15 Haziran 2021 Salı

 

MOR NİNE

 

Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallarken, aylar ayları günler günleri takip etmiş Mor ninenin köye,  köyüne gitme vakti gelmiş. Her yıl olduğu gibi  haziranın  on üçünde sabah ezanı okunurken  dedesinin dedesinden kalan otomobiline binip yola koyulmuş. Az gitmiş uz gitmiş yollar aşmış ilk mola yerine varmış.  

O anda da yıllarca görmediği sevdiğine kavuşan bir insanın sevinç ve mutluluğunu yaşayan  birinin duyduğu heyecanı duymaya hazırlanırken meye uğradığını şaşırmış.. Tepesinden adeta kaynar sular dökülmüş.  Başı dönmüş. Gözlerinden yaşlar boşalmış. Belli ki kendisi gibi suyu gören pek çok kişi kısa bir mola vermek için burara uğramış, yemiş içmiş sonra da pisliklerini bırakıp buradan ayrılmışlar..  Bunların sayısı birken iki iki iken beş olmuş burada küçük bir çöp dağı oluşmuş.. Bu çöplerden bir kısmı da sağa sola dağılmış mide bulandırıcı bir görünüm almış. Ortaya yayılan çöp kokusu kır çiçeklerinin kokularını bastırmış

Mor Nine bir süre elleri belinde gözleri dolu dolu, içi acıyarak  orada durduktan sonra oradan ayrılmak için hareketliği anda irkilmiş. Tiz bir ses kendisine sesleniyormuş:

Mor Nine sağına soluna bakınmış, kimseyi görememiş. “ Allah Allah, hayırdır inşallah “ demiş. “ Rüzgarın sesi hakikat gibi herhalde.”

Mor nine Tekrar etrafına bakındıktan sonra birkaç atmasıyla  aynı ses ,

-Lütfen beni de götürün, burada ölmek istemiyorum, demiş

Mor Nine yine durmuş.  Korkarak tekrar etrafına dahi dikkatli bakmış. Aynı ses bu sefer Mor Nineye yardımcı olmuş.

-Sağ tarafınızdaki çöğ yığınını altında kaldım. Susuzluktan ölmek üzereyim, nefes de alamıyorum. Bana yardım etmezseniz birkaç saate kadar öleceğim. Lütfen beni kurtarın sonra da köyünüze götürün. Bahçenizin bir köşesine dikin, pişman olmazsınız.

Mor Nine kısa bir tereddütten sonra söylenen yeri burnunu kapatarak eşelemiş. Eşelemiş. Çöplerin altında yaşama yeni yeni adım atan küçücük bir karpuz fidesi varmış. Ezildiği, susuz kaldığı, ölmek üzere olduğu her halinden belli oluyormuş.

Karpuz fidesi:

-Sağ olun, sağ olun Mor Nine, demiş. Bugünlerde sizin geleceğini, beni kurtaracağınız biliyordum. Bu inançla ölüme direndim.

Mor Nine,  karpuz fidesinin adını bilmesini şaşırmış ama ona nasıl cevap vereceğini bilememiş. Özenle fideyi oradan çıkarmış. Şimdi bir an önce onu köyle götürmek bahçesine ekmek için acele etmek istemiyormuş. Onun için adeta koşarak arabasına binmiş, arabayı tam çalıştırırken karpuz fidesi tekrar konuşmuş:

-Gidiyor muyuz?

-Evet,. Bir an evvel seni köye götürüp tedaviye  almak istiyorum.

Fide,  çöpleri işaret ederek:

-Burayı böyle pislik içinde mi bırakacaksınız.

-       

-Temizlemeyecek misiniz?

-Ben kirletmedim ki. Geçen yıl ben buradan ayrılırken  hiç kirletmemiş olmama rağmen yine de mıntıka temizliği yaptım, tertemizdi bıraktım buraya. Kirletenler gelsin temizlesin.

- Sen bunun gerçekleşeceğine inanıyor musun?

Nihayetinde Mor Nine’de bir insanmış. Birden öfkelenmiş, sesini yükseltmiş:

-Elin pisliğini ben mi temizleyeceğim?

Fide, susmuş. Mor Nine sormuş:

-Ne oldu, niye bir şey söylemiyorsun

-Siz söyleyeceğinizi söylediniz, ben ne söyleyeyim ki?

Mor Nine,  söylenmiş:

-Yaşamım hep sorumsuz ve duyarsız insanların pisliklerini temizlemekle geçti, öf be.

Fide, Mor Nine’nin cümlesini nasıl bitireceğini tahmin etiğinden sözünü kesmiş:

-Temizleyecek misin?

Mor Nine, arabasından inmiş. Eline birkaç poşet almış,  Söylene söylene

Geri dönmüş tam çöpleri temizlemeye başlamışken genç bir adam ile geç bir kadın yanlarına yanına gelmiş. Mor Nine onların çevreyi kirletenlere müstahak oldukları sözleri söyleyeceğini ve ona yardım edeceğini düşünerek sevinmiş ama hiç de öyle olmamış.

-Hala senin gibi antika insanlar var ha, demiş genç adam. “Mıntıka temizliği yapıyorsun ha. Yap yap ninem yap.” demiş genç adam

Genç kadın da” Kolay gelsin sana Nine, iyi temizlemeler “demiş. Genç adamın kolundan tutmuş. “Bunlar eski kafa şekeri m “ demiş

Genç adam ile genç kadın gülüşerek oradan ayrılmışlar Arabalarına binmişler. Genç adamın Mor Nine’ye söyleyeceği bir şey daha varmış. Camı açarak onu da söylemiş:

- Yaa ebe, sen temizliyorsun ama dönüştü de ben ve arkadaşlarımla burada mola vereceğiz.  Kirleteceğiz buraları. Onları da bizim adımıza temizlersin artık, şimdiden ellerinden öperiz.

 Mor Nine arabaları İle hızla oradan uzaklaşan gençleri gözden kayboluncaya kadar izledikten sonra “ ya bismillah” deyip kolları sıvamış, Çevreyi tertemiz etmiş, kır çiçeklerinin kokusu burnuna gelince de tüm yorgunluğu geçmiş akabinde de arabasına binip köyünün yolunu tutmuş. Az gitmiş uz gitmiş uz gitmiş tepeler dağlar aşmış köyüne ulaşmış hiç vakit yitirmeden de karpuz fidesini küçük bahçesinin en güzel yerine ekmiş. Karpuz fidesi kendisine yapılan bu iyiliğin altında kalmak istememiş. Çarçabuk büyümüş, çiçekler açmış, kan kırmızısı baldan tatlı meyveler vermiş. Mor Nine parası olanlara bu karpuzları satmış, parası olmayanlara “ afiyet olsun, bal şeker olsun diyerek hediye emiş. Gökten   elmalar düşmüş, bir Mor Nine’nin başına  birleri bu karpuzu  yiyenlerin başına birileri de bu masalı okuyanların başına. Ve onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder