DEDE
Onlardan bahsetmeyeceğim. Diyeceksiniz ki
bundan sonra anlatacaklarınız bizi çok mu alakadar edecek? Okuyun, görün.
Mutlaka siz de
biliyorsunuz ki hiç beklemediğiniz bir anda olumlu ya da olumsuz olay ya da
olaylar insanın başına gelebiliyor.
Yıllar evvel , çok
yıllar evvel çaresiz kaldığım bir gün
hiç tanımadığım genç
bir adamın önerisini kabul ettim, Kabul etmek mecburiyetindeydim.
Genç adam “ kalacak
bir yer buluncaya kadar dedemin yanında kal ” demişti.
Dede doksan
yaşlarındaydı. Beni güler yüzle karşıladı. Evin odalarından birini bana tahsis
etti. Bununla da kifayet etmedi odanın anahtarını bana verdi, “ Gidinceye kadar
bu oda senin, dedi istediğin gibi kullan.”
Orada kaldığımın
beşinci ya da altıncı gününde bir şeyin farkına vardım. Bir süre dedeyi
izledim.
Dede, her sabah beş
sularında kalkıyor, bir bardak su içiyor elini yüzünü yıkadıktan sonra ocağa
çay koyuyor, çay demleninceye kadar da kahvaltısını hazırlıyor akabinde de
güzel bir kahvaltı yapıyordu.
Kahvaltı sonrasında limonlu
çayını içerken de az 30 dakika kitap okuyor ya da dolmakalem ile bir şeyler
yazıyordu. Okuduğu kitabı değil ama yazdıklarını merak ediyordum doğrusu.
Daha sonra kendince
evi topluyor toplarken de Türk sanat müziği dinliyor zaman zaman da şarkıya
eşlik ediyordu.
Dedenin her yaptığını
sizinle paylaşmayacağım tabi. Mesela,
günde bir saatini bağlama çalarak ya da solfej yaparak geçiriyordu ki bu
eylemi aşağı yukarı saat 11’de yapıyordu. O yaşta böyle bir uğraş beni şaşırttı
desem…
Öğle yemeğini hiç ihmal
etmiyor. Mutlaka saat12-13 arası öğle yemeğini yiyor, yemek sonrası bir fincan
Türk kahvesi içiyor. İçerken de kahvesini hüpletmekten büyük bir keyif
alıyordu. Sonra da umumiyetle yarım saat şekerleme yapıyordu.
Hızlı geçeceğim, günde
en az yarım saat yürüyüşü keyifsiz bile olsa ihmal etmiyordu. Çiçekleri ile
konuşuyor, suluyordu. Bu arada yazmayı unuttum, her sabah dua ediyordu.
Daha da ilginç ( en
azından bana öyle geldi) yabancı dil öğrenmeye çalışıyordu. Öğrenirken de bazen
çok seviniyor ayağa kalkarak “ oley” diye bağlıyordu.
En geç saat 22’de pijamalarını giyerek
yatıyordu.
Ertesi günü kalacak
bir yer bulduğumdan oradan ayrıldım.
Şu anda büyük bir
firmanın genel müdürüyüm. Sanırım bunda da en büyük pay dedenin oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder