MOR NİNE
Bir varmış bir yokmuş.
Evvel zaman içinde kalbur saman içinde ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallarken,
aylar ayları günler günleri takip etmiş Mor ninenin köye, köyüne gitme vakti gelmiş. Her yıl olduğu gibi haziranın on üçünde sabah ezanı okunurken dedesinin dedesinden kalan otomobiline binip
yola koyulmuş. Az gitmiş uz gitmiş yollar aşmış ilk mola yerine varmış.
O anda da yıllarca
görmediği sevdiğine kavuşan bir insanın sevinç ve mutluluğunu yaşayan birinin duyduğu heyecanı duymaya hazırlanırken
meye uğradığını şaşırmış.. Tepesinden adeta kaynar sular dökülmüş. Başı dönmüş. Gözlerinden yaşlar boşalmış.
Belli ki kendisi gibi suyu gören pek çok kişi kısa bir mola vermek için burara
uğramış, yemiş içmiş sonra da pisliklerini bırakıp buradan ayrılmışlar.. Bunların sayısı birken iki iki iken beş olmuş burada
küçük bir çöp dağı oluşmuş.. Bu çöplerden bir kısmı da sağa sola dağılmış mide
bulandırıcı bir görünüm almış. Ortaya yayılan çöp kokusu kır çiçeklerinin
kokularını bastırmış
Mor Nine bir süre
elleri belinde gözleri dolu dolu, içi acıyarak orada durduktan sonra oradan ayrılmak için
hareketliği anda irkilmiş. Tiz bir ses kendisine sesleniyormuş:
Mor Nine sağına soluna
bakınmış, kimseyi görememiş. “ Allah Allah, hayırdır inşallah “ demiş. “
Rüzgarın sesi hakikat gibi herhalde.”
Mor nine Tekrar
etrafına bakındıktan sonra birkaç atmasıyla aynı ses ,
-Lütfen beni de
götürün, burada ölmek istemiyorum, demiş
Mor Nine yine durmuş. Korkarak tekrar etrafına dahi dikkatli
bakmış. Aynı ses bu sefer Mor Nineye yardımcı olmuş.
-Sağ tarafınızdaki çöğ
yığınını altında kaldım. Susuzluktan ölmek üzereyim, nefes de alamıyorum. Bana
yardım etmezseniz birkaç saate kadar öleceğim. Lütfen beni kurtarın sonra da
köyünüze götürün. Bahçenizin bir köşesine dikin, pişman olmazsınız.
Mor Nine kısa bir
tereddütten sonra söylenen yeri burnunu kapatarak eşelemiş. Eşelemiş. Çöplerin
altında yaşama yeni yeni adım atan küçücük bir karpuz fidesi varmış. Ezildiği,
susuz kaldığı, ölmek üzere olduğu her halinden belli oluyormuş.
Karpuz fidesi:
-Sağ olun, sağ olun
Mor Nine, demiş. Bugünlerde sizin geleceğini, beni kurtaracağınız biliyordum.
Bu inançla ölüme direndim.
Mor Nine, karpuz fidesinin adını bilmesini şaşırmış ama
ona nasıl cevap vereceğini bilememiş. Özenle fideyi oradan çıkarmış. Şimdi bir
an önce onu köyle götürmek bahçesine ekmek için acele etmek istemiyormuş. Onun
için adeta koşarak arabasına binmiş, arabayı tam çalıştırırken karpuz fidesi
tekrar konuşmuş:
-Gidiyor muyuz?
-Evet,. Bir an evvel
seni köye götürüp tedaviye almak
istiyorum.
Fide, çöpleri işaret ederek:
-Burayı böyle pislik
içinde mi bırakacaksınız.
-
…
-Temizlemeyecek
misiniz?
-Ben kirletmedim ki.
Geçen yıl ben buradan ayrılırken hiç
kirletmemiş olmama rağmen yine de mıntıka temizliği yaptım, tertemizdi bıraktım
buraya. Kirletenler gelsin temizlesin.
- Sen bunun
gerçekleşeceğine inanıyor musun?
Nihayetinde Mor
Nine’de bir insanmış. Birden öfkelenmiş, sesini yükseltmiş:
-Elin pisliğini ben mi
temizleyeceğim?
Fide, susmuş. Mor Nine
sormuş:
-Ne oldu, niye bir şey
söylemiyorsun
-Siz söyleyeceğinizi
söylediniz, ben ne söyleyeyim ki?
Mor Nine, söylenmiş:
-Yaşamım hep sorumsuz
ve duyarsız insanların pisliklerini temizlemekle geçti, öf be.
Fide, Mor Nine’nin
cümlesini nasıl bitireceğini tahmin etiğinden sözünü kesmiş:
-Temizleyecek misin?
Mor Nine, arabasından
inmiş. Eline birkaç poşet almış, Söylene
söylene
Geri dönmüş tam
çöpleri temizlemeye başlamışken genç bir adam ile geç bir kadın yanlarına
yanına gelmiş. Mor Nine onların çevreyi kirletenlere müstahak oldukları sözleri
söyleyeceğini ve ona yardım edeceğini düşünerek sevinmiş ama hiç de öyle
olmamış.
-Hala senin gibi
antika insanlar var ha, demiş genç adam. “Mıntıka temizliği yapıyorsun ha. Yap
yap ninem yap.” demiş genç adam
Genç kadın da” Kolay
gelsin sana Nine, iyi temizlemeler “demiş. Genç adamın kolundan tutmuş. “Bunlar
eski kafa şekeri m “ demiş
Genç adam ile genç
kadın gülüşerek oradan ayrılmışlar Arabalarına binmişler. Genç adamın Mor Nine’ye
söyleyeceği bir şey daha varmış. Camı açarak onu da söylemiş:
- Yaa ebe, sen
temizliyorsun ama dönüştü de ben ve arkadaşlarımla burada mola vereceğiz. Kirleteceğiz buraları. Onları da bizim
adımıza temizlersin artık, şimdiden ellerinden öperiz.
Mor Nine arabaları İle hızla oradan uzaklaşan
gençleri gözden kayboluncaya kadar izledikten sonra “ ya bismillah” deyip
kolları sıvamış, Çevreyi tertemiz etmiş, kır çiçeklerinin kokusu burnuna
gelince de tüm yorgunluğu geçmiş akabinde de arabasına binip köyünün yolunu
tutmuş. Az gitmiş uz gitmiş uz gitmiş tepeler dağlar aşmış köyüne ulaşmış hiç
vakit yitirmeden de karpuz fidesini küçük bahçesinin en güzel yerine ekmiş. Karpuz
fidesi kendisine yapılan bu iyiliğin altında kalmak istememiş. Çarçabuk
büyümüş, çiçekler açmış, kan kırmızısı baldan tatlı meyveler vermiş. Mor Nine
parası olanlara bu karpuzları satmış, parası olmayanlara “ afiyet olsun, bal
şeker olsun diyerek hediye emiş. Gökten elmalar düşmüş, bir Mor Nine’nin başına birleri bu karpuzu yiyenlerin başına birileri de bu masalı
okuyanların başına. Ve onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder