18 OCAK
RAUF DENKTAŞ MI DESEM NEVESER HALA’MI DESEM GÜNLÜK…
Dün, son zamanlarda seyretmediğim kadar televizyon seyrettim. O kanal bu kanal dolaştım durdum. Zaman zaman yüksek sesle “ah!” çektim, iç geçirdim. Kendimi zorlamadan aklıma pek çok isim geldi ama en çok da Neveser Hala ile Günbay Hoca’yı anımsadım. Bir aralık kalkıp gitmeyi bile düşündümse de onlara gözüm yemedi doğrusu. Malum dün epeyce ayazdı hava. Her yer buz olmalıydı ( Hiç dışarı çıkmadım belki de değildi, soğuk havaya göre söyledim) ara sıra kar da serpiştiriyordu.
En kısa zamanda, olabildiğince kısa zamanda Neveser Hala ile Günbay Hoca’yı ziyaret edeceğim, o günü ve o anları da seninle paylaşacağım günlük.
Şu anda “telefon” dediğini biliyorum ama ondan önce yazacağım şeyler var.
Hangi kanalı açtıysam Rauf Denktaş ile ilgili bir haber vardı dün
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet’inden naklen cenaze töreni yayını vardı.
Oradaki insanlarla yapılan söyleşiler vardı.
Kanallarda, profesörler, elçiler, Rahmetli Denktaş’la zaman zaman çalışma bahtiyarlığına erişen insanlar vardı.
Anlatanların anlattıklarından çökertilebileceklerden bazıları şöyleydi:
Ömrünü KTTC’ ye adamış bir ata.
İnanılmaz zeki.
Büyük mücadeleci.
Hayvan sever.
Doğasever.
Fotoğraf sanatçısı.
Anavatan Türkiye’ye bağlı asil bir Türk.
İki evlat acısı yaşamış bir baba.
İyi bir müzakereci.
İnsancıl.
Espri yapmayı seven, espri yeteneği sayesinde gergin ortamları yumuşatıveren bir şahsiyet.
Kendisini sevmeyenlerin bile hakkını teslim etmek mecburiyetinde kaldığı ulu bir çınar.
Allah rahmet eylesin.
Seni ne kadar az tanımışız Rauf Denktaş.
Suç insanında mı, seni anlatmayanlarda mı yoksa anlatmak isteyenlere olanak tanıyıp anlattırmayanlarda mı?
Toros diye bir adın bile varmış , aldığın adın da öyküsü… . Kaç kişi biliyordu?
Dün televizyonlarda bahsedilen özelliklerinin binde birini bilseydi adını bilenler, yaşarken biraz daha doğru algılayabilirler miydi seni acaba?
Özellikle son ayların hastalıklarla geçti, gittiğin yerde senin için sarf edilen hoş sesleri duyuyor musun bilinmez ama, hasta yatağındayken yaptığın güzel işlerin, verdiğin büyük mücadelenin televizyonlarda dünkü şekilde anlatılması ve senin bunları yaşarken duyman sana güç kuvvet verir miydi acaba?
Ismarlasam bu kadar olmazdı herhalde, sözleri ile müziği ile, söyleyeni ile ki (Ali Ekber Çiçek söylüyor) şu anda, bence inanılmaz güzel bir türkü. Sözlerini şimdi seninle paylaşmamak olur mu?
***
Gönül gel seninle muhabbet edelim
Araya kimseyi alma sevdiğim
Ya benim kimim var kime yalvarayım
Kaldır kalbindeki karayı gönül.
Solmazsa dünyada güzeller solmaz
Bu dünya fanidir kimseye kalmaz.
Yalan dolan ile sofuluk olmaz
Mümin( yiğit) olan bekler sırayı( berayı) gönül.
Derviş Ali’m öğüt verir özüne
Gönül lütfeyledi geldi sözüne
Azrail konarsa göğsün düzüne
O zaman görürsün karayı gönül.
***
Günlük, bugünlük bu kadar diyeceğim biraz sonra. Telefondan yarın bahsedeceğim( inşallah) Şimdi, Neveser Hala’ya telefon edeceğim. Halini hatırını sual edeceğim.” Arayıp soramıyorum nicedir ama, benim için yaptıklarınızı unutmadım.” diyeceğim. En azından onu bilsinler.
- Efendim günlük?
- Gideceğim en kısa zamanda ama olur a olmazsa, gidemezsem hani.
- …
- Efendim? Tamam, on yıldır arayamadım ama atalarımız ne demiş: “ Zararın neresinden dönersen kardır.” Beni tutmazsan böyle aklıma gelmişken şimdi arayacağım işte…
- …
- Tamam yarın da bunları senin ile paylaşacağım. HOŞÇA KAL.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder