12 Ağustos 2018 Pazar

KARPUZCU HÜSNÜ’NÜN KARISI -11-

Kapıyı karım açtı. Biraz sonra da salon kapısından bana seslendi:
—Seni görmek isteyen bir adam var,
Kimseyi beklemediğim gibi bu durum alışık olduğumuz bir şey de değildi. Hayırdır inşallah deyip kapıya çıktım.Bizim karpuzcu.
Hanım da peşim sıra gelmiş. Karpuzcu ona bakınca, hanıma
içeri girmesini işaret ettim. Girdi.
Başımı iki yana sallayarak” Ne istiyorsun?” dedim karpuzcuya.
Ne diyebilirdim ki muhabbetimiz yoktu.
—Abi, dedi yanıma sokularak.” Karpuzların hepsini bitirdim.
Sağ ol.”
Bir şey isteyeceği aşikârdı. Sinirlendim:
—Bana ne bundan?
-Yarın!
Perşembenin gelişi çarşambadan anlaşılır misali sözünün
devamını tahmin ettim:
—Yarın işim var, dedim.” Kendi karpuzunu kendin seç.”
—Yarından sonra olur mu?
—Yarından sonra da, ondan sonrasının sonrasın da olmaz.
Beklemediğim şekilde kolumdan tuttu, kapıdan dışarı çekti.
Cebinden bir şeyler çıkardı, şaşkınlığımdan da istifade ederek avucuma sıkıştırdı. Sordum:
—Bu ne?
Avucuma sıkıştırdığı paraydı.
Gülümseyerek “ say” dedi.
Belli ki çeşitli olasılıkları değerlendirmiş alternatif olarak buna
da yer vermişti.
Sırf meraktan saydım. Neredeyse asgari ücrete yakın bir paraydı.
—Yarın biraz daha büyük kamyonla gidersek sen de ben de daha
çok kazanabiliriz, dedi
Mesele açıktı. Avucumda hiç de fena sayılamayacak bir para.
Üstelik rüşvet değil, haraç değil ve de yarınki kredi kartı ekstrama neredeyse denk. Yarın işim de yok.
Adam kurt olmuş tabi. Cümle seçimleri de harika:
— Sabah ezanı okunurken kahvenin önüne geleyim mi?
İnsaniyet namına, garip duygular içerisinde:
—Gel bakalım, dedim.
Avucuma sıkıştırdığı parayı iade edecektim ama, işini
bitirmişlerin heyecanıyla kaşla göz arasında merdivenlerden indi.
Salona geçince karım, merakla soruları birbiri ardına sıraladı:
Devamı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder