2 Mayıs 2010 Pazar

“HAYIR” DEME TEMRİNİ
Ağaç yaş iken eğilir diye güzel bir atasözümüz vardır.
Pek çok kişiden şu serzenişi duyarsınz, “ Başıma ne geliyorsa “ hayır “diyememekten geliyor.”
Hakikaten de pek çok insan “ hayır “ kelimesini kullanmakta zorluk çeker. Bunun neticesinde de mutsuz olur, mağdur olur.Bunu da zaman zaman yana yakıla ifade eder.
Bir araştırmaya göre insanlar öğrendiklerinin yüzde yetmişten fazlasını ilk yedi yaşında öğreniyorlarmış. Psikologların ve psikiyatristlerin tez zamanda hastalarına “ çocukluğuna inelim” demelerinin sebebi bu olsa gerek.
Çocuklarımıza “hayır” diyebilmeliyiz. Onların da bu kelimeyi gerekli gördüklerinde kullanmalarını, kullanabilmelerini sağlamalıyız.” Hayır “ diyebilmelerine ve de hayır işitmelerini sağlayabilmek için de ortam hazırlamalıyız. Bunun olağan olduğunu onlara kavratmalıyız.
Arapça kökenli bir kelimedir “ hayır.” Hem “ olmaz” anlamındadır. Hem de “yardım”.
Bu bakımdan kullanırken çok dikkat etmek gerekir. Söylenmesi çok da kolay değildir ama , söylenmesi de gereklidir yeri geldiğinde. Bunun için olsa gerek deneyimli insanlar “ hayırda hayır vardır” sözünü dilimize sokmuşlardır. Burada, biraz da “ hayır” sözünü işitenin “ hayır” diyenin halinden anlaması dileği vardır şüphesiz.
Bir şeyi istemiyorsak endirekt yollardan değil de direkt olarak hayır demek karşınızdaki için de faydalı olabilir belki, usulüne uygun söylenirse...
Hayır demeyi becerebilmeliyiz. Beceremiyorsak tez zamanda aşama aşama hayır diyebilme aşamasına gelme temrinlerine başlamalıyız.
“Hayır” ı işiten elbette bundan hoşlanmayacaktır.. Üzülecektir muhakkak ki. Kırılacaktır, size belki de: “ Vay be!” diyecektir muhtemelen. Demek öyle... Siz de “ hayır” dediğiniz için içinizde bir eziklik hissedeceksiniz tabii ama “hayır” denilmesi gerektiği bir yerde de sırf karşınızdakini kırmamak için hayır demezseniz sonuçları pek de keyif verici olmayabilecektir her iki taraf için de.
“Hayır” denilmesi gerekiyorsa “hayır “ diyebilme cesaretini gösterebilmeliyiz. Bize, hayır denilmesine de alışmalıyız. Hayır diyene küsmemeliyiz. Hatta bazılarımızın yaptığı gibi defterden silmemeliyiz “ hayır” diyeni. Bunları, ileride yaşamamaları için de çocuklarımıza hayır demenin de hayır işitmenin de olağan olduğunu öğretmeliyiz. Eğer bunu yaparsak ilerleyen yaş dilimlerinde yaşamın onlar için daha kolay olabileceğini düşünmek perşembenin gelişini çarşambadan bilmek değildir.
Şöyle bir düşününüz... Size hayır diyemediği için, evet de diyemediği için her konu açıldığında bin dereden su getiren birini... Siz umutlusunuz, o çaresiz. Siz ilerinizi net göremiyorsunuz; o ruhsal bunalıma giriyor , doluya koyuyor almıyor boşa koyuyor dolmuyor.. İyice tıkanıncaya kadar da , hayır demiyecek ama eninde sonunda o hayırı diyecek. Akıp giden zamana, olmaz diyememenin streseine ve stresin kaybettittirdiklerine ne olacak?
Zamanında, gerektiğinde çok kolay bir şekilde “ hayır” demeye alıştırılsaydı , sizce daha iyi olmaz mıydı hayır ddemekte zorlanan o kişi? İsteyenin bir yüzü kara vermeyenin iki yüzü kara sözü ile “ hayır” sözü özdeştirilmeseydi onun gözünde, bazı şeyler daha kolay gerçekleştirilmeyecek miydi?
İnsan olarak bir insanın bir başka insanın bir istemine muhakkak ki “ evet” demesi hoş” hayır” demesi ise nahoştur. Sırf hayır dememek için evet demek ise olayın ya da istencenin ölçüsüne göre, hade, telafisi imkansız şeyler yaratır demeyelim ama, sorunlar hasıl edebilir. Çocuklarımızın ileride daha rahat etmesini istiyorsak gerektiğinde “ hayır” diyebilmeli, “ hayır” dedirtmeli, “ hayır” sözcüğünü sarfetmenin ya da işitmenin ilişkileri sekteye uğratacak bir durumun ortaya çıkmasına sebep olmaması gerktiğini beyinlerine nakş etmeliyiz.
Hiç şüphe yok ki her şeyde olduğu gibi burada da işin tadını kaçırmamak lazım. Sırf hayır demek için hayır dememek kadar hayır denilmemesi gerekli bir yerde de hayır dememek lazım.
Bunun da ölçüsünü iyi tutturmak lazım... Daha da önemelisi “hayır” demeye de“hayır” işitmeye de alışmak lazım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder