28 Kasım 2010 Pazar

MERHABA VE DÜŞÜNCE


—Şu dünyada ne tip insanlar var be, dedi Bora.

-Hıı, dedi Turgay. Çekti burnunu.

—Şuna bak, adam yalnız başına oturuyor da gelip bir merhaba demiyor be. Başıyla bile selam vermiyor.

Ellerini dizlerine bastırdı, kalkacak gibi yaptı.

-Göz göze geldik az evvel, dedi.


Kısa bir süre önce kesilen müzik tür değiştirerek yeniden başladı.

—Ah, dedi yan masada oturanlardan biri. Ellerini masaya vurdu,müziğe eşlik etmeye kalkıştı:

“Gideriz biz iklimiz
Kestanedir yükümüz”

—Kes be, dedi biri.

“Kestanedir yükümüz
Şu Şarköy’ün içinde,
Elti olcaz ikimiz.”

—Kes dedik ya be, dedi az evvelki sesin sahibi.

Biraz önceye göre daha sert çıkmıştı sesi.

Kesti. Ağır ağır kalktı. Etrafına bakındı.

—Kim dedi onu?

—Ben dedim, dedi biri, duvar dibindeki masadan. Pek çok kişi o tarafa çevirdi başını.

— Ben dedim, n’olcak?

İri yarıydı. Güçlü kuvvetli bir adama benziyordu.

—İyi dedin ağabey, diline sağlık dedi türküye eşlik eden adam.

Yutkundu, çöktü.

—Şuna bak be, dedi arkadaşına. “Biraz eğlenelim dedik, az kalsın eğlendirecektik.”

-Kafayı bulmaya başlayınca bir hoş oluyorsun ama sende, dedi arkadaşı.

—Sen buna kafa bulmak mı diyorsun? Hafifçe eğildi. Elleriyle tempo tutarak başka bir türküye başladı:

“Yatırdım, yatırdım dam sesine
Tiskindim düştüm cam sesine.”

Kıs kıs güldü. Durdu. Elini yanağına dayadı, başka bir türküye geçti:

“Kar mı yağmış aman aman Kütahya’nın dağına aman aman
Ateş düştü ciğerimin aman bağrına
Gül donatmışlar aman aman....
Gayırma sevdiğim gün böyle kalmaz
Yanar yüreğimin ateşi sönmez...”

Sustu... içini çeke çeke ağlamaya koyuldu.

— Yahu dur ne yapıyorsun? dedi arkadaşı.

Kalktı yanına yanaştı... Koluna girdi: “ Haydi kımıldan, kımıldan biraz... Kalktı dışarıya çıkalım biraz, hava alalım...” Biraz da zorlayarak kaldırdı; koluna girdi.

Dışarıya doğru yürüdüler...

İçkisinden bir yudum aldı Bora.

— Kapının yanındaki masaya baksana, dedi. Geğirdi.

— Kapının yanındaki masa mı?

Hafifçe kalktı. Gözlerini kısarak baktı.(Uzağı pek seçemezdi.) “Kapının yanındaki masa...” diye söylendi. Kapının yanındaki, onun yanındaki masalara baktı.

Bora’ya döndü.

—Göremedim kimseyi, dedi. Kimdi?

—Kapının yanında ayna var ayna, aynanın hemen önündeki masaya baksana... Gri kravatlıyla dikkat etsene.

—Ben adamı seçemiyorum sen gri kravattan bahsediyorsun, dedi Turgay. Güldü kendi kendine ve döndü baktı tekrar. Zorladı kendini, gördü ve tanıdı.

— Şey değil mi o?

—Yaaaa, dedi Bora. “ Muammer.”

— Muammer, Muammer ya.

Hiç değişmemi değil mi?

— Nasıl da tanıyamadım demin be... Ne garip şeydi yahu...

Kendi kendine söylenir gibi konuşmuştu. Bora’ya döndü, gözlerinin içine bakarak: “Senin yanında oturuyordu değil mi?”

— Benim yanımda mı oturuyordu, dedi Bora güldü.”Ben öylelerini yanıma oturtur muyum be... Önümdeydi Fehmi’nin yanında.”

—Sahi Fehmi dedin de; ne yaptı o?

— Neyi ne yaptı?

—Bitirebildi mi okulu? Son gördüğümde bırakacağım falan diyordu da...

—Bıraktı herhalde.

—Yapma be.

—Öyle duydum. Hem...

Tamamlayamadı sözünü Bora. Böğründen biri dürtüklüyordu. Döndü.

—Ateşiniz var mı acaba? Dedi zayıfça bir adam. Sigarasını ağzına yerleştirmiş, yanaimıştı. İyice sarhoştu. Zor duruyordu ayakta.

Ters ters, kızgın kızgın baktı Bora:

—Yok dedi. Ateşimiz mateşimiz yok anladın mı?

Sesini alabildiğine yükseltmişti. Adamı itti.

—Ateşçi miyim ben de, dedi.”Ateşçi başı mıyım ben?”

Adam dudak büktü. Omuzlarını kaldırdı indirdi. Bir şeyler mırıldanarak döndü, gitti...

—Boş ver, dedi Turgay.

—Hayır, dedi Bora. “Sigarasını taşıyan ateşini de taşısın.”

Tekrar: “ Boş ver” dedi Turgay. “Aldırma.” Sigara paketini çıkardı, uzattı.

—Yak bir tane.

Bir tane aldı Bora. Kulağının arkasına koydu aldığı sigarayı.

—Yaksana, dedi Turgay.

—Sonra yakarım.

—Ne insanlar var be?

— Öyle...

—Muammer’e diyorum... Bir gün hiç unutmam kimya dersindeyiz. İmtihandayız... Hoca soruları sormaya başladı bende kalem yok... Yanıma da, yanımdaki çocuk gelmediği için onu oturttu.

— Muammer’i mi?

—Hişt bir kalem versene dedim, dürterim, çimciklerim adam bana mısın demez.

— Bir kere de ben istemiştim.” İmtihana gireceğimizden haberin yok muydu arkadaşım” dedi. O gün bugündür konuşmuyorum. Ukala...

Bora ceketinin cebinden çakmağını çıkardı: “Bir sigara versene” dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder