden yaşlar aktığının farkında değildi.
Küçük bir çocuk yanına yaklaştı, kucakladı yanağına bir öpücük kondurdu.
—Ağlama dedi,” Ben seni seviyom.”
Seksenlik adam, şaşırdı.
— Ben de seni seviyom, dedi.
Kucaklayıp yanaklarından öpmek için davrandı, bir kadın belirdi yanlarında. Annesiydi çocuğun. Kucakladı, öptü kokladı götürdü çocuğunu
Ilık ılık bir şeyler aktı seksenlik adamın içinden. Sevindi, heyecanlandı, umutlandı. Gülümseyerek etrafına bakındı, genci bir başka, yaşlıyı bir başka, polisi bir başka el ele tutuşup gezeni bir başka gördü. Al yıldızlı al bayrağı gördü, heyecanı doruk yaptı. Bugün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın yıldönümüydü. Bugün o gündü. Derin bir iç geçirdi.
Bayrak satan adamı gördü, kalktı ceplerini karıştırdı bulduğu paralara baktı. Uzun uzun düşündü, hesapladı, bir gün aç kalsam ölmem ya dedi bir bayrak aldı.
Bir elinde bayrak bir elinde baston, Anıtkabire gitti. Anıtkabir tıklım tıklımdı. Çoluğu çocuğu, kadını kızı, yaşlısı genci, engellisi hep oradaydı. Gamı gitti kasveti gitti, küçük çocuğa binlerce teşekkür etti. Belli ki armağanları üst üste verecekti Allah bugün.
Bir ağacın dininde onu gördü. Gözlerine inanamadı. O da gelmişti demek o da buradaydı. Göğsünde de kocaman bir Türk bayrağı vardı. O, bir türlü “seni seviyorum “diyemediği ilk aşkıydı. Evlenmişti o amma, kocası ölmüştü, yalnız yaşıyordu, biliyordu çünkü hep takip etmişti Artık zamanı geldi bunu da kaçırmayayım diye düşündü adam. Vardı yanına, Bir yutkundu, iki yutkundu, nutku tutulmuştu yine işte, seksen ikilik kadın ne söyleyeceğini biliyordu adamın, söylediğini farz etti, içinden “ Ben de seni” dedi ve de ekledi ”Tut, tut elimden de kalkayım Ersin.”
Seksenlik adam, seksenlik kadının elinden ilk defa o gün tuttu, o günden sonra da hiç bırakmadı.