4 Aralık 2019 Çarşamba



BİR ŞEY

Evvel zaman içinde saman kalbur içinde geçmiş tarihlerin birinde Fettan Dede’nin gözleri kitabında, kulağı torunundaymış.
Torun Sercan, ders kitabından bir şiiri okuyormuş yüksek sesle. Şiir, Şair Esranur Daşpınar’a ait olup şiirin adı da “Mutlu Olursan” imiş.

“Güneş’in mutluluk saçan ışıkları
Çarpar gözünün ta içine
Gökyüzü gibi aydınlanan gözbebeği
Güller açtırıyor insanın yüreğine.

Aynada gördüğün o gözlerin
Işıldaması bile yetiyor insana
Çünkü herşeye rağmen mutlu olursan
Kimse gölge düşüremez hayatına.”

Sercan’ın dedesi çevresi çok olan eli kolu uzun bir adammış. Sercan da bunu biliyormuş.
Sercan, şiir bitince kafasını kaşıyarak biraz düşünmüş sonra da dedesinden bir istekte bulunmuş:
— Dede, lütfen Şair Esranur’ın öğretmenlerini bulup da buraya getirir misin?
Dede, bu garip isteğe şaşırmış. Gür ama sevimli kaşlarını çatarak:
— Anlamadım demiş “Şairin öğretmenlerini buraya mı getireyim?”
Sercan, heyecanla,
— Evet, demiş. “Hemen onları buldurt buraya getirt.
— Ne kadar öğretmeni varsa hepsini mi?
— Evet dedeciğim. Şiirde büyük bir yanlış buldum ben.
— Ne kadar büyük?
Sercan kollarını iki yana açmış:
— Çok büyük dede.
Dedenin aklına birkaç olasılık gelmiş ama bir şey dememiş.
— Öğretmenlerini çağırt dede. Bir şeyi öğretmemişler ona.
Dede, ellerliyle dur bir işareti yapmış, Sercan’a yönelerek:
—Yavrum, demiş. “Sen tane tane konuşmayınca ben bir şey anlayamıyorum.”
Sercan, ses tonunu düşürerek dedesine karşılık vermiş:
— Tane tane konuştum ya dede.
— Sana öyle geliyor. Makineli tüfek gibi konuştun
— Makineli tüfek ne dede?
—Şimdi boş ver sen makineli tüfeği de dinle.
Sercan’ın sesi tekrar canlanmış:
— O zaman niye makineli tüfek dedin sen dede?
— Teşbih yapayım dedim yavrum.
— Teşbih ne dede?
—Yavrum teşbihi meşbihi bırak sen şimdi.
— Dede teşbihi anlatmadın şimdi bir de meşbih diyorsun
— Yavrum ben lafın gelişi diyorum.
— Nasıl yani dede?
Fettan Dede, uzatma bunu artık der gibisine,
— Kuzuuuuum demiş.
Sercan da tüm tatlılığıyla dedesine karşılık vermiş:
— Efendim dedeciiiiiiiiğim.
Sercan gözlerini koca koca açarak öyle bir “ efendim dedeciğim” demiş ki dedesi gevrek gevrek gülmekten kendini alamamış. Sercan’ın istediği de buymuş zaten. O da gülmüş. Sonra dedesi olumalta olduğu kitabı sehbanın üzerine bırakarak Selcan’a i sokulmuş ve de onun gözleri içine bakarak şöyle söylemiş:
— Şimdi ben sana sorular soracağım sen de bana sadece evet ya da hayır diyeceksin. Anlaştık mı?
Sercan, el çırparak “ tamam” demiş. Ardın da bağdaş kurup kollarını bağlamış. Gözlerini dedesine dikmiş. Ve de:
— Ben hazırım, demiş.
— Şiiri okudun.
— Evet
— Şiirde koskocaman bir yanlışlık saptadın.
— Evet dede hem de bir şaire yakışmayacak bir yanlışlık saptadım.
— Hani sadece evet ya da hayır diyecektin Sercan.
— O zaman evet diyorum dede. Evet.
— Tamam. Şimdi yanlış anlamadıysam bu yanlışlıktan şairi değil de onu yetiştiren öğretmenlerini sorumlu tutuyorsun.
— Elbette dede, Öğretmemişler. Öğretselerdi şiiri yazan böyle bir yanlışlık yapmazdı. Düşünsene kuzenim bile böyle bir yanlışlık yapmıyor yazılarında dede.
— Güzel Sercan’ım evet ya da hayır desene. Böyle anlaşmamışmış mıydık seninle?
Sercan’ın gözleri parlamış.
—Şiir gibi konuştun dede. Kafiye de yaptın sen değil mi?
Sercan’ın son sözü Fettan Dede’nin hoşuna gitmiş. Böbürlenerek: torununa karşılık vermiş:
— Bir zamanlar ben de şiirle uğraşmıştım hani. Az da olsa kafiye mafiye bilirim yani. Laf aramızda güzel de şiir yazardım gençliğimde.
Fettan Dede, cümlesi bitince Sercan’a “ Şiirlerinden bir tane okur musun bana dedeciğin.” de der gibisinde bakmış ama olmamış. Sercan’ın aklı başka yerdeymiş:
— Dede! Şair Esranur’un öğretmenlerini bulup buraya getirttirirsen onları karşıma ip gibi dizeceğim sonra da şairin yaptığını onların gözlerine gözlerine sokacağım. İyi yapacağım demi dede?
— İyi yapacaksın da Sercan’ım, şair nasıl bir yanlışlık yapmış? Onu bir söylesen bana hı.
Sercan muzaffer bir komutan gibi, gururla kalkmış, dedesinin yanaklarından sesli öpmüş Sonra da coşkuyla,
— Sen olmasaydın ben şıppadak bu yanlışlığı bulamazdım dede, demiş.
Fettan Dede’nin beklemediği bir söz olmuş bu. Meraklanmış ama Sercan’ın sözüne açıklık getireceğini bildiğinden bir şey dememiş.
— Sen dersin ya dede “şey”ler hep ayrı yazılır diye. Şair, şiirinde şeyi bileşik yazmış
Torununun “ Sen dersin ya” sözü dedeyi çok mutlu etmiş. Demek ki söylediklerim torunumun bir kulağından girip ötekinden çıkmıyormuş diye düşünmüş. Bu mutlulukla torunun heyecanına ortak olmak için gözlerini koca koca açmış, biraz da mübalağalı:
—Sen ne diyorsun, demiş.” Şeyleri bitişik mi yazmış şair?”
Dedenin bu tavrı Sercan’ı etkilemiş:
— Evet dede!
Sonra da söylediğini kanıtlamak için Sercan, kitabı almış şiirin bulunduğu sayfayı dedesine uzatmış.
Fettan Dede,
— Şairin yaptığını görüyor musun? Ver bakayım şunu, demiş.
— Ama söz verdin dede, öğretmelerini bulup buraya getireceksin. Bütün öğretmenlerini karşıma dizeceksin. Esranur’u da getireceksin.
Fettan Dede, “ Tamam merak etme, hallederim .” diyerek kitabı almış. Parmaklarından birini gösterilen sayfanın arasına koymuş. Sonra da:
— Lütfen, şu masanın üzerindeki gözlüğümü bana bir uzat bakayım, demiş.
Sercan, koşarak masanın yanına gitmiş, dedesinin gözlüğünü alıp geri dönmüş. Gözlüğü uzatırken de kendinden emin:
— Al dede, demiş, “Kendi gözlerinle gör”.
Fettan Dede, gözlüklerini takmış hızlıca şiire ve şiirin altındaki sorulara bakmış. Aslında, okunulan ders kitabı olduğundan, neyin ne olduğunu tahmin etmiş ama tahminin doğru olup olmadığından emin olmadan da Sercan’a bir şey söylemek istememiş.
Fettan Dede, düşündüğünün doğru olduğunu görünce de gözlüklerinin üzerinden bakarak torununa takılmış:
— Benim gibi bu sözlük de kocadı herhalde be Sercan.
Sercan, bilgiç bilgiç dedesine karşılık vermiş:
— Gözlük kocar mı? Gözlük canlı mı ki!
— Ne bileyim. Bak mesela şurada bir soru var. Bana bir okur musun?
Sercan, dedesinin son cümlesinden şüphelenmiş. Suratı elinde olmadan asılmış. Beyni de, dedesi söylerken ileride belki kullanırım diyerek not ettiği bir sözü “ Bir sözün ya da yazının sonunu varmadan fazla heyecanlanarak fikir beyan etme, mahcup olabilirsin.” sözünü kulağına fısıldanış. Bu, “ Büyük sözü dinlemezsen böyle olur işte” demekmiş bir bakıma.
Selcan, istemeye istemeye de olsa dedesinin işaret ettiği soruyu okumuş. Soru aynen şöyleymiş:
“Yukarıdaki şiirde bilerek yapılan bir yazım yanlışı vardır. Yazım yanlışı yapılan kelimeyi bularak doğrusunu yazınız.”
Sercan, bir dedesine bakmış bir tavana bakmış, bir burnunu kaşımış yüzüne değişik şekiller vermiş sonra kendisini izlemekte olan dedesi ile göz göz gelmemeye dikkat ederek “ Şaka yaptım, şaka yaptım, zaten de uykum geldi benim” deyip odasına koşmuş.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder