TUZAK
Pek çok son sınıfın son derslerinde yaşanan bir olayı o da yaşadı. Talebelerden biri malum suali yöneltti hocalarına:
—Hocam tecrübelerinize binaen bize son olarak ne tavsiye
edersiniz?
Hocalardan bazıları öğretmen adaylarına bolca tavsiyelerde
bulundular. Bazıları hiçbir şey tavsiye etmedi. Bazıları bazı anılarını paylaştı.
Baycan Hoca, öğretmen yetiştiren okullardan birinde hoca şu
anda. Yaşadığı bir hadiseyi öğrencilerine tavsiye olarak anlatıyor. “ Bu tavsiye benim bir kulağımdan girdi bir kulağımdan çıktı ama benim size önerim ciddiye alın ve benim düştüğüm tuzağa düşmeyin.” oluyor.
O gün hocalarını tavsiyesi şu olmuştu: Özellikle mesleğinizin ilk günlerinde öğrencilerinizin sorduğu hiçbir soruya cevap vermeyin. Bu soru” İki artı iki dört mü eder olsa bile olsa “demiş ve eklemişti “Zamanı gelince bu konuyu işleyeceğiz gibi sözlerle konuyu geçiştirin “
Sanırım öğretmenliğimin ikinci ya da üçüncü dersi idi. Sınıfa girdiğimde kara tahtaya bir problem yazılmıştı. Öğrencilerden biri “ Hocam şu soruyu kursta sordular. Konumuzla da ilgili, bir çözebilir misiniz” dedi. Hocamın nasihati aklıma geldi, soruya göz ucu ile baktım. Çözümü kolay bir soru idi, ancak özellikli bir soruydu. güzelce ve ayrıntılı olarak anlatabilir çocuklar üzerinde olumlu intiba bırakabilirdim.
— Elbette, dedim.
Tam soruyu çözmeye başlamıştım ki öğrencilerden sorular gelmeye başladı. Bir iki beş derken dikkatim dağıldı sorulara cevap verirken o özelliği de atladım böyle olunca da sorunun cevabı bir türlü çıkmamaya başladı. Derken öğrencilerden biri “ Müsaade buyurun hocam” diyerek kalktı. Soruyu çözdü. Sonra da “ Bunu bile çözemediniz hocam” gibi bir hava ile ve tuzakçı arkadaşlarının alkışları arasında yerine geçip oturdu. Bu arada malum öğrencilerin “ “ Bu konuya gelmemişler daha kızmayın hocaya” benzer cümlelerine nasıl karşılık vereceğimi düşünürken zil çaldı.
Hocamızın ne demek istediğini o an daha iyi anlamıştım ama olan olmuştu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder