İSMAİL! İN GÜNLÜĞÜ ( İSMAİL BEY ÖLDÜ.)
17 OCAK
Allah’ı var çok ısrar etti ama ben kabul etmedim.
Öylesine uğramıştım. Müsaitmiş de birkaç saat kadar oturduk. Şundan bundan konuştuk. Çay içtik kahve içtik. Vakti zamanı gelip de, “ Ben kaçayım artık.” deyince “ Ben seni bırakayım” dedi. “ Olmaz” dedim. (Olmaz yazdığıma bakma daha hoş bir ifade ile önerisini geri çevirdim ama şu anda ne söylediğimi toparlayamadım işte.”
Olmaz dedim çünkü korktum Günlük ( Günlüğün ilk harfini büyük harf yazarak gururunu okşadım bu iyiliğimi unutma ha) Daha yeni emekli oldu. Emekli ikramiyesinin üzerine birkaç kuruş daha eklemiş yıllarca hayalini kurduğu otomobili almış. Evvelsi gün telefonda söylemişti- muhtemeldir bu mutluluğunu bendeniz ile paylaşmak istemişti- yukarıda “ öylesine” dedim ama uğramamın bir sebebi de buydu. Ufacık da bir hediye aldım laf aramızda “ hayırlı olsun” dedim.
- Bırakayım ben seni.
- Hiç gereği yok Yadigâr.
- Olur mu öyle şey. Bırakayım ben.
- Hemen aşağı sokağınıza bizim kuzen taşındı oraya uğrayacağım.
- Başka zaman uğrarsın bırakayım seni.
- İnan başka zaman gelemem. Bir kağıt vereceğim, gelmişken bırakayım. Israr etme ne olur.
Kağıt mağıt yok tabi. Benimki mazeret. Buralara taşınmış kuzen muzen de yok. Birden aklıma geldi, söyleyiverdim işte.
Aslında pek keyfim de yoktu bugün. Bıraksaydı iyi olurdu ama… Neme lazım kaza maza yapar üzülürüm. Araba gıcır daha. Gelir biri vurur… Daha sabah gazetede okudum. Kırmızı ışıkta duran bir arabaya arkadan gelen bir araba vurmuş. Araba haşat. Gazete de fotoğrafı vardı. Bir de gazetenin yazdığına göre gazetecinin bir sorusu üzerine ne cevap vermiş biliyor musunuz? Dünyada tahmin edemezsini z( mi acaba…) Efendim… Bence de ciddi olamaz ama demiş işte:” Duracağını tahmin edemedim.” Hani derler ya, ölür müsün, öldürür müsün?
Bakın gene asabım bozuldu. Sen kırmızı ışık da dur arakadan gelen biri “ hızla” vursun. Buna kaza demek mümkün mü? Geçen günde bizim komşu anlattı, kırmızı da durmuş arkadan bir araba sürekli korna çalıyor. Dayanamamış inmiş, “ Ne oluyor” demiş arkada duran sürücü (!) ne dese beğenirsiniz “ Yürüsene…”
- Kırmızı yanıyor.
- Gelip geçen araba mı olur bu saatte. Sabahın körü daha.
- Kırmızı yanıyor ama…
- Polis mi var, ceza mı kesecek. Ödlek…
Ne yapsın, “ Ya sabır” demiş komşu. Neyse ki o arada yeşil yanmış da gazeteye haber olmaktan kurtulmuş.
Neyse efendim, Yadigâr’la öpüştük koklaştık. “ Ayaklarına sağlık” dedi “ Ama olmadı bu, bıraksaydım seni hava da soğuk bak” diye ekledi. . Ben de “ başka zaman” dedim ayrıldım.
Haddizatında buraları pek bilmem ama ( Yadigâr yeni geldi buraya, adresi sora sora buldum) gelirken gördüğüm kadarıyla o sokak büyükçe bir caddeye çıkıyordu o caddeden dolmuş da geçiyordu otobüs de. Oraya inersen evime ulaşabileceğin bir dolmuşa ya da otobüse binebilirdim.
Hava biraz bulutlanmış. Yanımda şemsiye falan da yok. Yağmur / kar yağar diye aklımdan geçirdim. Biraz da üşür gibi oldum pergelleri açtım ( İsmini şu an anımsayamadığım bir arkadaş vardı nedense bu ifadeyi pek severdi rahmeti oradan aklıma geldi birden ) …
Sevgili günlük. Telefon çalıyor. Bugün tekrar başına oturamam belki Yarın, bugüne devam edeceğim bir yere ayrılma ona göre.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder