2 Ocak 2020 Perşembe

ÇAYLI SOHBET
— Çayını içsene, soğudu.
— Kusura bakma. Hiç canım istemiyor.
— Vallahi olmaz. İçeceksin.
— Israr etme.
— Ne demek ısrar etme? Senin için demledim ben.
— Sağ ol da, dedim ya hiç içesim yok ya!
— Keyfini kaçıran bir şey mi var senin?
— Aslında belli bir şey yok.
— Öyleyse?
— Ne bileyim işte, hani derler ya iyi de değilim kötü de değilim.
- ( Çayından bir yudum alır) Oh be, vallahi elime sağlık, çay da pek güzel olmuş.
— Afiyet olsun.
— Haydi, götür sende.
— Biraz soğusun, belki sonra.
— Çay soğuk içilir mi? Haydi.
— Dedim ya, biraz sonra.
— Madem öyle, peki. Ya, takma kafana gülden başka diye bir söz vardır ya. Kötüyü at bir tarafa, iyiyim de iyiyim. Bak bana.
— Maşallah!
— Ha işte. İyiyim de sana da maşallah diyelim.
— Şimdi demiyor musun?
— İyi de değilim kötü de değilim diyene maşallah denir mi? İyiyim diyeceksin kötü de olsan. İyiyiyim dersen iyi olursun.
— Öyle de, bazen de denilmiyor hani.
— Dersen denir. Sahi ya, senin o boşanma işi ne oldu?
— Karara kaldı.
— Canım beniiiiim! Tabii ondan böylesin değil mi?
—Yok yok, hiç de düşündüğün gibi değil. O işi bitirdim kafamda ben.
—Yeme şimdi beni.
—Anlamadım?
—Yeme beni diyorum yeme. O işi sen bitiremezsin. Öyle dersin dilden de, gönülden nanay…
—Yok, yok öyle değil.
—Bak ben ikinciyi dolduracağım. Haydi.
—Dedim ya, canım pek istemiyor.
— Haydi, anlat biraz.
— Ne anlatayım?
— Canını sıkanı.
—Vallahi hiçbir şey canımı sıkmıyor. Yok, yok yani canımı sıkan bir şey.
— Bak dinle beni.
-…
— Anlat… ra-hat-lar-sın. Sonra da keyfin yerine gelir, götürürsün malı.
— Ne diyorsun sen ya?
— Ne oldu şimdi? Niye yükselttin sesini?
—Yani ne demek istiyorsun sen “şimdi götürürsün malı” diyerek.
- Oo!
-…
— Ben, götürürsün malı diyerek espri yollu önündeki çayı kastettim de sen ne anladın?
— Bana müsaade etsen artık diyorum.
— Ellerimle demlediğim çay, böyle mi kalacak?
— Hiç içmediğimiz yer mi be dostum. İnan bugün canım hiç istemiyor. Hem ben buraya çay içmeye değil, iki çift laf etmeye geldim.
— Otur, otur attırma benim kafamın tasını. İki çift lafsa iki çift laf. ederiz eyvallah.
— Yaa kalkayım ben.
— Mümkünatı yok bırakmam. Neyse anlatacaksın derdini. Bilirsin ki buraya destursuz gelinir ama destursuz kalkılmaz. Kalkılırsa da o dostluk biter.
—Yani, şu şey huyundan bir türlü vazgeçemedin be. İnan bazen hiç çekilmiyorsun.
-…
— Ne demek yani destursuz gelinir de destursuz kalkılmaz. Konuşası varsa da konuşası yok oluyor insanın. Yani bak mesela çay işi.
—Yanındaki saksıya dök onu, yenisini dolduracağım. Ben dördüncüyü götürüyorum.
— İçmiyorum.
— İnsan zehir olsa içer.
— Kardeşim ben içmiyorum.
—Ama ben bunu kendime hakaret telakki ederim.
— Saçmalama.
— Ne demek saçmalama?
— Ben şu dakikalarda burada bir şeyler yiyip içmek zorunda mıyım?
— Evet!
-…
— Seni adam yerine koymuşuz, bir şeyler ikram edelim diye çay demlemişiz.
— Bana sordun mu çay demleyelim de içelim diye?
-…
— Madem bu kadar alıngansan bu konularda işe girişmeden icazet isteseydin.
-…
— Çay demlesem içer miyiz deseydin.
-…
— Hem sen bana az evvel ne dedin?
— Ne dedim?
—Sesini yükseltme Yüksel. Evet, söyle bakayım ne dedin?
— Hatırlamıyorum.
— Şimdi ben sana hatırlatacağım.
— Sen kalkıyorum demiştin az evvel.
— Şimdi de kovuyorsun yani.
— Sen de görüyorsun hava tatsızlaştı, şimdi art niyetsiz başlayan sözlerimiz her şeyi tadından yenmez yapacak. Böyle bir hava seziyorum.
— Bunu ben mi yarattım? Çay çay diye ben mi tutturdum?
—Ayfer tamam.
— Destursuz gelirsin ama destursuz gidemezsin diye ben mi tehdit ettim.
—Tamam lokumum. Amacını aşan sözler olarak kabul et.
— İki çift laf etmekten başka gayesi olmayan bir insana seni insan yerine koyduk diyen ben miyim?
— Tamam dedik ya Ayfer. Belli ki bugün patlamaya hazır bir bombasın.
— Ben!
— Bak sustum. Daha ne yapayım. Sus-tum.
Yüksel de uzatmadı. Tatsızlık bitti.