14 Eylül 2018 Cuma

KARPUZCU HÜSNÜ’NÜN KARISI -20-

-Arabayı durdurdu-

Şoför arabayı durdurdu. Beklemiyordum, sordum:
—Ne oluyor?
—Geldik abi. Verdiğiniz adres burası, dedi
Hakikaten de öyleydi. Ne kadar daldıysam siz anlayın artık.
Taksimetrenin yazdığı ücreti ödedim. İnerken, tüm kızgınlığıma
rağmen:
—İyi geceler, dedim.
Kapıyı yavaşça örtüm. Birkaç metre uzaklaşmıştım ki adam
kapıyı açmış sesleniyor.
— Karpuz sergin ne tarafta? Yolum düşerse…
Daha fazla tahammül edilir mi? Ölür müsün öldürür müsün
derler ya.
—Cehennemin dibinde dedim.
Neden bilmem, yani, duydu da tepkimi mazur mu gördü, yoksa
duymadı da nasıl olsa bir şey söylemiştir ne şiş yansın ne kebap cinsinden bir şey mi söyleyeyim dedi.
—Canın sağ olsun.
Karşılık vermedim ama gayri ihtiyari eyvallah gibisinde el
salladım.
Baldızın ışığı yanıyordu. Beni bekliyordu belli. Adımlarımı
Hızlandırarak kapıya vardım. Dış kapının girişinden, daire ziline dokundum. Bekledim. Açılmadı. Bir kez daha dokundum, gene açılmadı. Yanlış bir zile basmış olabilirim paniğini yaşadım bir an. Bu saatte tanımadığın birinin ziline basmak, Allah korusun.
İyice yanaşarak kontrol ettim, yanlışlık yoktu. 22 numaralı
dairenin ziline basıyordum. Bir kez daha bastım, bir kez daha bastım, uzun uzun bastım. Daire zili mi bozuktu acaba?
Şans işte, hemen ilerimde bir taksi durdu. Genç bir bayan indi. Benden tarafa geldi.
— İyi geceler, dedi.
Koskoca site. Kim kimi tanır…
—Anahtarı almayı unutmuşum da çıkarken, dedim. “Evdekilerde
uyuyakaldı herhalde.”
Gözleri ile şöyle bir süzdü beni. Kılık kıyafetim düzgünceydi.
Olur böyle şeyler der gibisinden başını salladı, kapıyı açtı.
—Teşekkür ederim, dedim.
Asansörün kapısını da açacaktım ama belki rahatsız olur
düşüncesi ile merdivenlere yöneldim. Basamakları ikişer ikişer atladım. Nefes nefese baldızın dairesinin kapısının önüne vardım. Zile bastım. Zil çalıyordu. Zil çalıyordu da açan maçan yok. Kapıyı tıklattım. İçerde de kim olduğumdan emin olmadığı için kapıyı açmakta tereddüt mü gösteriyor acaba diye düşünerek, ağzımı kapıya yanaştırdım:
—Benim baldız, dedim. “Enişten Hüsnü.”
Karşılık yok. Bir daha bastım zile, bir daha
Dedim ya, baldız biraz değişik bir kız. Muhtemelen ya fikrini
değiştirdi, ya da fikrini değiştirecek bir şey oldu, kapıyı açmamaya karar verdi. La havle çekerek aşağı indim. Dış kapıyı yavaşça kapattım, iyice örtülüp kilitlenmemsi içinde kendimce bildiğim bir yöntemi uyguladım.
“ Ya başına bir şey gelmişse?”
Aklıma gelen bu düşünce bir anda beni ter içinde bıraktı.
Ya başına bir şey geldiyse, şu anda acil olarak yardıma
gereksinimi varsa?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder