25 Nisan 2020 Cumartesi

VİRÜSLÜ HİKÂYELER/MASALLAR/ŞİİRLER-1-


Ü

Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur zaman içinde bir ülke varmış. Herkes kendi halimde gece demeden gündüz kendi işlerini yaparlarmış.
Günlerden bir gün bu ülkede bir şeyler olmuş. Nereden geldiği bilinmeyen gözle görülmeyen küçük bir canlı bu ülkeye, yapacağını yapmaya başlamış. Buna virüs demişler adını da korana koymuşlar.
Adı virüs olan gözle görülmeyen bu canlı bir şekilde insanların vücuna girmeye o insanları hasta etmeye hatta öldürmeye başlamış.
İnsanlar paniklemiş korkmuş. Evden çıkmamaya başlamışlar.
Bu ülkede yaşayan ailelerden biri de” z “ailesiymiş. Bu ailenin fertlerinin isimleri de sadece bir harften ibaretmiş. Bu ailede tamı tamına on kişi yaşıyormuş.
Günlerden bir gün bu evin bir fertlerinden Ü yine oflayıp puflarken ona buna sataşırken öğretmeninin bir gün kendisine söylediği bir sözü anımsamış. Öğretmeni o gün ona şöyle demişmiş.
“Bak Ü, başkalarını değiştirmeye uğraşmaktan vazgeç önce sen kendin değiş. “
Ü, çok hareketli dışarıya düşkün aile fertlerinden ziyade dışarıdaki insanlara içli dışlıymış. Zorunlu olarak evde kalmaya başladıktan sonra canı en çok sıkılan O imiş. Vaktinin çoğunu “of”layarak “ puflayarak” söylenerek geçirmeye başlamış U.bu durumun sorumlusu ailesiymiş gibi onlara karşı kırıcı da oluyormuş Sinirini her fırsatta onlardan çıkartıyormuş.
Okul günlerinde genelde öğretmenini söylediğini kulak ardı eden Ü bu sözün ne anlama geldiğini düşünmeye başlamış. Düşünmüş, düşünmüş, düşünmüş. Düşünürken birden aklına öğretmeninin okuduğu bir masalda geçen bir sözü anımsamış. Orada bir bilge kişi kendisine akıl danışan birine şöyle diyormuş:
“ Oflayarak puflayarak bir yere varamazsın güzel insan. Oflamak puflamak bir çözüm değildir. Çözümü bir başka yede aramalısın.”
Ü bu iki sözden bir anlam çıkartmış Önce oflayıp puflamayı kesmiş sonra da “ var olan bir durumu kabullenip neler yapabileceğini “düşünmeye başlamış.
Okulda öğretmenlerinin zaman zaman kendilerine verdiği ödevleri düşünmüş. Okuduklarını aklına getirmiş. O, düşünüş ki bunlardan bazı şeyler çıkartabilir belki de bu zorlu günleri daha kolay atlatabilirrniş.
Günlerden bir gün Ü’nün gözleri büyük büyük babasına odaklanmış. Büyük büyük babası evin bir köşesine oturmuş. Sanki korkuyormuş. Gözleri donukmuş. Kendi kendine adeta şu komutları veriyormuş
“Sakın ola ki ağzını açma. Sakın ola ki kımıldama. Millet var mı yok mu olduğunu fark etmesin, rahatsız olmasın senden. Sen işe yaramaz bundan sonra kimseye bit faydan dokunmayacak bir durumdasın artık.”
Ü’nün dedesi ile diyalogu pek fazla da iyi değilmiş. Zaman zaman o bir sual sorarsa ya da bir mevzuda kendisini tutamayarak bir ikazda bulunsa ya da bir istekte yasak savma babından ağının ucuyla ona cevap verirmiş.
Bu günlerde karşı komşunun büyük büyük annesi ölmüş. Onu bahçedeki koltuğundan yapayalnız oturur-ken çok görmüş Ü.
Ü bir süre büyük büyük annenin oturduğu o yere bakmış. Onu gözlerinin önüne getirmiş.” Artık arasan da göremezsin onu demiş.” keşke gelirken giderken ona bir merhaba deseydim, bir arzun bir isteğin var mı diye sorsaydım.”
O günden üç beş gün sonra boş boş otururken, çatmak için birini ararken Ü’nün aklına öğretmenlerden birinin söylediği bir söz daha gelmiş. “ Yaşlılara güler yüz gösterin çocuklar. Onlarla konuşun. Anılarını anlatmalarına geçmişten bahsetmelerine olanak sağlayın. Emin olun onlardan çok şey öğreneceksiniz.”
Bu anlarda Ü ‘nün gözleri kapının önünde yapayalnız oturan dedesine odaklanmış. Önüne konulan bir bardak çayın bile öylece durduğunu görmüş. Kendi kendine Ne kadar zamandır bu adama “ dede “ demiyorsun Ü demiş. “ Halini hatırını sormuyorsun“ demiş . Dünü hatırlamış içi acımış. Dün sırf öksürdüğü için suratını ekşiterek ağzını kapatmış olmasına rağmen “ Ağzını kapatsana, mikrop saçıyorsun her yere “ diyerek bağırmış Büyük büyük babası da ona özür dilerim bir daha olmaz.” diyerek cevap vermiş.
Ü yavaşça yerinden kalkmış Büyük büyük babasının yanına gitmiş.
— Çayını içmemişsin dede, demiş. “Tazeleyeyim mi?”
Büyük büyük baba kulaklarına inanmamış. Gözleri parlamış.
— Yok, kuzum, demiş “Yorulma sen. Ben böyle de içerim.
Ü, dedesinin dizlerinin dibine çökmüş
— Dede demiş, “Sen çocukken de böyle hastalıklar var mıydı?”
Dedesinin cevap vermesine olanak bırakmadan bir soru daha sormuş
- Siz de hiç böyle eve hapsoldunuz mu??
Bu ufacık ilgi bile büyük büyük babaya çok iyi gelmiş. Tüm hücreleri canlanmış. Sesine can gelmiş. Tüm geçmişi saniyeler içinde gözünün önünden gelmiş geçmiş.
- Olmaz olur mu deminüyük büyük baba.. Hastalıklar
biter mi. ama Allah dert verirse çaresini de veriyor. Arayın bulun diyor.
Ü, Öğretmenlerinin bir sözünü daha anımsamış.
— Büyüklerinize ara sıra “ anlatsana” deyin. “ onların
konuşmalarına olanak verin. Bir de azıcık keyifleri yerindeyse sizin de dinlemeye hazır olduğunuzu hissederlerse inanın ağızlarından ballar dökecektir.
Ü
- Anlatsana dede demiş.
Büyük büyük baba bir kez daha kulaklarına inanamamış. Heyecanlanmış ve sormuş:
- Anlatayım mı? İstiyor musun bunu hakikaten?
- İstiyorum tabi. Haydi dede.
Büyük büyük babın gözleri dolmuş. Biraz
yşadıklarından, biraz dinlediklerinden biraz hayal ettiklerinden alarak başlamış anlatmaya. Anlatmış, anlatmış.
Bu durum Ü’nün çok ilgisini çekmiş. Ağzı açık bir şekilde dedesini dinlemeye başlamış. Hiç sıkılmamamış. Sıkılmanın da ötesinde büyük keyif almış. Yıllar sonra kendini dinleyen birini gören dede de sesin, beden dilini kullanarak çok iyi performans göstermiş.
Böyle bir şey beklemeyen Ü birden heyecanlanmış ve de sormuş: “Buları niye yazmıyorsun ki dede?”
Büyük büyük baba gülerek
- Benim okuma yazmam var mı ki yazım ve
eklemi. “ ama sen bana öğretirsen ben de bunların hepsini yazarım. Hem ben de daha çok hileye var.
Bu öneri Ü’yü heyecanlandırmış:
- Öğretirim tabi, demiş. Hem canım da sıkılmaz. Ne zaman
Başlayalı?
Büyük büyük baba:
— Hemen şimdi, demiş.
Ü büyük bir heyecanla:
— O aman, demiş bir kalem alıp geleyim deyip içeriye
koşmuş.
Büyük büyük baba k bir gayret göstermiş, gece gündüz
çalışarak tez zamanda okuma yazmayı sökmüş. Yaşadıklarını, hayal ettiklerini, düşündüklerini yazmaya başlamış.
Ü ‘deki büyük büyük azim ailedeki, herkese sirayet etmiş. Büyük büyük babanın yaşama adeta yeniden başlaması herkesi heyecanlandırmış onları bir arayış içerine itmiş. Ü’de yeşeren hoşgörü ve sevgi çiçekleri evi ve evdeki insanları güzelleştirmiş.
Gökten üç elma düşmüş, onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.

************************************


GÜZEL SÖZ: Masal okumak insanı stresten uzaklaşmasına yardımcı olur. Masal okuyun, masal yazın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder