25 Nisan 2012 Çarşamba

ARKASI YARIN-2-




Hoca’nın şu fıkrasını bilen ve de benimseyen birinin antidepresan almasına hacet var mıdır acaba?

Fıkra mealen şöyle:

Hoca bir gün dağdan torunu ile beraber eve dönmektedir. Yanlarında da eşekleri vardır. Dede torununa kıyabilir mi, torununu atmış eşeğin üzerine kendisi de eşeğin yularından tutmuş. Bir süre sonra köylülere rast gelmişler. Köylüler çocuğa çıkışmışlar, torununa gerekli terbiyeyi vermediği için de hocayı ayıplamışlar: Neymiş efendim, niçin bacak kadar çocuk eşekteymiş de yaşlı başlı adam yürüyormuş, olacak işimiymiş bu?

Çocuk utanmış söylenenlerden, Hoca’nın da kafası karışmış. Çocuk eşekten inmiş Hoca eşeğe binmiş. Bir süre gittikten sonra başka köylülere rast gelmişler. Köylüler Hoca’yı azarlamışlar adeta: “ Bu ne biçim dedelik?” ; “ Küçücük çocuk yürütülür mü?”

Hoca, ne olur ne olmaz başkalarına rast geliriz yolda diye oradan ayrılır ayrılmaz söylenenlerden de ders çıkartarak eşeğe binmiş, torununu da kucağına almış. Ve bir süre sonra yine köylüler… Buradakilerde Hoca’yı vicdansızlıkla suçlamışlar iki kazık kadar insanın beraberce eşeğe binmelerini insanlık dışı bulmuşlar ve de bu düşüncelerini açık açık ifade etmişler Hoca’nın yüzüne

Hoca bu, yaşananları değerlendirmiş, kalan seçenekleri gözden geçirmiş ve geriye kalan seçeneği hayata geçirmiş.

Köye yaklaştıklarında başka köylülere rast gelmişler Hoca ile sevgili torunu. Köylüler ne dedenin ne de torunun eşeğe binmeyi akıl bile edemediklerini görüp onların akılsızlıklarına kahkaha ile gülmüşler.

Şimdi ben biliyorum ki Rakıp , sağ adım atsa birileri sol adım atmalıydı diyecek, sol adım atsa burada sağ adım atılmalıydı diyecek. Rakıp da her denileni kafaya takacak. Değmezdi, bu yaştan sonra böyle bir stresin altına girmeye hacet yoktu. Bu işi söylentileri kaldırabilecek, kulak ardı edebilecek birine bırakmalıydı, teşekkür ediyorum ben bu işi istemiyorum diyebilmeliydi…

Yoksa Rakıp değişmeye kara verdi de onun için mi böyle bir teklifi kabul etti?

O kimdi sahi, adam yedi de neysen yetmiş de odur tezini çürütmek için yetmiş yaşından sonra pek çok huyunu değiştirmişti. Yoksa Rakıp onun öyküsünü okuyup da…

Nasrettin Hoca, hakikaten de fıkrada anlatıldığı gibi bir gün geçirmiş midir bilinmez ama fıkra fevkalade anlamlı, anlayabilene tabi…

Yazımı, benim göremediklerimi görür düşüncesi ile bir arkadaşıma okutmak istedim. Sağ olsun kırmadı, “ hay hay” dedi. Okudu, bir kez daha okudu, bir kez daha okudu sonra da, gayet ciddi:

- Köylüleri bu kadar aşağılama, dedi.

Dilimizde güzel bir söylem vardır, en azından benim hoşuma giden, “ Buyurun buradan yakın.”

Bu yazıdan da köylüyü aşağılama gibi bir anlam

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder