20 Nisan 2019 Cumartesi


ESİN İLE PERİ


Bir varmış bir yokmuş. Develerin sazlıkta davul çaldığı bir ülkede annesinin dünyalar güzeli olarak adlandırdığı bir kız, epeydir mutsuzmuş. Annesinden, babasından ağabeylerinden ve ablasından, herkesten ve her şeyden çok bunalmış Ona göre onlar yüzünden hayatını dilediği gibi yaşayamıyormuş. Oraya gitme buraya gitme, onunla gezme bununla dolaşma, derslerine çalış, adaplı davran… Oysa ona göre pek çok insan hayatın tadını çıkartıyor hiçbir kurala bağlı kalmadan dilediği gibi yaşıyor kelimenin tam anlamıyla özgürlüğün tadını çıkartıyormuş şu üç günlük dünyada. Bu kızın adı Esin’miş. Esin, bu ve buna benzer düşüncelerini bir gün Aylin’e açmış, evden kaçarak özgürlüğüne kavuşacağını, dilediği yaşama kavuşacağını söylemiş. Aylin de ona kuralları olmayan bir hayatın dert olduğunu, hesapsız kitapsız maceraya atılmanın felaket getirebileceğini, özendiği o kişilerin pek çoğunun inanılmaz sıkıntıları olduğunu dili döndüğünce anlatmışsa da bunlar Esin’in bir kulağından girmiş öteki kulağından çıkmış, hatta ona ” Sen ot gibi yaşa kızım.” deyip kızmış.

Bir gün bir televizyon programına çok sevdiği bir şarkıcı çıkmış. Yapılmaması gerekli şeyleri nasıl yaptığını marifetmiş gibi ballandıra ballandıra kahkahalar atarak anlatmış. O da dersten, çalışmaktan hoşlanmazmış. Okulda çok haylazmış. Öğretmenleri onun adını duyunca irkilirlermiş. Nerede akşam orada sabah yapmış pek çok kez. Hepsinden önemlisi de defalarca evden kaçmış. Bunları duyan Esin, hemen Aylin’e telefon edip duyduklarını anlatmış Aylin de ona ” Kızım onun anlattıkları yüzde yüz doğru olsa bile istisnalar kaideyi bozmaz Emim ki onu dinleyip kafası karışan binlerce genç var şimdi ve korkarım düşündüklerini yaparlarsa bin pişman olacaklar ancak son pişmanlık fayda etmeyecek.” demiş. Aslında Aylin birkaç şey daha söyleyecekmiş ama Esin .” Eeeee’!” deyip telefonu yüzüne kapatmış. Sonra da hızla annesinin odasına gitmiş. Annesinin tüm altınlarını ve parasını alıp çantasına koymuş. Sonra da özgürlüğe kendince ilk adımına atmış. Kendi düşüncesine göre güzelmiş, akıllıymış, tatlı dilliymiş, mutlaktır ki kısa bir süre içerisinde kendine güzel bir iş bulacak sonra da dilediği hayatı yaşamaya başlayacakmış. Paraya, pula, şöhrete kavuşunca da geriye dönüp annesinin, babasının elini öperek kendisini affettirecekmiş.

Esin, birazcık olsun uzaklara gitmek için şehirlerarası yola inmiş. Nereye gittiğine bile bakmadan el kaldırdığı için duran otobüslerden birine binmiş. Kalbi küt küt vurmuş. Aklına yaşayabileceği kötü olasılıklar da gelmemiş değil ama kendisini rahatlatacak için iyi şeyler bulmuş. Derken de uyuyakalmış. Otobüs, az gitmiş uz gitmiş dereler tepeler aşarak düz gitmiş son durağa kadar varmış. Esin de uyandırılıp aşağıya indirilmiş.

Esin, şaşkın şakın etrafına bakınmış. Geldiği diyar başka bir diyar mevsim de karakışmış. Geldiği yerde mevsim yaz olduğundan kıyafetleri yazlıkmış. Üşümüş, titremeye başlamış Üstelik çok da acıkmış. Şansına, hemen karşında bir aşhane varmış. Hem biraz ısınmak hem de karnını doyurmak için aşhaneye girmiş. Bir güzel karnını doyurup kendine gelmiş.

Esin’in annesinden çaldığı paranın da altınların da burada bir kıymeti yokmuş. Bunu öğrenen Esin ne yapacağını şaşırmış. Aşhane sahibi de çok anlayışsız çok aksi biriymiş. Esin’e “Yediğin yemeğin parasını ödeyinceye kadar burada çalışacaksın.” demiş. Demesi ile birlikte de Esin’in kulağından tutup kademhaneye götürmüş, “ Önce burayı pırıl pırıl et, sonra da mutfağa gidip biriken tüm bulaşıkları yıka.” demiş.

Esin, bir an önce buradan kurtulmak için tüm gücünü toplamış kademhaneyi temizlemiş bulaşıkları yıkamış aşhane sahibinin karşısına çıkmış ama aşhane sahibi hiddetle , “ Bu yaptıkların içtiğin suyun parasının bile karşılamaz burada.” deyip ona başka iş vermiş.

Esin, kaderine razı olmuş bir şekilde aşhanede çalışmaya başlamış. Günler, haftalar, aylar geçmiş, Esin, şikâyet etmek bir tarafa burada olduğu için şükretmeye bile başlamış. Barınacak bir yeri varmış karnı doyuyormuş. Gel zaman git zamandan sonra müşterilerden bir kadın onunla ilgilenmeye başlamış. Esin bir fırsatını bulup, kadına olanları anlatmış ondan yardım istemiş. O da ona onu buradan kurtarabileceğini söylemiş. Esin, çok sevinmiş, sevinmiş ama kadının bir şartı varmış: Kadın, Esin’i oğlu ile evlendirmek istiyormuş.

Esin, evlenirim sözüne vermeden kadına yalvar yakar olmuş ama kadın hiç oralı olmamış. “Ben söyleyeceğimi söyledim. ”deyip kestirip atmış.

Esin, çaresizlik içinde aşhanede günlerini geçirmeye devam etmiş. Bu arada başka birileri ile de konuşup onlardan yardım istemeyi denemiş ama kimse Esin ile konuşmaya yanaşmamış. Herkes, aşhane sahibinden çok korkuyor onun gazabına uğramaktan ürküyorlarmış. Asında her şeyi öğrenip ona yardım etmek isteseler bile buna cesaret edemezlermiş çünkü buraya gelen ve buradan kalkan tek otobüs aşhane sahibinin otobüsüymüş. O otobüse de aşhane sahibinin izni olmadan bir sinek bile binemezmiş.

Esin, çaresizlik içerisinde yemeden içmeden de kesilmiş. Gözyaşları kurumaz olmuş. Genç kızın bu hali ne aşhane sahibinin ne de müşterilerin umurundaymış. Esin, sonucu ne olursa olsun buradan kaçıp bir şeyler yapmalıyım diye düşündüğü bir gün o kadın yine gelmiş. Esin’i yanına çağırmış:
—Oğlumla evlenmeyi kabul edersen seni buradan alır giderim bir süre sonra da anne babanın yanına gönderirim, demiş. “Yok, cevabın hayırsa ben oğlumu başka bir kızla evlendireceğim haberin olsun.”

Esin, yalvararak ” Ne olur yarına kadar bana düşünme olmağı verin cevabımı size yarın bildireyim” demiş. Kadın da ne kadar iyi niyetli olduğunu göstermek için.” Tamam.” demiş. “ Yarına kadar düşün taşın kararını ver.”

Esin, o gece sabaha kadar hiç uyumamış. Düşünmüş taşınmış. Alternatifler üretmiş, kendince A planı, B planı, C planı yapmış. Ertesi gün de sözünü tutup aşevine gelen kadına müspet cevap vermiş. Kadın da onu yarım saat içerisinde aşevinden kurtarıp evine götürmüş. Esin, oğlanı görmüş. Çok beğenmiş. Ben bu çocukla ömrümü geçirebilirim diye sevinmiş. Şimdiye kadar yaşadıklarını tecrübe heybesine atıp yarınlara umutla bakmaya başlamış.

Bir kadın düğün öncesinde bir fırsatını bulup Esin’e bir şeyler söylemiş.” Aman kızım” demiş. “ Bu oğlan şiddeti sever. Korkunç kıskançtır. Aşırı cimridir. Çok da tembeldir. Gel bu işi bir daha düşün. Yazıktır sana.”

Esin, uyarıyı kulak ardı etmiş. Üzerinde durmamış. Hatta “ Mutlaka bu kadının bir kızı var, beni kıskandı.”diye düşünmüş. Buna odaklanmış. Ufak bir araştırma sonucunda da kadının evlilik yaşı gelmiş bir kızı olduğunu öğrenmiş. Bu da onu rahatlatmış.

Muhteşem bir düğünle evlenmiş Esin. Mutluluk emaresi kahkahaları düğün süresince hiç kesilmemiş.

Evliliğinin daha ilk gününde Esin neye uğradığını şaşırmış. Annesinden babasından bırakın dayak yemeyi kem bir söz bile işitmeyen Esin sudan bir sebeple kocası olacak kişi tarafından dövülmüş. Daha sonra da her sabah mahzene benzer bir yere kilitlenmeye başlanmış. Ve de iyi beslenmemesi güçsüz düşmesi ve de aklının çalışmaması için sadece ekmek ve su verilmeye başlanmış

Günler günleri haftalar haftaları kovalamış. Esin çaresizlik içerisinde günlerini geçirmeye başlamış. Şiddet görüyor, sadece ekmek ve su ile yaşamını sürdürüyor, kocasının yüzünden başka hiçbir yüz görmüyor, ona da hiçbir şey anlatamadığı gibi onun vicdanında hiçbir kıpırdama yaratamıyormuş. Esin, çaresizlik içerisinde ya gözyaşı akıtıyormuş ya şiir okuyormuş. Son okuduğu Esranur Daşpınar’ın çok sevdiği bir şiiriymiş:


BİR RESİM ÇİZDİM

Bir resim çizdim baba
İçinde salon çiçekleri ile açanlar yan yanaydı
Bir de camdan bebek çizdim tam ortaya
Adını kalp koydum, ama kırıldı bir anda

Bir resim çizdim kardeşime
Kalemimi aldım elime ve ikimizi koydum en ortaya
El ele tutuşuyorduk bu resimde
Kırgınlığımız bile olsa bu vardı en sonunda

Bir resim çizdim dostlarıma
Yakama yapışmış düşmanlarımı ve kendimi koydum kenarlara
“Hani dostum nerede?” diye sorarsan da
İşte rengârenk, koruyucu bir melek olarak ortada ya

Bir resim çizdim insanlığa
Önce her yeri siyaha boyadım
Sorma koydum her renkten bir nokta
Noktalar büyüdü ben de rengârenk boyadım

Bir gün, “ Allah’ım bütün bunlar niçin başıma geldi.” düşüncesindeyken bir şey olmuş: Bir peri Esin’in gözyaşlarına, çaresizliğine, yalvarmalarına dayanamayarak yanı başında bitivermiş. Esin, sevinçten adeta çıldırmış. Periye sarılmış. Boncuk boncuk gözyaşı dökerek kendisini buradan kurtarması ailesine kavuşturması için yalvar yakar olmuş periye. Pişmanlığını dile getirmiş. Ne varki peri kendisine yardım edemeyeceğini söylemiş. Esin, perinin bu sözleri üzerine kendini kaybetmiş, periye çıkışmış:
— Sen peri değil misin? Masalların sonuna doğru gelir iyilere yardım eder kötülere ceza verirsin. Ben mağdurum, çile çekiyorum. Söyledim, çok da pişmanım. Kötüleri de sana söyleyeceğim şimdi. Görmüyor musun halimi?
— Evet, demiş peri “ Ben bir periyim. Bazı masallarda ortaya çıkarım kötüleri cezalandırır iyilere yardım ederim.”
— E tamam işte. Beni de kurtar buradan.
— Seni kurtaramam çünkü sen hep her şey hemen olsun istiyorsun. Bazen bir şeyi yapmak isteseniz bile yapamayabilirsiniz. Bazen buna gücünüz yetmez bazense aklınız istediğiniz o şeyi yapmanıza engel olur.
Esin, perinin önünde diz çökmüş iki gözü iki çeşme yalvarmasını sürdürmüş:
—Sen beni buradan kurtarabilirsin. Lütfen. Sen beni buradan kurtarmazsan ben acı çeke çeke burada öleceğim. Aileme, okuluma, öğretmenlerime, arkadaşlarıma kavuşmak istiyorum. Çok pişmanım.
Peri:
—Görüyorum, demiş. Çok pişmansın ama son pişmanlık fayda etmiyor çoğu zaman.
—Beni burada mı bırakacaksınız? Tek suçlu ben miyim? Ailenin toplumun bu yanlışlığı yapmamada azıcık da mı olsa payları yok demiş?

Son cümleler perinin kafasını karıştırmış. Vereceği her kararın artıları da eksileri de olacağı biliyormuş. Baş periden nasihat alıp durumu tekrar değerlendirsem iyi olacak derken, gök gürlemiş şimşekler çakmış. Bir de fırtına çıkmış. Bir dudağı yerde bir dudağı gökte olan bir dev içeriye girmiş.
Esin’e, periyi göstererek:
— Bundan sana hayır gelmez, demiş. Bu seni kurtaramaz. Haydi, benimle gel, ben seni kurtararırım.

Öfke ile kalkan zararla otururmuş. Öfke baldan tatlıymış. Esin’in periye olan öfkesi, bir dudağı yerde bir dudağı gökte olan devlerin masal kahramanlarına neler yaptığını görmesine mani olmuş. Periye de geçmiş tecrübelerinden ders almayan Esin için üzülmek kalmış.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder