27 Temmuz 2018 Cuma

KARPIZCU HÜSNÜ’NÜN KARISI -8-

Ertesi gün kahvehanede otururken, masada arkadaşlar da var. Nusret Bey geldi. Selamlaştık. Nusret Bey, oturur oturmaz:
—Yaa Hüsnü, dedi. “Unutmadan, Akşam dünürlere gideceğiz
de. Bana dünkü gibi bir karpuz seçsen. Sana zahmet olacak.”
Dün akşamki hadise yüzünden keyifsizim. Hala üzümden de
atamadım. Zoraki gülümseyerek, belli belirsiz:
— Estağfurullah, dedim.
Bekir Bey, meraklı adamdır:
—Hayrola dedi.” Ne seçeceksiniz?
Yan masada oturan Vehbi Bey konuştuklarımıza kulak misafiri
olmuş olmalı ki lafa karıştı:
—Karpuz mu seçeceksiniz?
Ve bana döndü:
—Sen karpuzdan anlar mısın lan?
Nusret Bey, aşkla izah etti:
—Anlamak da söz mü azizim? Sağ olsun dün de ( “de” yi daha
evvel de bu işi yapardıyı hissettirerek beni övmek için söylemiş olmalıydı ) bir tane seçti. Bal, lokum, baklava, offff!
Levent Bey,
—O zaman bana da bir tane seçiver, dedi.” Vallahi bir senedir
şöyle ağız tadıyla bir tane karpuz yiyemedik. Hatta dün ayıp olmasın manavdan aldım, kabak çıktı. Götürüp kafasına vuracaktım bizim karı engelledi.”
— Sizin karı kim?
Soru cümlesini kuran bir çocuktu. Bizim masadaydı üstelik. Fark etmemiştim, şaşırdım. Soydum da:
— Bu kim ya?
Ertuğrul Bey kendi halinde bir adamcağızdı. Zaman gelir bizim masaya da otururdu. Masada varlığı ile yokluğu belli olmazdı.
Seruma cevap verdi:
— Bizim bir akrabanın çocuğu. Birkaç gün benimle kalacak.
Levent Bey’e döndüm:
—Hade cevap ver çocuğa, dedim. “Sizin karı kim? “
Şaka yollu sesimi yükselttim:
—Biraz kibar ol kibar.
Altta kalmadı:
— Kibarlığı senden mi öğreneceğiz avukat bozuntusu.
Levent Bey’le yapmış olduğumuz mini atışma keyfimi yerine getirdi.
Bu arada, Behzat Bey,” Hade o zaman kalkalım arkadaşlar
deyip kalktı., “Akşam ezanı da okunmak üzere bize birer tane karpuz seçiversin Hüsnü.”
Öneri kabul gördü. Eryuğuıl Bey ve küçük misafiri hariç kalktık
Sohbet ede ede, daha çok da karpuz üzerine konuşarak, karpuz sergisine gittik. Sergicinin seçme isteğine mani olarak, karpuzların kâh orasını kâh burasını elleyerek, kâh hoplatıp zıplatarak, kâh koklayarak orada bulunan herkes için birer karpuz seçtim. Hatta daha ileri gittim kendilerine olan güveni arttırmak için kendi yöntemleri ile seçip, “ bu nasıl” diye tarafıma uzatılan karpuzları şöyle bir elleyip uzatan karpuz seçicilerine aşağılayarak bakıp, kelime pek oturmadı ama neyse, “ kabak karpuz istiyorsan al” dedim bazen, bazen de yapmacıktan bozuldum. “ Madem seçmesini biliyorsun beni niye uğraştırırsın.” diyeni yalancılıktan azarladım. “Yenecek karpuz mu seçtiğim şu karpuz?” dedim.


DEVAMI VAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder