AYIPLI
SÖZ
Öyle bir
bağırdı ki anne, yer yerinden oynadı sandı herkes, sesini binada duymayan
kalmadı.
Küçük
çocuk ne yapacağını şaşırdı. Beti benzi kül
gibi oldu. Eli ayağı boşaldı.
Anne,
hışımla küçük çocuğun üzerine yürüdü. Kollarından tuttu, sarstı:
-Çabuk
söyle bana nerden duydun bu kelimeyi sen? Kim söyledi? dedi.
Anne mürekkep yalamamış değildi. Lise mezunuydu.
Küçük çocuk, sesi titreyerek annesine cevap verdi. Kelimeyi kimden duyduğunu
söyledi. Söyleyen aynı yaşlarda bir çocuktu.
Anne,
-Bir daha
o çocukla konuşmayacaksın, yanına bile yaklaşmayacaksın, görürsem duyarsan
Allah yarattı demem, kemiklerini kırarım, dedi.
Küçük
çocuk, başını olur manasına salladı. “ Konuşmam “ dedi.
-Çabuk
odana çık, dedi annesi ve devam etti sözlerine: “Bir hafta sana bilgisayar yok,
oyun yok, telefon yok, cezalısın.
Küçük
çocuk, koşarak , gözyaşı dökerek odasına koştu.
Annenin annesi
oturduğu koltuktan seyretti olanları ,
olaya müdahil olmadı. Torunu odasına gidince de kızına sert çıktı:
-Ne
yaptığını sanıyorsun sen kızım?
Anne,
annesine döndü. Biraz sakinleşmiş gibiydi. Elleri arkasında salonun içinde bir aşağı bir yukarı dolaşıyordu.
Durdu:
-Ne
sorduğunu, ağzından çıkan kelimeyi duydun değil mi anne? ……. ne demek, dedi. Düşünebiliyor musun……… ne
demek diye sordu bana. Bu yaştaki bir çocuğun
soracağı soru mu bu? Sen olsan
çıldırmaz mısın? Ağzı süt kokuyor daha .
Anneannenin
yaşı seksenin üzerindeydi
-Tamam da
yavrum dedi.
Sözünün
devamını bir an getiremedi. Düşündü, toparladı. Sonra da kızına eli ile gel
işareti yaptı. Anne, hırsından ağlamak üzereydi.
Aneanne yanına gelen kızını yanına oturttu, elinden
tuttu:
-Bak yavrım
dedi, dokuz çocuk büyüttüm, ben . Ben seni anlıyorum. Bu yaşta bir çocuğun (
aneanne kendini tutamadı güldü) böyle bir soru sorması her anne babayı şoke
eder. Ne söyleyeceklerini bilemezler de...n
- ne
“de”si anne ya. Ne söylediğini
duydun…….. ne demekmiş. Ne demekse ne
demek. Büyüyünce öğrenirsin. Tövbe tövbe. Kusura bakma anne ya. Senin yanında…
Çok özür dilerim.
- Bak
güzel kızım, çocuk bu. Bir yerlerden duymuş. Ne olduğunu merak etmiş. Etmiş de
senin vereceğin tepki bu mu olmalıydı?
- Ne yapacaktım
anne? Dizimin dibine oturtup başını okşaya okşaya onun ne
olduğunu mu anlatmalıydım. Tövbe tövbe.
- Yavrum,
ben ne anlatmak istiyorum sen ne anlıyorsun.
Anne, elinde
olmadan sesini yükseltti:
-Lafı
uzatma da anlat anne sen de. Nutuk dinleyecek durumda değilim, kusura bakma,
dedi.
Anneanne,
-Benim
yerime başka bir anne olsaydı bu sözünün
üzerine burayı terk ederdi kızım, ama ben bunu yapmayacağım. Beni dinlersen iki
çift laf edeceğim yok dinlemem dersen ağzıma fermuar çekip oturacağım.
Anne,
annesini istemeden kırdığı için üzüldü.özür diledi.
-Tamam
benim tepkimi doğru bulmadın sen de, dedi ve ilave etti “Sen benim yerime
olsaydın ne yapardın anne?Tepkin ne olurdu?”
- Senin gibi
avazım çıktığı kadar bağırıp çocuğumun üzerine yürümezdim.
- Anne
çıldıtırtnak mı istiyorsun sen beni. Kocaman kadınım sorduğu soruyu ben bile
telaffuz edemiyorum. Anlamak istemiyorsun sen beni.
- Bu
yaştaki bir çocuğun böyle bir soru sorması
elbette insanı şoke eder ama verilecek tepki seninki gibi olmamalı diye
düşünüyorum ben.
-…
-Çocuğun
ödünü patlattın verdiğin tepki ile. Bu çocuk belki de bir daha hiç bir şey
paylaşmayacak seninle.. Oysa çocuk olsun, genç olsun ailesiyle her şeyi
paylaşabilmeli. Onların vereceği
tepkiden korkarsa paylaşmaz, paylaşmazsa da
yanlış yollara sapabilir, saptırılabilir yanlış bilgilerle.
Anne bir
an duraksadı. Annesinin gözleri içine baktı ve sordu:
-Tepkim
çok mu sert oldu?
-…
-Fakat
ben onun iyiliği için yaptım bunu.
-…
-Sen
olsaydın ne yapardın ki?
-…
-Kendimi
dizginler, bu konuyu yarın konuşsak olur mu acaba derdim mesela,
-Yarın
olunca da sorarsa?
-İlk şoku
atlatıktan sonra sen zaten şey yapardın. Onun yaşına uygun sözcükler bularak
birkaç cümle kurar onun merakını giderirdin.
-Mesela
anne.
-
Evladım, mesela deme bana.
Onu da sen bul. Benim söylemek istediğim başka bir şey. Sen onu anlamak
istemiyorsun
-...
- Çocuk o
sözü duymuş bir yerden. Merak etmiş. Gidip sarı çizmeli Mehmet Ağa’ya mı
sorsaydı? Senin yerine babası olsaydı burada ya da başkası ona soracaktı. Anne
olarak bağırıp çağırarak onu susturmak, merakını gidermemek sorunu halletti mi
sanıyorsun? Şimdi o kafasında neler kuruyordur? Benim korkum bir daha senin o
halini görmemek için sana bir daha hiçbir soru sormayacak, seninle bir şey
paylaşmayacak, başına kötü şeyler gelecek.
- Öf be
anne ağzından yel alsın. Çocuktur, unutur gider.
- O ses
tonun, beden dilin hiç de unutulacak gibi değildi.
Ortamda bir sessizlik oldu. Anne oturduğu yerden
kalktı. Bir bardak su içti. Sonra yine annesinin yanına gitti. Onun kahverengi
gözleri içine bakarak, yalvaran bir ses tonu ile:
-Ya tamam
kantarın topunu kaçırdım da anne, dedi.”
Şimdi ne yapmalıyım onu söyle bana.”
Annesi,biraz
düşündü.Biraz daha düşündü. Biraz biraz daha düşündü. Kızının sabrı taştı, yüksek bir ses tonu ile:
-Hadisene
anne ya, dedi. “Söylesene bir şey. Akıl ver bana.”
Annesi,
iç geçirerek oturduğu yerden kalktı. Kızının gözlerinin içine bakarak tane tane
onun son söylediği cümlelere karşılık verdi, akabinde de “ Ben odama gidiyorum şimdi, biraz
uzanıp dinleneceğim.”diyerek salondan
ayrıldı.
-Olur
olmaz yerde sesini yükseltenlerden hiç haz etmem ben Sabırsız insanlardan da
haz etmem. Son söyleyeceğini ilk söyleyenlerden de haz etmem. Herkesin aklı
kendisine, istenmediği sürece
kimseye akıl da vermem. Hata yapmak
insanlara mahsustur, hata yapmamaya çalışırım yaparsam da ağzımın ucu ile değil
ağzımı doldura doldura içten özür dilerim. Özür dilemek küçülmek değil erdemliktir.
BİTTİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder