1 Temmuz 2017 Cumartesi

MESUT ÖĞRETMEN ÖLMÜŞ

Mezuniyetimize günler kala Bahattin bir fikir attı ortaya. Değişik geldi, kabul ettik sınıfça.
Ertesi günü Melahat, masanın üzerine mendilleri serdi. Her mendile bir öğretmenimizin ismini yazdı. Hangimiz hangi öğretmeni arzu ediyorsak onun mendiline ona çiçek almak için para atıldı. Bunları toplayıp o öğretmenimize bize verdiği emekler için çiçek alacaktık.
İlk mendile Şermin Öğretmenin adı yazıldı. Tahmin edildiği gibi mendile para yağdı. İstisnasız herkes bütçesine göre bir şeyler attı, mendil para ile doldu. Belli ki en büyük çiçek demeti ona yapılacaktı. Şermin Öğretmen şen şakrak bir kadındı. Notu da boldu. Diğer öğretmenlerimiz içinde paralar konuldu. Mesut Öğretmenin mendiline sadece Sinan para attı. O da 25 kuruş.
Çiçekçiye Aslıgül ile beraber gittik. Önce Şermin öğretmenin mendilini açtık. Çiçekçi paraları saydı. Koskocanan güzel bir buket çiçek yaptı. Sonra Elvan Öğretmenin sonra da Mesut öğretmenin. Necla öğretmen için toplanan paraların bulunduğu mendili çiçekçinin önüne uzatınca
Çiçekçi sordu:
- Ne oluyor gençler?
Anlattık. Çiçekçinin hoşuna gitmiş olmalı ki güldü. Haydi bakalım der gibi baş salladı.
Mesut Hoca’nın mendiline gelince sıra:
—Bu da son, dedik.
Çiçekçi bir mendilin içine bir bizim yüzümüze baktı.
Aslıgül izah etme gereği duydu.
- Sadece bir arkadaşımız para attı.O da bu işte.”
- Yirmi beş kuruş.
- Kendisini pek sevmeyiz de
Çiçekçi “ Niçin?” diye sormadı.
- O kadar çiçek aldık. Tek bir gül de etmez mi? dedi Aslıgül.
Çiçekçi kendince ya felsefe yaptı ya da espri:
- Belki de binlerce çiçek eder de …
Çiçekçi yirmi beş kuruşu eline aldı. İskemleye oturdu. Parayı elinde bir süre evirdi çevirdi. Ben Aslıgül’e, Aslıgül de bana baktı. Aslıgül’e yavaş bir sesle:
“Bir şey vermeyecek herhalde gidelim, dedim.
Aslıgül başı ile önerimi onayladı. Biz tam hareketlenirken çiçekçi yerinden kalktı. Güllerin olduğu bölüme gitti. Çok güzel, güzelin de ötesinde bir buket yaptı. Sonra da bize döndü:
-Öğretmeninizin adı Mesut’tu değil mi? diye sordu.
Cevap vermemizi beklemeden de Mesut Öğretmenin yazısını yazıp çiçeğe yerleştirdi. Sonra da bize dönüp sordu:
- Hepsini götürebilecek misiniz, yoksa ben göndereyim mi?
Aslıgül Mesut Öğretmen için hazırlanan buketi işaret ederek:
—Götürürüz de, dedi. Bu, gerçekten Mesut öğretmene mi?
Çiçekçi cevap vermedi.
Aslıgül’ün bazen saflığı tutar:
—Yirmi beş kuruşa bu kadar mı çiçek etti?
Çiçekçi,
— Benim babamın adı da Mesut’tu dedi. “. O da öğretmendi. Ona sayın olsun bitsin.”
Çiçekçiden ayrılırken Aslıgül’e
— Ne ballı adam, dedim Mesut Öğretmeni kastederek. “Bu kadar olur değil mi? “
Aslıgül’ün keyfi kaçmıştı. Belki de her fırsatta Mesut Öğretmenin aleyhinde konuşup sınıfı ona karşı cephe almaya yönlendirmeye çalıştığı için olmuştu bu.
Mesut Öğretmen, epeyce bir süre çiçeklere baktı. Sonra, sandalyeye oturdu. Diğer öğretmenler gibi güzel sözler etmedi, öğütler vermedi. Sınıfın en çok konuşanı bile konuşmadı. Sınıfta tam bir sükûnet oluştu. Hepimiz Mesut Öğretmen’in vereceği tepkiyi sarf edeceği sözleri bekliyorduk.
Mesut Öğretmen özenle buketi açtı. Çiçekleri kucağına aldı.Sınıfın içerisinde dolaşmaya başladı. Biz de merak içerisinde gözlerimize onu takip etmeye. Derken Mesut Öğretmen Sinan’a bir gül verdi. Sinan ilk sırada oturmuyordu, son sırada da. Orta yerlerde bir yerdeydi. Hepimiz şaşırdık, birbirimize baktık Biri 25 kuruşu Sinan’ın verdiğini söylemiş olamazdı. Öyleyse bu neydi? İçin bir hoş oldu, ürkmedim desem yalan olur. Mesut Öğretmen hepimize tek bir laf etmeden birer gül vermeye başladı. Elinde tek bir gül kalmıştı. Tesadüfün bu kadarı olurdu ancak. Çiçekçi öğrenci sayısından bir fazla gül koymuştu. O gül de Mesut Öğretmenin elindeydi. Zil çaldı. Mesut Öğretmen hiç yapmadığı bir şeyi yaptı o an. Sınıfa döndü gülümsedi:
- Teşekkür ederim, dedi. Ve de elindeki gülü Murat’a fırlattı.
Ertesi sabah sınıfa girdiğimde sınıfta normal olmayan bir durum vardı.
-Ne var, ne oluyor? dedim.
Murat sırf canını acıtmak onu zor duruma düşürmek için üç senedir Mesut Öğretmen’e yapmadığı kalmamıştı. İftiralar atmış, arkadaşlarını ona karşı örgütlemişti. Ağlamaktan kan çanağına dönen gözleri ile gözlerimin içine baktı içimi bir hoş eden şu sözü söyledi:
— Mesut Öğretmen ölmüş!

***

Güzel Söz : ZARARIN NERESİNDEN DÖNERSEN KARDIR (TÜRK ATASÖZÜ)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder