30 Haziran 2016 Perşembe


DÜDÜK MAKARNA

Çoğu zaman olduğu gibi Ayaz Bey’in keyfine diyecek yoktu yine. Onun için her şey dört dörtlük müydü? Hayır. Lakin o, ne eder eder yaşamdan keyif alacak bir şeyler bulurdu her zaman.
Ayaz Bey, kapıdan girer girmez kendine has vücut hareketiyle gevşedi. Ayakkabılarını çıkardı. Sabahleyin evden çıkarken hazırladığı terliklerini giydi. Alnına konan sineğe “ merhaba” dedi. Bununla da yetinmedi elini sallayarak selamını pekiştirdi. Sinek hoşnut kalmamış olacak ki bundan uçtu gitti.
Ayaz Bey, salona geçince saatine baktı. Kaşlarını çattı. Kendisine koltuklardan ya da kanepeden birine atsa, sabahın ilk saatlerine kadar orada kalacağını biliyordu. Şimdiye kadar öyle olmayacak diye pek çok kez denemiş her defasında da aynı neticeye erişmişti. Bu bir daha denemeyeceği manasına gelmiyordu. Ama o, denemeyi, bugün yinelemeyecekti.
Yarına, yetiştirmesi gerekli bir de iş vardı Ayaz Bey’in. Gerçi yarın sabah da yapabiliri o işi ama şimdi yapması onun için daha hayırlı olacaktı. Yarın ortaya çıkacak bir aksilik işi yapamamacına sebep olabilir bu da kendisini sıkıntıya sokardı. Ayaz Bey, babaannesini ve onun zaman zaman kullandığı her defasında da haklı çıktığı bir sözü hatırladı. Bugünün işimi yarına bırakma. . Canı rahmet istedi herhalde diye düşünüp babaannesi için dua okudu duası bitince de ellerini açıp “ amin! dedi.
Ayaz Bey, çoraplarını çıkardı lavaboya gitti önce ayaklarını sonra elini yüzünü yıkadı. Pek sevdiği Zühtü türküsünden bir bölümünü mırıldanarak mutfağa geçti.
Samanlıksam kaldıramadım samanı da Zühtü
Ben sana kandım Zühtü
Hele hele hele yandım Zühtü.

Buzdolabının kapağını açtı. Buzdolabında yiyebileceği bir şeyler varsa da canı makarna çekti birden. Buzdolabımın kapağını yavaşça kapattı. Mutfak dolabının açık bırakılan çekmecesinden bir paket düdük makarna çıkardı. Makarna suyunu tencereye koydu. Ocağı yaktı. Tencereyi ocağın üzerine yerleştirdi. Sonra da hızlı adımlarla mutfaktan da daireden de çıktı. Karşı komşunun kapısını alacaklı gibi üst üste defalarca çaldı. Kapı açıldı. Kapıyı açan kadın Ayaz Bey’i görünce rahatladı. Geçen yıl evi satın aldığı kadın Ayaz Bey için bir şeyler söylemiş sonra da eklemişti.” Gecenin bir vaktinde kapını çalar abuk sabuk sorular sorarsa korkma, ocağa düdük makarna koymuştur.”
Mahsune Hanım sordu:
—Hayırdır komşu ne oldu?
Ayaz Bey, selam melam vermeden soruya soru ile karşılık verdi:
— Kocan yok mu?
— Yok, Niye sordun ki?
— Nerede?
— Bilmem.
— Oğlun.
— O da yok.
— O nerede?
— Ben bekârım komşu. O nedenle de ne oğlum var ne de kocam. Ha bu arada evlenmeye de hiç niyetim yok bunu da bilesiniz.”
Ayaz Bey, “ hay Allah der “der gibi bir harekette bulundu. Susup bekledi.
Mahsune Hanım bir elini beline dayadı. Bir garip gülümsedi.
—Ben yardımcı olayım, dedi.
—Ben dünkü mili maçın sonucunu merak etmiştim de onu soracaktım.
Kadın, gözleri ile birkaç kez Ayaz Bey’i tepeden tırnağa süzdükten sonra merakı üstün geldi, sordu:
— Ocağa makarna mı koydunuz?
Ayaz Bey,
— İçeriye girince atacağım dedi. Suyu kaynıyor.
— Düdük makarna mı?
— Yani…
Mahsune Hanım, gülümsedi.
— Milli maçı 2–0 kazandık dedi.
Sonra da, “ iyi geceler” dileyip kapıyı yavaşça kapattı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder