27 Haziran 2019 Perşembe

MUAMMER
- …
- …
—Hindi gibi ne düşünüp duruyorsun Muammer? Bir saattir sen sus ben sus. Ağzının ucuyla hoş geldin dedin sustun.
-…
— Bir şey söyle ya. Çatlayacağım vallaha.
— Beni nasıl bilirsin?
— Seni nasıl mı bilirim? Nereden icap etti şimdi bu? Bu kadar susman buna mıydı?
— Şimdiye kadar kimsenin tavuğuna kış dediğimi gördün mü sen benim?
— Sorun nedir?
— Kimsenin tekerine çomak soktuğumu duydun mu??
— Dostum, belli ki biri fena bozmuş seni. Paylaşmak ister misin?
— Sen beni kırk yıldır tanırsın.
— Yapma yahu! O kadar oldu mu?
— Bak, şaka kaldıracak halim yok.
— Peki peki, hade anlat niçin küplere bindiğini. Karşılıklı suspus olup kös kös oturmaktan iyidir.
— Kırk yıldır tanırsın beni. Bir kez olsun kaşının üzerinde de gözün var dedim mi kimseye ben?
— Gözünün üzerinde kaşın diyecektin herhalde.
— Neyse işte, Ha gözünün üzerinde ha kaşının üzerinde. Kırk yıldır gözünün üzerinde kaşın var dediğim bir Allah’ın kulu oldu mu?
— Sözün bana mı ortaya mı? Önce onu bir öğrensem.
— Onu sonra öğrenirsin, Dedim mi demedim mi? Evet ya da hayır? Başka bir şey istemiyorum.
— Benimle sesini yükseltmeden konuş. Biliyorsun bağıranlardan hiç hazzetmem.
— Bağırtma beni öyleyse. Halden anla. Ses ver sesime, Evet mi hayır mı?
— Evet olur mu? Elbette ki hayır.
— Ben sadece sana değil kimsenin kaşının üzerinde gözün var demedim lan.
— Muammer “lan”lı falan konuşmazsan sevinirim. Tövbe tövbe. Ne oldu bugün kuzum sana?
— Biliyor musun? Şimdi yanlış bir sözcük de kullanmak istemiyorum da, Vicdani bile bana posta koyuyor artık Nuri. Ben bu kadar mı şey oldum ha?
—Vicdani mi? Doktor Vicdani mi? Yapma yahu. Ne yaptı?
— Ne doktoru Nuri? Benim şey yaptığım Vicdani. Sen tanımassın. Bizim iş yerinde çalışıyor.
— Ne bileyim doktor moktor deyince, aklıma hemen o geldi.
— Bir de şey var, tanırsın savcı. O niye gelmedi aklına? Onun adı da Vicdani
— Bilmem. Doktor olan geldi işte. Neyse, eee!
—Vicdani bile bana kafa tutmaya başladı artık. Karım öyle yaparsa, çocuklarım böyle yaparsa Vicdani de, babamın oğlu değil ya o da şey yapar işte.
-- …
— Adamın geleceği iki dudağımın arasında. Şu anda bile bir alo deyip kapı önüne bırakabilirim. Buna rağmen o bile artık beni takmıyor Ama ben ona, dünyanın kaç bucak olduğunu göstereceğim.
— Kusura kalma da, şimdi orta yerimden çatlayacağım vallahi Muammer. fıtık ettin. Anlatacaksan adam gibi anlat, anlatmayacaksan ben kalkacağım. Bunaldım of. Ben bu kadar şeye gelemem.
— Kalkarsın tabi. Vicdani bile şey yaptıktan sonra bu gariban arkadaşına sen mi şey yapmayacaksın?
— Ter içerisinde kaldım Muammer. Allah rızası için ya meseleyi anlat ya da ne bileyim sus. Şimdi tepemin tası atacak, tadından yenmez olacak. Ya anlat ya da sakız gibi çiğneyip durma. Ne oldu? Neyi taktın kafana yine. Derdini dökmeyen derman bulamaz dostum. Dök derdini dök.
—Derdimi sana dökeyim, sen de tellal ol, mahalle mahalle sat. Yemezler.
— Bak ayıp oluyor Muammer. Ağzından çıkanı kulağın duysun. Asabın bozuk diye, bir hukukumuz var diye alttan alıyorum da yani her şeyin de bir sınırı olmalı canım.
— Düştük ya vur. Sen de vur. Düşenin dostu mu olur? Vur.
— Şu yaptığın var ya Muammer. Sabır taşı olsa çatlar vallahi.
— Karşımdaki adam adam olsa ben de şey yapacağım ama karşımdaki adam kılığına girmiş bir şey.
— Kırıyorsun beni Muammer
— Sen niye kırılıyorsun ki? Lafım sana mı?
— Babama mı?
— Babanı karıştırma. Lüftü Amca’ya oğlu da olsan laf söyletmem.
— Ben ne söylüyorum sen ne söylüyorum be adam.
— Ben onu bunu bilmem. Lütfü Amca’ma laf söyleyeni öperim.
—Muammer, gardaşım. Kendine gel. Ne demek öperim möperim. Tövbe estağfurullah.
— Senin kalbin kötü. Her laftan kendince bir mana çıkartıyorsun. Aklın fikrin nerede bilmem ki?
— Senin aklın neredeyse benimki de orada.
— Ya, şimdi bir şey söyleyeceğim alınganlık yapıp öküzün altında buzağı arayacaksın yine.
— Sen de net ol. Örtülü anlatım yapma.
— Bunu bana mı diyorsun?
— Yok babana söylüyorum.
— …
— Niye sustun?
— Ne yapayım Muammer? Susma da bir konuşmadır. Bir iletişim aracıdır. Konuşalım diyoruz konuşmuyorsun
-…
— Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az. Anladın mı?
— Lafa bak hizaya gel. Aklın sıra tereciye tere satıyorsun. Laf ebeliği yaparak benim sırtımı yere getireceğini düşünüyorsun? He he…
- …
— İşine gelmeyince çek ağzına fermuar
-…
— Bakma bana öyle kaşını kaldıra kaldıra. Nuri
-…
— Bakışını yiyeyim senin
- …
—Nereye lan? Niye kalktın. Konuşuyorduk.
—Konuşuyor nuyduk? Emin misin?
-…
—Haydi git. Seninle de bir şey konuşmaya gelmiyor. Yokluğun varlığından iyi. Seni adam yerine koyduk bir şeyimizi paylaşaım dedik.
— Muammer’
— Ha!
— Kusura bakma, verilmiş bir sözüm var da, benim gitmem gerekiyor.
— Anca varırsın hade.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder