27 Ekim 2018 Cumartesi

KARPUZCU HÜSNÜ’NÜN KARISI -25-
“ Sevgilim”
Manasızca kıkır kıkır güldüm. Söylendim de:
—Duy da inanma, gör de şaşma!
Rüyada görülse inanılmayacak olaylar gelmişti başıma işte.
Büyük mü konuşmuştum acaba?
Rahmetli dedem, her zaman
— Sakın ola ki büyük konuşma derdi. “Büyük konuşursan
er ya da geç mutlaka başına gelir.”
Kafam bulandı Beynim bulandı daha doğru bir ifade mi olurdu
acaba?”
“Ne oldu da bu hale geldin ben?”
Düşündüm olanları. Toparlayamadım. Her şey o kahrolası karpuzun altından çıktı diyeceğim ama karpuzun ne günahı var?
O günden birkaç gün sonra, ceketimi giyiyordum. İç cebinden cüzdan yere düştü. Eğildim aldım. İçime de baktım. Bir kâğıt. Unutmuşum. O gün o sarhoşun verdiği kağıt. Omu tamamen unutmuştum. Kağıda adresi de notu da yazmış: “Arkadaş arkadaşımdır. Zirzop Hüsnü.”
Ben diyeyim beş dakika siz deyin beş saat, kâğıt elimde dolaşıp durdum. İnsanın başına ne gelirse meraktan gelir demişler. “ Ya bismillah “ deyip “ otelden çıktım. Bir taksi çağırırken içime bir korku düştü. . Otele geri döndüm. Zir zop Hüsnü’nün yazdığı adresi bir kâğıda yazdım. Görülebilir bir yere koydum. Bir yere gidiyoruz da nereye ? Ya başıma olmayacak işler gelirse. Biri adresi görür de bir şeyler yapar belki.
Avukatız ya neler gördük.
Avukatım, avukatım da avukatım dediğime bakmayın benim. Yıllardır doğru dürüst bir dava bile yok. Beni tanıyanlar hiç gelmiyor, tanımayıp dava verenler de vereceğine verdiğine pişman oluyor. Övünür gibi söylüyorum ama bu bir hakikat.
Neyse onlar başka şey.
Taksi, son derece, nasıl anlatayım gösterişli bakımlı bir binanın önünde durdu. Pahalı yani. Sıradan insanların oturup kalkamayacağı bir yapı
Taksicinin parasını verip gönderdim. Merakım daha da arttı. Binadan içeriye girdim, Kapı numarasını buldum. Kiminle görüşeceğini de bilmiyorum. Kapıdaki tabelada psikolog bilmem kim yazıyordu.
Kapıyı, genç, bakımlı etkileyici bir hanım açtı. İçeriye buyur etti.
Son yılların o klasik sözü ile “ Size nasıl yardımcı olabilirim?” diye sordu.
—Psikolog hanımla görüşecektim, dedim.
—Randevunuz var mı?
—Hayır ama dedim
—Özür dilerim ama randevusuz kimseyi kabul etmez Meral
Hanım, dedi.
Zirzopun verdiği notu uzattım,”Hüsnü Bey gönderdi beni,
dedim.” Bir iletseniz. Acil.”

Kağıdı aldı, baktı, Evirdi çevirdi. Kısa bir tereddüt geçirdikten
sonra biri ile fıs fıs konuştu. Saniyeler geçmeden yanımıza uzun boylu, temiz giyimli bir bey geldi. Sanırım güvenlikti. Ona bir şeyler söyledi, kâğıdı uzattı.
Beyefendi de inceledi kâğıdı. Hanım’ın kulağına eğilerek bir
şeyler söyledi. Sonra bana döndü, ciddiyetini hiç bozmadan:
—Kimliğinizi verirseniz, notu Meral Hanım’a iletebilirim, dedi.
Tepki vermedim. Devam etti:
—Aksi takdirde mümkün değil. Görüştüremem sizi Meral Hanım ile.
Hiç görmedim böyle bir şey amma yapacak bir şey yok. Kimliğimi verdim. Hanımefendi de oturmam için yer gösterdi.
On dakika kadar sonra beyefendi üzerimi de arayarak beni
içeriye aldı.

Muhteşem bir oda. Göz kamaştırıcı bir kapı.
Kapıda karşıladı psikolog hanım beni,.elini uzattı büyüleyici bir
gülüşle
— Hoş geldiniz Hüsnü Bey, dedi.
Oturmam için yer gösterdi.
— Buyurun, nasıl yardımcı olabilirim size.
Vallahi, ne söyleyeyim şaşırdım kaldım. Nutkum tutuldu adeta. Bir şeyler de söylemem gerekiyor.
— Beni o gönderdi, dedim. “ Notu gördünüz sanırım.”
— Sorununuz nedir? Size nasıl yardımcı olabilirim?
— Bilmem ki, işte ,dedim. “Yani, bir geleyim dedim.”
Meral Hanım kalktı.
—Yarın sizi saat dört on beşte bekliyorum, dedi. “Acil diye
düşünerek Hüsnü’nün notu olduğu için kabul ettim. Gördüğüm kadarıyla çok acil bir durum yok. Yok değil mi?”
Merak ettim, sordum
-Zıir zop Hüsnü hastanız mı?
Gülümsedi. “Hayır Hüsnü Bey, “dedi. “Sevgilim.”

Devamı Var

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder