30 Ekim 2020 Cuma

BUGÜN NE YAPTIN?10- SANA UĞRAYACAĞIM.” İki gündür Nesrin Hanım surat asıyor. Bir aralık “ Bu ne surat ?” dedim. “ Ne olacaktı ki” dedi. Belli ki bana bozuk. “ Bir şey mi yaptım farkında olmadan” dedim. Yapmışım. Surat asmakta haklı. Kesinlikle haklı. İki gün önce için “ sana uğrayacağım” demişim. Sabahtan akşama kadar beklemiş. Çayın yanında vermek için kendince bir şeyler de hazırlamış. Aslında maalesef böyle kötü bir alışkanlığım da var. Şimdiye kadar kim bilir kaç kişiyi saatlerce beklettim, beddualarını aldım. Kim bilir kaç kişi sırf bu yüzden benimle arkadaşlığını kesti demeyeceğim ama verilen randevulara saatinde gitmemek kötü bir alışkanlık. Bu kötü alışkanlığı da bırakmanın zamanı geldi sanırım. Bugün babaannemle son günüm. Son kez tansiyonunu ölçüp doktoruna bildireceğim. Babanneme giderken birden aklıma bir şey geldi. Şimdiye kadar hiç yapmadığım bir şey yaptım. Babaanneme bir demet çiçek yaptırdım. Çok hoşuna gitti. Çok çok hoşuna gitti. Bu akşam epeyce bir kaldım yanında. Hemen kalkacaktım oysa. “ Bugün ne yaptın bakalım?” demesini bekledim. Geç de olsa sordu: “ Ne yaptın bugün? Günün nasıl geçti?” “ İyi” dedim. “ ve ekledim. “ Çoktan beri aramadığım sormadığım bir arkadaşım vardı. Onu aradım. Hastanede olduğunu öğrendim. Bir aralık izin alıp hastaneye ziyaretine gittim. Sevindi, ona moral oldu. İyi bir şey yaptım yani babaanne” dedim. “ İyi yapmışsın” dedi. Benimle gurur duydu. Bunu hissettim.

29 Ekim 2020 Perşembe

BUGÜN NE YAPTIN- 9- BİR GÜLDÜM BİR GÜLDÜM Bugün iş yerinden biraz erken çıktım. Babaannemin doktorunu aradım. “Tansiyonunu akşam değil de şimdi ölçüp durumu size iletsem olur mu?” diye sordum. “Olur” dedi. “Bir sakınca yok.” “Yarın son mu” dedim. “ Evet “ dedi. “Yarın da ölç bana bildir. Ben durumu değerlendirir sonucu sizinle paylaşırım.” Kapıda, içeri girmeden babaannemin tansiyonunu ölçtüm. Sonucu doktora gönderdim. Ve babaanneme “ bay bay” dedim. Tam kapıdan çıkarken babaannem sert bir ses tonu ile “ dur!” dedi. Sesi o kadar etkileyici idi ki durdum. Döndüm “ Efendim babaanneciğim!” dedim. Tabi ki hiçbir şey demeden geri dönmüş değildim.” Bay bay”ın yanında niçin erken geldiğimi niçin içeri girmeden çıkacağımı ayaküstü de olsa kısaca izah etmiştim. Babaannem. “ Bay bay” demek de nedir? dedi. Ve akabinde ekledi” Hoşça kal” demek, “ Allaha ısmarladık” demek, “ Allah’a emanet ol babaanne” demek yok mu? “ Bay bay” mış. Hatırlamadım da anlayamadım da. Babaanneme ilk defa mı “ bay bay “ diyordum. Vaktim olmadığından tartışmaya girmedim “Allaha ısmarladık babaanneciğim” dedim. Yanaklarından öptüm. Dışarıya çıktım. Akşam Elçin ile buluştuk. Güzel bir akşam yemeğinden sonra bir ara söyleyecek sözlerimiz de bitti belki de laf olsun diye sordum. “ Bugün ne yaptın?” Elçin, dudak büküp cevap verdi: Hiiiiiç!” Elçin’in vermiş olduğu bu cevap birden çok komiğime gitti. Başladım gülmeye. Güldüm, güldüm. Tabi ki bir mana veremedi bu gülmeme. Gülmem uzayınca bozuldu. Kızdı da “ Ne oldu ya? “ dedi. “Komik bir şey mi söyledik?” Anlattım. Her akşam babaanneme gittiğimi, babaannemin kurulmuş gibi hemen hemen her akşam “ bugün ne yaptın? “ diye bir soru sorduğunu benim de hiiiç “ diye cevap verdiğimi sonra da bundan böyle bu soruya kuru kuruya “ hiiiç!” dememek için güzel birkaç şey yapmaya başladığımı anlattım. Bir şey anladı mı bilmem ama kendi açımdan kedimde olumlu anda bir değişiklik olduğu bir hakikat. Özellikle bahsettiğim o, uygun kelimeler de bulamadım- şeyler anlamında.

26 Ekim 2020 Pazartesi

BUGÜN NE YAPTIN? -8- Tulumba Tatlısı Geçen ay, hayır hayır ondan evvelki ay, güvenlik görevlisinden bir şey için bir lira almıştım. Alırken de yarın veririm demiştim. Biri benden bir lira alsa üzerinde durmam. Vermeye kalksa almam. “ Lafı mı olur, ayıp” falan derim de babaannemin şaka yollu ya da alenen ne derseniz deyin alacağı peynirin parasını peşin istemesi ve de tarhana parasını hatırlatmasını güvenlik görevlisinden aldığım bir lirayı anımsattı bana, güvenlik görevlisini görünce.. Ne yalan söyleyeyim bir hoş oldum. Ceplerimi karıştım. Bir lira varmış. Güvenlik görevlisinin yanına gittim “ Yaaa Metin Bey kusura bakma bir türlü denk gelmedi deyip bir lirayı uzattım.” Verdiği cevap o bir lirayı aklından çıkarttığını kanıtlatan cinsinden değildi. Gülümseyerek “ önemli değil “ dedi teşekkür etti. Yukarı çıkım, masama oturdum. Çalışma arkadaşlarıma baktım tek tek çaktırmadan. “ Leman Hanım’dan aldığım kitabı anımsadım. Okumamıştım da iade de etmemiştim. Perran Hanım’ a burada bahsetmediğim bir söz vermiştim. Birkaç kez anımsatmış aradığını bulamayınca da söylemekten vazgeçmişti. Gittiğimiz bir kahvede çay parasını Erkan Bey’e sen öde ben sana veririm demiş olmama rağmen hala vermemiştim. Bunlar kasıtlı olarak yapılmış şeyler değildi sadece kötü alışkanlıklarımdandı. . Üzülerek ifade ediyorum buna benzer örnekleri çoğaltabilirim. Tabi ki hoş olmayan bir durum. Keyfim kaçtı. İş çıkışında güzel bir şey yaptım ama. Babaanneme sallana sallana elim boş gitmedim. Pastaneden çok sevdiği tulumba tatlısı aldım. Hakikaten de çok sevindi. Babaannem tulumba tatlısı alamayacak kadar şey değil tabi ama benim onu düşünerek ona almış olmam onu mutlu etti sanırım. Babaannemin tansiyonunu ölçüp sonucu doktoruna bildirdikten sonra içimden geldi babaannemin yanağına bir öpücük kondurdum, “Allah seni bizim başımızdan eksik etmesin” dedim. Bu akşam babaannem “ Bugün ne yaptın? ” diye sormadı. Ancak ben eksik kalmasın diye bu soruyu kendime sordum. Cevap olarak da “ Oooo! “ dedim.

24 Ekim 2020 Cumartesi

BUGÜN NE YAPTIN? 7 - MİSAFİR UMDUĞUNU DEĞİL BULDUĞUNU YER - Bugün de babaannem” Bugün ne yaptın bakalım” derse “ daha ne yapayım babaannem” diyecektim..Ve de onu ilgilendirecek bir şey daha söyleyecektim. Geçen gün bir olaydan bahsetmiştim. Babaannem, Nasrettin Hoca’nin “ Parayı veren düdüğünü çalar “ fıkrasını anlatmış akabinde de halk deyimi ile bir olayı bana anımsatıp taşı gediğine koymuştu. Epeyce bir süre önce Nurşen Kadın’dan benim için aldığı tarhananın parasını anımsatmıştı. Babaannem her zaman olduğu gibi bana çok komik gelen lafı söylemiş sonra da o tatlı ve iç ısıtan sesi ile “Gel bakalım benim yakışıklı yavrum “demişti. Bana komik gelen o laf şöyleydi. - Sen mi geldin? Her ne ise ayakkabılarımı çıkartır çıkartmaz, azıcık da suratımı asarak daha evvel hazırladığım paraları çıkartıp, “ Bu peynir parası babaanne” dedim. “Bu da Nurşen Kadından benim için aldığın tarhananın parası.” Görmüş geçirmiş kadın tabi, “ Bu ne surat bu ne ses tonu, senden para mı istedim “ falan demedi. Yüzünde adeta güller açtı.” Aferin sözünün eri yavrum” benim dedi. Bazı şeyler vardır iki taraf için de önemsizdir ama biri bir tarafın midesini bulandırır.” Son cümlesinde ne demek istediğini anladım ama ilk cümlesindeki onurlandırıcı sözleri galip geldi, ters bir cevap vermedim. Ve misafir umduğunu değil bulduğunu yer sözünü anımsatmak istercesine babaannem “ Bugün ne yaptın bakalım? diye sormadı ben de hem suçlu hem güçlü sözünü kanıtlarcasına “ bende kalacağını düşündüğün paralarını verdim ya babaannem diyemedim. Belki de diyememem hayırlı oldu.

21 Ekim 2020 Çarşamba

BUGÜN NE YAPTIN?-6- “ Günaydın “ Zar zor iş yerine varınca derin bir nefes aldım. Bu durumda olan binlerce kişi var. Evden çıkıp dolmuşla otobüsle sıkış şıkış evden işe işten eve giden. Neyse ne söylemek istediğim anlaşıldı herhalde uzun uzun şey yapıp zamanı çalmanın manası yok. ( laf aramızda duygularımı anlatacak yeteri kadar kelime hazinem yok) Otobüsten inip iş yerine vardım. Dış kapının önünde her zaman olduğu gibi güvenlik görevlisi vardı. “ Hoş geldiniz”. dedi altın dişlerini göstererek ve ekledi. “ Arabayı getirmemişsiniz efendim bugün. İnşallah kaza maza yapmadınız ya da bozuk değildir.” Güvenlikçi her zaman “ günaydın “ diye karşılar bizi. Neden bilmem bir kez olsun “ günaydın “ diye karşılık vermemişimdir ona ben. Bugün güzel bir iş yapmak için, akşam babaannem, bugün ne yaptın deyince “ kapıdaki güvenliğin günaydınına günaydın ile cevap verdim demek için “ günaydıııııın ” dedim ve ekledim . “ Nasılsın?”

19 Ekim 2020 Pazartesi

BUGÜN NE YAPTIN–5- BEKÂRA EŞ BOŞAMASI KOLAYDIR Bugün tam işe gitme saatinde uyandım. Hava inanılmaz kötü. Yağmur var, şiddetli rüzgâr var. Çarçabuk giyindim garaja indim. Baktım araba yok. O an arabayı babaannemin evinde bıraktığımda anımsadım. Babaannemin dün bahsettiğim o sözlerine haksız yere öfkelenmiş, suçlu arabaymış gibi de arabayı orada bırakarak eve dönmüş, aklım sıra arabayı cezalandırmıştım. Yola çıktım. Dakikalar geçmeye başladı. Yoldan geçen tek bir boş taksi yok. Evimizin biraz ötesinde taksi çağırma zili var ama onun başında bekleyenler de var. Zile zaman zaman basıyorlar ne gelen taksi var ne de giden. Belli ki durakta da taksi yok. Hava yağmurlu rüzgâr da var pandemi de var taksiler hep dolu tabi. Gün onların yani taksicilerin günü. Buradan iş yerine yürüyerek gitmem de mümkün değil. Babaanneme gidip arabayı alayım desem o da zor. İşe çok geç kalırım. Öfke ile kalkan zararla oturur diye boşa dememişler. Mecburen otobüse bineceğiz. Başka çarem yok. Tam bu sırada otobüs de geldi. Tıklım tıklım dolu. Ortalık malum. Tıklım tıklım dolu olan bir otobüse binmek demek korana riskini göze almak demek amma velakin binmekten başka da çare yok. Yapılacak tek şey maskeyi takmak herkesin de maskeli olması için dua etmek. Otobüste fiziksel mesafe hak getire. Büyükler ne demiş, “Bekâra eş boşaması kolaydır.” Daha dün iş yerinde laf lafı açmış toplu taşıma araçların tıklım tıklım olduğundan bahsetmiştik. Belediyeye kızmış, otobüsü dolduranlara kızmıştık. Ben de koca koca konuşmuştum. Demiştim ki “ Binmesinler efendim. A otobüsü doluysa B otobüsü gelir ona binsinler.” O sanki boş olacak.” Bugün ne yaptın diye sorarsa babaannem – ki mutlaka soracaktır- bugün yıllar sonra belediye otobüsüne bindim diyeceğim. Sizin anlayacağınız bugünü de kurtardık yani, iki atasözünü anımsayarak. Öfke ile kalkan zararla oturur ve de bekâra eş boşaması kolaydır.

18 Ekim 2020 Pazar

BUGÜN NE YAPTIN? -4- BABAANNEM BENİ ÇOK ŞAŞIRTTI BU AKŞAM Babaannem sordu : “ Bugün ne yaptın?” Babaannemin gözlerinin içine bakarak, “ Verdiğin beyaz peyniri yedim” dedim. “ Nereden aldın? Çok güzelmiş.” Sevindi. “ Güzeldi değil mi? “ dedi. “ İki senedir hep aynı yerden alıyorum. “ Sevincini daha da attırmak için “ Bana da bir kilo alsana” dedim. “ Parasını veririm” Babaannemden rüyada görsem hayra yormayacağım bir cevap aldım. “ Sen Nasrettin Hoca’nın parayı veren düdüğü çalar “ öyküsünü biliyor musun “ dedi. Bilmeme rağmen “ Yooo’ dedim.” Anlatsana.” Anlattı ve sonrasında ikinci kez beni şaşırttı. “ Geçen ay Nurşen Kadından aldığım köy tahrasının parasını henüz vermedin?” Bir anda nutkum tutuldu, bir şey diyemedim. Açıkladı, “ Kusura bakma” dedi. “ Aldığım emekli maaşı yetmiyor artık. Beş kuruşun hesabını yapıyorum.” Yaptığı açıklama beni biraz olsun şey yaptı. Kalktım, “ Haklısın babaanne” dedim. “ Şu anda üzerimde para yok, yarın ikisinin de parasını veririm.” Ben böyle deyince bir şey daha söyledi. “ Geçen ay da emekli maaşımı aldığın gün beş yüz lira almıştın yarın veririm diye. “ Evet, hakikaten de söylediği o parayı almıştım ama bunu gerçekten unutmuştum. Babaannemden ayrılınca yol kenarına park ettiğim arabama binmedim.. Hava serince olmasına ve de yağmur çiselemesine rağmen eve kadar yürüdüm.

15 Ekim 2020 Perşembe

BUGÜN NE YAPTIN? –3- YAKIŞIKSIZ DAVRANIŞ Bugün daha doğrusu bu akşam yine babaanneme uğrayacağım. Muhakkak ki yine soracak “ Bugün ne yaptın?” Halk arasında bir söz vardır “ yemin etsem başım ağrımaz “ Beyaz peyniri oldum olası sevmem ancak canın babaannemi sevindirmek için babaanneme “ Dün verdiğin peyniri “ sabah kahvaltısında yedim diyeceğim. Yemediğim halde yedim demek bana yakışmayacağı için verdiği kalıp peynirden bir parça kestim kahvaltı sofrasına koydum. İlginç. Hani derler ya peynir de peynirdi hani. Peynir sevmeyen ben bile böyle dediğime göre düşünün gerisini lütfen. Kahvaltıyı yapınca peyniri de yiyince hoş bir ağırlık geldi üzerime. Bu akşam da “ bugün ne yaptın” sualine “ Hiiiç!” demeyeceğim. Bu işin sonu bakalım ne olacak?

14 Ekim 2020 Çarşamba

BUGÜN NE YAPTIN? -2- BEYAZ PEYNİR Babaannem bir süredir hasta. Yalnız da yaşıyor. Her akşam tansiyonunu ölçüp doktoruna bildirmek için ona uğruyorum. İş çıkışında vakit yitirmeden yine ona uğradım. Tansiyonu ölçtüm. Doktoruna bildirdim. Salona geçip oturduk. Babaannem her akşam olduğu gibi yine sordu: “ Bugün ne yaptın?” Babaannem oldum olası kahvaltıya önem verir, kahvaltı yapmadan evden çıktığım için de bana kızar. “ Bugün kahvaltı yaptım babaanne” dedim. Çok sevindi. “ Peynir de yedin mi?” dedi. “ Yok” dedim. “ Evde peynir yoktu ama bugün alırım. “ Peynirsiz kahvaltı olmaz. “ dedi. Sonra da durdu: “ Beni sevindirmek için demedin değil mi?” dedi. “ “Beni kandırmadın.” Babaannemin kafasında benim için böyle fikrin oluşması doğrusunu söylemek gerekirse beni üzdü. Bunu düşüneceğim.”

12 Ekim 2020 Pazartesi

BUGÜN NE YAPTIN? -1- Bu akşam da muhtemelen “ Bugün ne yaptın? “ suali ile karşı karşıya kalacağım. Bundan evvelki akşamlarda olduğu gibi bugün de “ Hiiiç! Aynı şeyler işte “ dememek için güzel bir şey yapmaya karar verdim. “ Kuşluk vaktini, öğleyi ya da akşamüzerini beklemeden güzel bir iş yaparak başlayayım güne dedim. Yaptım da. Kahvaltı yaptım. Diyeceksiniz ki “ Bu da güzellik mi? “ Evet, güzellik çünkü yapılması gerektiği halde yıllardır yapmadığım bir şeydi bu. İyi mi oldu dersiniz, bence iyi oldu. Çünkü güzel bir iş yapmanın mutluluğunu yaşadım. Güne mutlu başlamak güzel.

11 Ekim 2020 Pazar

KULAĞIN ÖNEMİ Günlerden bir gün Nasrettin Hoca’ya: “İnsan olmanın yolu nedir? “diye sormuşla. Hoca, “Kulak “ demiş. Dinlerken can kulağıyla dinlemeli, konuşurken de ağzından çıkanı kulağı duymalı.

6 Ekim 2020 Salı

KOMŞUYA GÜLMEK İnsan yaş aldıkça geriye daha çok gidiyor. Büyüklerinin söylediği sözlerin ne kadar mühim olduğunu, hayati değer taşıdığını daha iyi idrak ediyor. Gülme komşuna gelir başına sözü de bu manalı sözlerden biridir. Çevremizde yaşanan öyle olaylara şahit oluyoruz ki, gerçekleşen hadiselerden öyle kesitler görüyoruz ki ağzımız açık kalıyor. Bunların da yaşandığını bildiğimiz halde “ Bu kadarı da olmaz “ diyoruz. Sonra da koca koca konuşuyoruz. Mesela, çocuğun yaptığı bir hatadan bir yanlıştan söz ederken annesini babasını en ağır dille suçluyor “ çocuğuna sahip çıksalardı” bunlar olmazdı diyebiliyoruz. Ya da bir kişinin bir davranışından hareket ederek o kişi ile dalga geçebiliyor, suçlayabiliyor, haline gülebiliyor ya da acıyabiliyoruz. Çevrenize bir bakınız, başkasının başına gelen bir vukuat sonrasında o kişinin başına geleni yorumlayan ve bu bağlamda göbeğini tuta tuta kahkahalarla gülen “ Ben böyle bir şeyin vücut bulmasına asla müsaade etmem “diyen pek çok kişinin kınadıklarının yaşadıklarını yaşar duruma geldiklerini görürsünüz. Hülasa, başkalarının yaşadıkları hakkında fikir beyan ederken de, onları kınarken de kantarın topuzunu kaçırmamalı “Olmaz diye bir şey yok her şey olabilir” gerçeğinden hareketle “ gülme komşuna gelir başına” atasözünü de anımsamalıyız.