Pazar Hikayesi
:
İMAM NİKAHI
Yazmak
insanı rahatlatır sözünü çok zaman çok kişiden duymuşumdur. Hatta yıllar evvel
gittiğim bir psikiyatrist de” Bu konudaki düşüncelerini yazarak bana ver.”
demişti.
Birkaç
gündür çaresizliği yaşıyorum. Aklım başka diyor fikrim başka. Doluya koyuyorum
almıyor boşa koyuyorum dolmuyor. Bir girdabın içindeyim.
Çok
sevdiğim, uğruna tüm ailemi elimin tersi ile terk ettiğim kocam dediğim adam “Bu
perdeler niye yıkanmadı?” diyerek kapının önüne bıraktı beni. Çaresizliğimi
gören yıllar yılllar öncesi benim yaptığımı yapan ve tesadüfen beni gören
Mukaddes Nine de olmasa olabilecekleri düşünmek bile istemiyorum da Mukaddes
Nine’nin yanında ne kadar kalabilirim ki?
Her şey
birkaç ay önce başladı.
Canım Annem,
bir yemek sonrası
-Biraz
konuşalım mı seninle, dedi.
- Olur,
dedim.
Babam,
annemden çok farklı bir insan. Annciğim,sakin, dinleyen, söyleneni anlamaya
çalışan biri.
Annem,
-Geçen
pazartesi Altın Park’ta Cenap ile uygunsuz
bir şekilde görmüş komşulardan biri seni, diye konuya girdi.” Fotoğrafını da
çekmiş ve de siz o kadar kendinizden geçmişsiniz ki bunun farkına bile varmamışsınız.
Üstelik,okulda olman gereken bir saatte olmuş bu.”
Annemin söylediği
doğru idi. Fotoğraf çekildiğine göre elde
kanıtı da vardı. Aslında bu konuya aylardır açmak istiyordum da bir türlü
söyleyemiyordum. O an bir cesaret buldum, inceldiği yerden kopsun diye düşündüm
ve
-Biz
evleneceğiz dedim.
Annem, bir
süre sustu. Masanın üzerindeki sürahiden bardağa bir bardak su aldı. Sudan
birkaç yudum içtikten sonra tecahülü arif sanatına örnek vermek
istercesine bildiğini bilmezlikten gelerek sordu
-15 yaşında
evlenilebiliyor mu?
-İmam nikahı
diye bir şey var dedim.
Annem:
-Var da
dedi, imam nikahı resmi nikahından sonra yapılır.
-Yaşamı
boyunca imam nikâhı ile yaşayanlar da var, dedim. Örnek olarak aldığım ünlü bir
sanatçıyı da kanıt olarak gösterdim.
Annem başka
bir soru daha sordu.
-Peki,
okulun ne olacak?
-Açık liseye
gideceğim Cenap izin verirse. Okumaya devam edeceğim yani, dedim.
Annem,
-Bu konuyu
biraz daha düşün dedi. Daha sonra konuşuruz.
Gülümsedi ve
ekledi:
-Ben de şu
durumumu bir atlatayım.
Bu
konuşmadan sonra heyecanlı mı desem kaygılı mı desem zor günler geçirdim.
Emindim, annem bu durumdan babama da bahsetmişti ama babamdan bu konu ile
ilgili ima bile gelmemişti.
Baktım
onlardan ses yok bir yemek sonrası anneme:
-Cenap’ın
ailesi ne zaman gelsinler, dedim.
Annem, kitap
okuyordu. Kitabı kapattı
-Mügeciğim
dedi, “ Baban da ben de bugünlerde çok
stresliyiz, Ne yapacağımızı
bilemediğimizden yanlış bir sözün nelere yol açabileceğini bilerek bir durum
değerlendirmesi yapmaya çalışıyoruz. Birkaç gün sonra seninle ayrıntılı bir
görüş alışverişinde bulunacağız. Ondan sonra bu soruna cevap versem olur mu?
Bu cümlelere
verilecek cevap “ tamam” dan başka bir şey olamazdı. Ben de öyle yaptım ve de karalılığımı şu cümlelerle ifade ettim:
-Peki de
şunu bilin anne ben Cebap’ı çok seviyorum ve de onunla evlenmeye kararlıyım.
Onay verseniz de vermeseniz de.”
Cenap, mahallemizden bir adamdı. Daha doğrusu annesi
bizim mahallede oturuyordu o da zaman zaman gidip geliyordu. Annem de “ Bu
Cenap da kim demediğine göre o da onu öyle ya da böyle tanıyordu. Daha da ötesi
teyzem ile aynı binada oturuyorlardı.
Bu olayın
ertesi günü pazardı. Babam, “ Öğleden sonra baba kız biraz dışarıya çıkalım mı?
“dedi. Amacı aşikardı. “ olur
dedim.
Annem de bizimle gelmek istedi. Babam da ben
de karşı çıkmadık.
Altın Parkta
yarım saat kadar tek bir kelime etmeden yürüdük. Daha sonra babamın önerisi ile kafelerden birine girdik. Birer çay söyledik.
Çaylar
geldi. Babam, lafa girişti. Benim duygularıma aldığım karara saygı duyduğunu yumuşak
bir ses tonu ile söyledikten sonra, “ Baban olarak sana önce Cenap
hakkında bazı şeyler söylemek istiyorum
“ dedi.
Anlamıştım,
babamın söylemek istediklerini. Durumundan ve geçmişimden bahsedecekti.
Atıldım:
-Cenap bana her şeyi anlattı, dedim. “Şu anda evli
ancak boşanacaklar. Üç çocuğunun velayetini de boşanacak olduğu karısına verecek
Geçmişte bazı hatalar yapmış bazı kötü alışkanlıklar edinmiş ancak bunların
hepsini bırakmış. Evet şu anda belli bir işi yok ama “ Ne iş olsa yapar sana
gül gibi bakarım” diyor. Ben bunu da yapacağıma inanıyorum.
Babam, birkaç
kez yutkundu:
-Defalarca kavgaya karıştığını göz altına alındığını adam yaralamaktan hapis yattığını da
biliyorsundur inşallah. Üç kez de imam nikahı ile beraberlik yaşadığını.
Babamın
sözünü kesitim.” Bunları da biliyorum “ dedim. Başka şeyler de yapmış hepsini
bana tek tek anlattı.
Kısa bir sessizlik
oldu masada. Sonrasında annem:
-Yavrum bak,
dedi “Liseyi üniversiteyi bitirmiş olsan bir derece şey yaparız ama bu yaşta böyle bir evliliğe onay vermemiz
mümkün değil anne baba olarak.
Ayağa
kalktım.
-Siz
bilirsiniz dedim.” Ben dediğimi yaparım. Cenap’ı seviyorum ve de onunla
evleneceğim.
-Kızım evli
o.
-Boşanacak.
-Sen daha
çocuksun.
-Sen de
benim yaşımda evlenmişsin.
Babam,
-Otur, dedi.
Oturdum.
Babam da annem de ne söyleyeceklerini bu
sorunu nasıl çözeceklerini bilemiyorlardı. Ben de o an kararımı verdim.
Kaçacaktım. Onlar da bu durumu kabul etmek mecburiyetinde kalacaklardı.
Canım babam:
-Hiç olmazsa
lise eğitimi bitirinceye ya da 18 yaşına kadar kadar bu evlenme işini kafandan atmanı rica
ediyorum. dedi ve devam etti: “Bu zamanda senin Cenap’la görüşmeni engelleyemem
senden tek isteğim geri dönülmez
yanlışlık yapma. Lise yi bitir, 18 yaşına gel ondan sonra halen sevgin devam
ediyorsa vereceğim kararda seni destekleyeceğiz.
Babam anneme
döndü:
-Öyle değil
mi?
Annem de
-Elbette
dedi.
Bu toplantıdan
üç beş gün sonra,Cenap
-Beni
canından da çok sevdiğini söyledikten sonra, “ Evlenince yaşayacağımız evi tuttum,” dedi.” Dayadım döşedim.
Görmek ister misin?”
-İstemez
olur muyum, dedim.
Gittik.
Şehrin en itibarlı semtlerinden birinde bir daire idi. Gerçekten de dayanmış döşemişti. O
gün benim de doğum dünüm idi. Bu sürprizi benim için yapmış. Çok uygulandım,
çok sevindim, onu çok sevdim daha çok bağlandım. “İşin gücün yok, Bu nasıl oldu diye sormak aklıma dahi gelmedi. Keşke
gelseydi.”
-Sana bir sürprizim
daha var kabul edersen, dedi.
O gün orada
imam nikâhı kıydık.
Beraberliğimin
üçüncü ya da dördüncü haftasında yaşamımın hiç unutamayacağım dakikalarını yaşadım. Beni evine götürdü.
Karısı ile tanıştırdı.ve sonrasında ne mi söyledi?
“Bundan böyle
bu evde yaşayacağız sen
ben karım ve çocuklarım.
Bizim evimiz
var, diyecek oldum, lafı ağzıma taktı.
-Ne evi lan.
Orası balayı günleri için ayarladığım bir yerdi. Bende o kadar para ne gezer
aptal.”
İtiraz
etmeye kalkıştım,
-Sen
bilirsin, dedi. Kapıyı işaret ederek,” Ya burada beraber yaşayacağız ya da anın
evine gideceksin ya da başka bit yere Kapı açık.
Ben bunu hak
etmemiştim.
Orada ben Cenap
karısı ve çocukları beraber yaşamaya başladık.
Annemlere
durumu söyleyip yardım istemeyi de onuruma yediremediğimden benim kaderim de buymuş deyip orada yaşamaya başladım. Annem babam beni burada burkamazlar
diye düşünüyordum ama onlardan da hiçbir
girişim olmuyordu. Arayıp sormuyorlardı. Belli ki çok kırılmışlar, küsmüşler,
belki de biraz burnu sürtsün diye düşünüşlerdi.
Aradan ne
kadar zaman geçti bilmem Nezahat Abla ( Cenap’ın resmi nikahlı karısı) birkaç günlüğüne köyüne
gitti.)
Bir akşam,
filmlerde gördüğüm bir ortam yarattım. Konuştuk
da bu ortamda Cenap ile
“ Ben
kimseyi sevmem” dedi. “ Seninle tanıştık
baktım benden hoşlandın seviyorum meviyorum “ dedim karşılık verdin. Seviyorumun
ötesine gitmek için “ evlenelim “ dedim baktım dünden razısın canıma minnet “
dedim ben de dedi.
Bundan daha
da kötüsünü ertesi gün yaşadım. Sabah evden çıkarken “ Şu perdeleri yıka” emrini
vermişti.
Gece
yarısına doğru gelince bir yüzünü daha gösterdi Cebap. Hiç beklemediğim bir
anda “ Bu perdeler niye yıkanmadı” diye öyle bir tokat vurdu ki neye uğradığımı
şaşırdım. Annem de babam da bırak dövmek
seslerini bile yükseltmemişlerdi bana karşı.
Hava soğuktu.
Kar da yağıyordu. Sanırım, biraz sonra yalvar yakar olur ben de ona nasıl yufka
yürekli iyi bir insan(!) olduğunu göstermek için içeri alırım diye düşünerek “
Benim sözümü dinlemeyen biri benim karım olamaz” diyerek ve de döverek kapının
dışına attı beni.
Ben çaresizlik
içerisinde ağlayarak sağa sola bakınırken karşı evin penceresinin camının tıklatıldığını fark ettim.
Mukaddes Nine, o tarafa döndüğümü görünce pencereyi açtı “ Gel, gel talihsiz yavrum buraya” dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder