6 Şubat 2021 Cumartesi

 

Pazar Hikayesi :

                         İMAM NİKAHI

Yazmak insanı rahatlatır sözünü çok zaman çok kişiden duymuşumdur. Hatta yıllar evvel gittiğim bir psikiyatrist de” Bu konudaki düşüncelerini yazarak bana ver.” demişti.

Birkaç gündür çaresizliği yaşıyorum. Aklım başka diyor fikrim başka. Doluya koyuyorum almıyor boşa koyuyorum dolmuyor. Bir girdabın içindeyim.

Çok sevdiğim, uğruna tüm ailemi elimin tersi ile terk ettiğim kocam dediğim adam “Bu perdeler niye yıkanmadı?” diyerek kapının önüne bıraktı beni. Çaresizliğimi gören yıllar yılllar öncesi benim yaptığımı yapan ve tesadüfen beni gören Mukaddes Nine de olmasa olabilecekleri düşünmek bile istemiyorum da Mukaddes Nine’nin yanında ne kadar kalabilirim ki?

Her şey birkaç  ay önce başladı.

Canım Annem, bir yemek sonrası

-Biraz konuşalım mı seninle, dedi.

- Olur, dedim.

Babam, annemden çok farklı bir insan. Annciğim,sakin, dinleyen, söyleneni anlamaya çalışan biri.

Annem,

-Geçen pazartesi Altın Park’ta Cenap  ile uygunsuz bir şekilde görmüş komşulardan biri seni, diye konuya girdi.” Fotoğrafını da çekmiş ve de siz o kadar kendinizden geçmişsiniz ki bunun farkına bile varmamışsınız. Üstelik,okulda olman gereken bir saatte olmuş bu.”

Annemin söylediği doğru idi. Fotoğraf çekildiğine  göre elde kanıtı da vardı. Aslında bu konuya aylardır açmak istiyordum da bir türlü söyleyemiyordum. O an bir cesaret buldum, inceldiği yerden kopsun diye düşündüm ve

-Biz evleneceğiz dedim.

Annem, bir süre sustu. Masanın üzerindeki sürahiden bardağa bir bardak su aldı. Sudan birkaç yudum  içtikten sonra  tecahülü arif sanatına örnek vermek istercesine   bildiğini bilmezlikten gelerek sordu

-15 yaşında evlenilebiliyor mu?

-İmam nikahı diye bir şey var dedim.

Annem:

-Var da dedi, imam nikahı resmi nikahından sonra yapılır.

-Yaşamı boyunca imam nikâhı ile yaşayanlar da var, dedim. Örnek olarak aldığım ünlü bir sanatçıyı da kanıt olarak gösterdim.

Annem başka bir soru daha sordu.

-Peki, okulun ne olacak?

-Açık liseye gideceğim Cenap izin verirse. Okumaya devam edeceğim yani, dedim.

Annem,

-Bu konuyu biraz daha düşün dedi. Daha sonra konuşuruz.

Gülümsedi ve ekledi:

-Ben de şu durumumu bir atlatayım.

Bu konuşmadan sonra heyecanlı mı desem kaygılı mı desem zor günler geçirdim. Emindim, annem bu durumdan babama da bahsetmişti ama babamdan bu konu ile ilgili ima bile gelmemişti.

Baktım onlardan ses yok bir yemek sonrası anneme:

-Cenap’ın ailesi ne zaman gelsinler, dedim.

Annem, kitap okuyordu. Kitabı kapattı

-Mügeciğim dedi, “     Baban da ben de bugünlerde çok stresliyiz,  Ne yapacağımızı bilemediğimizden yanlış bir sözün nelere yol açabileceğini bilerek bir durum değerlendirmesi yapmaya çalışıyoruz. Birkaç gün sonra seninle ayrıntılı bir görüş alışverişinde bulunacağız. Ondan sonra bu soruna cevap versem olur mu?

Bu cümlelere verilecek cevap “ tamam” dan başka bir şey olamazdı. Ben de  öyle yaptım  ve de karalılığımı şu cümlelerle ifade ettim:

-Peki de şunu bilin anne ben Cebap’ı çok seviyorum ve de onunla evlenmeye kararlıyım. Onay verseniz de vermeseniz de.”

Cenap,  mahallemizden bir adamdı. Daha doğrusu annesi bizim mahallede oturuyordu o da zaman zaman gidip geliyordu. Annem de “ Bu Cenap da kim demediğine göre o da onu öyle ya da böyle tanıyordu. Daha da ötesi teyzem ile aynı binada oturuyorlardı.

Bu olayın ertesi günü pazardı. Babam, “ Öğleden sonra baba kız biraz dışarıya çıkalım mı? “dedi. Amacı aşikardı. “ olur       dedim.

 Annem de bizimle gelmek istedi. Babam da ben de karşı çıkmadık.

Altın Parkta yarım saat kadar tek bir kelime etmeden yürüdük. Daha  sonra babamın önerisi ile   kafelerden birine girdik. Birer çay söyledik.

Çaylar geldi. Babam, lafa girişti. Benim duygularıma aldığım karara saygı duyduğunu yumuşak bir ses tonu ile söyledikten sonra, “ Baban olarak sana önce Cenap hakkında  bazı şeyler söylemek istiyorum “ dedi.

Anlamıştım, babamın söylemek istediklerini. Durumundan ve geçmişimden bahsedecekti. Atıldım:

-Cenap  bana her şeyi anlattı, dedim. “Şu anda evli ancak boşanacaklar. Üç çocuğunun velayetini de boşanacak olduğu karısına verecek Geçmişte bazı hatalar yapmış bazı kötü alışkanlıklar edinmiş ancak bunların hepsini bırakmış. Evet şu anda belli bir işi yok ama “ Ne iş olsa yapar sana gül gibi bakarım” diyor. Ben bunu da yapacağıma inanıyorum.

Babam, birkaç kez yutkundu:

-Defalarca  kavgaya karıştığını göz altına alındığını  adam yaralamaktan hapis yattığını da biliyorsundur inşallah. Üç kez de imam nikahı ile beraberlik yaşadığını.

Babamın sözünü kesitim.” Bunları da biliyorum “ dedim. Başka şeyler de yapmış hepsini bana tek tek anlattı.

Kısa bir sessizlik oldu masada. Sonrasında annem:

-Yavrum bak, dedi “Liseyi üniversiteyi bitirmiş olsan bir derece şey yaparız ama  bu yaşta böyle bir evliliğe onay vermemiz mümkün değil anne baba olarak.

Ayağa kalktım.

-Siz bilirsiniz dedim.” Ben dediğimi yaparım. Cenap’ı seviyorum ve de onunla evleneceğim.

-Kızım evli o.

-Boşanacak.

-Sen daha çocuksun.

-Sen de benim yaşımda evlenmişsin.

Babam,

-Otur, dedi.

Oturdum.

 Babam da annem de ne söyleyeceklerini bu sorunu nasıl çözeceklerini bilemiyorlardı. Ben de o an kararımı verdim. Kaçacaktım. Onlar da bu durumu kabul etmek mecburiyetinde kalacaklardı.

Canım babam:

-Hiç olmazsa lise eğitimi bitirinceye ya da 18 yaşına kadar  kadar bu evlenme işini kafandan atmanı rica ediyorum. dedi ve devam etti: “Bu zamanda senin Cenap’la görüşmeni engelleyemem senden tek isteğim  geri dönülmez yanlışlık yapma. Lise yi bitir, 18 yaşına gel ondan sonra halen sevgin devam ediyorsa vereceğim kararda seni destekleyeceğiz.

Babam anneme döndü:

-Öyle değil mi?

Annem de

-Elbette dedi.

Bu toplantıdan üç beş gün sonra,Cenap

-Beni canından da çok sevdiğini söyledikten sonra, “ Evlenince  yaşayacağımız evi tuttum,” dedi.” Dayadım döşedim. Görmek ister misin?”

-İstemez olur muyum, dedim.

Gittik. Şehrin en itibarlı semtlerinden birinde bir  daire idi. Gerçekten de dayanmış döşemişti. O gün benim de doğum dünüm idi. Bu sürprizi benim için yapmış. Çok uygulandım, çok sevindim, onu çok sevdim daha çok bağlandım. “İşin gücün yok, Bu nasıl  oldu diye sormak aklıma dahi gelmedi. Keşke gelseydi.”

-Sana bir sürprizim daha var kabul edersen, dedi.

O gün orada imam nikâhı kıydık.

Beraberliğimin üçüncü ya da dördüncü haftasında yaşamımın hiç unutamayacağım  dakikalarını yaşadım. Beni evine götürdü. Karısı ile tanıştırdı.ve sonrasında ne mi söyledi?

“Bundan böyle bu evde yaşayacağız sen

 ben karım ve çocuklarım.

Bizim evimiz var, diyecek oldum, lafı ağzıma taktı.

-Ne evi lan. Orası balayı günleri için ayarladığım bir yerdi. Bende o kadar para ne gezer aptal.”

İtiraz etmeye kalkıştım,

-Sen bilirsin, dedi. Kapıyı işaret ederek,” Ya burada beraber yaşayacağız ya da anın evine gideceksin ya da başka bit yere Kapı açık.

Ben bunu hak etmemiştim.

Orada ben Cenap karısı ve çocukları beraber yaşamaya başladık.

Annemlere durumu söyleyip yardım istemeyi de onuruma yediremediğimden  benim kaderim de buymuş deyip orada yaşamaya  başladım. Annem babam beni burada burkamazlar diye düşünüyordum  ama onlardan da hiçbir girişim olmuyordu. Arayıp sormuyorlardı. Belli ki çok kırılmışlar, küsmüşler, belki de biraz burnu sürtsün diye düşünüşlerdi.

Aradan ne kadar zaman geçti bilmem Nezahat Abla ( Cenap’ın  resmi nikahlı karısı) birkaç günlüğüne köyüne gitti.)

Bir akşam, filmlerde gördüğüm bir  ortam yarattım. Konuştuk da bu ortamda Cenap ile

“ Ben kimseyi sevmem” dedi.  “ Seninle tanıştık baktım benden hoşlandın seviyorum meviyorum “ dedim karşılık verdin. Seviyorumun ötesine gitmek için “ evlenelim “ dedim baktım dünden razısın canıma minnet “ dedim ben de dedi.

Bundan daha da kötüsünü ertesi gün yaşadım. Sabah evden çıkarken “ Şu perdeleri yıka” emrini vermişti.

Gece yarısına doğru gelince bir yüzünü daha gösterdi Cebap. Hiç beklemediğim bir anda “ Bu perdeler niye yıkanmadı” diye öyle bir tokat vurdu ki neye uğradığımı şaşırdım. Annem de babam da  bırak dövmek seslerini bile yükseltmemişlerdi bana karşı.

Hava soğuktu. Kar da yağıyordu. Sanırım, biraz sonra yalvar yakar olur ben de ona nasıl yufka yürekli iyi bir insan(!) olduğunu göstermek için içeri alırım diye düşünerek “ Benim sözümü dinlemeyen biri benim karım olamaz” diyerek ve de döverek kapının dışına attı beni.

Ben çaresizlik içerisinde ağlayarak sağa sola bakınırken karşı evin  penceresinin camının tıklatıldığını fark ettim. Mukaddes Nine, o tarafa döndüğümü görünce pencereyi açtı “ Gel, gel talihsiz  yavrum buraya”  dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder