HİİİİİÇ!
-Bugün ne mi yapacağım?
Melis, gülümseyerek:
-Evet, dedi
Halası, biraz düşündükten sonra sordu:
-Niye sordun ki bugün ne yapacaksın
diye?
Melis soruyu sorma sebebini söylemedi.
-Hiç, dedi aklıma geldi birden.
-Valla hiçbir şey yapmayacağım, dedi
halası
-Hiçbir şey mi?
-Hiçbir şey dedimse bulaşık, çamaşır
temizlik falan işte. Bir aralık da komşuya gider bir kahve içerim belki, belki
de o bana
gelir.
Melis, “Teşekkür ederim halacığım ” dedikten
sonra gitmek için izin istedi. Oradan ayrılırken de açıklama yaptı:
-Öğretmenimiz bir ödev verdi de dedi.”
Onun için sordum”
Hala , “ Dur o zaman, dedi.” Cevabı
değiştiriyorum.”
Melis, halası elindeki defteri alacakmış gibi daha sıkı tuttu. Sonra da oradan
ayrıldı. Ayrılırken de” birde bir “dedi içinden.
Melis, aynı soruyu kapıcıya sordu:
-Evrin Teyze bugün ne yapacaksın?
Kapıcı, elindeki süpürgeyi yere
bıraktı:
-Ne yapacağım heç, dedi.” Günlük
işler.”
Melis defterine baktı:
-Değişik bir şey?
- Değişik bir şey ne olacak ki.
- Bilmem. Teşekkür ederim bana zaman
ayırdığın için.
Kapıcı, gülümsedi. “ Kibar çocuk.”
Melis. saatine baktı. Bir saat on dört dakika içinde
en az dört kişiye daha aynı soruyu sormalıydı. Birden aklına Şevket geldi.
Vakit yitirmeden telefon etti.
Telefon açılır açılmaz da kuzenine:
-Şevket ne yapıyorsun? diye sordu.
Şevket, “ hiç” diye cevap verdi.
-Bugün ne yapacaksın?
- Hiç.
Cevaplar onun için sürpriz olmadı.
Ama onun istediği…
Nurettin Bey, babasının samimi
arkadaşıydı. Her gün erkenden bürosuna gelirdi. Melis oraya gitti.
-Merhaba Nurettin Amca, dedi “
Günaydın.”
Nurettin Bey, Melis’i sıcak karşıladı. Onun istemem demesine
rağmen yeni demlediği çaydan bir bardak doldurdu. Melis sordu:
-Ne yapıyorsun Nurettin Amca?
Nurettin Bey, soruya bir anlam
veremedi:
-Çay içiyorum, dedi.
-Çay içmeden ne yapıyordun?
-Hiiiç. Oturuyordum.
-Bugün ne yapacaksın?
-Bugün ne mi yapacağım? Hiiiç.
--Akşam kendine bir soru soracak
mısın?
-Yoook. Ne soracağım ki?
-Kalktıktan sonra bu saate kadar ne
yaptın?
-Hiiç. Hem,niye soruyorsun ki bunları sen?
- Hiiiiç!
Nurettin Bey, bir süre Melis’e baktı.
Kalbini kırmamak için bir şey demedi. Yeni bir soruya muhatap olmamak için de,
soğuk bir ses tonu ile:
-Çayın soğuyor. Haydi iç çayını, dedi
Melis çayını içti, teşekkür etti.
Kapıdan çıkarken de söylendi, “ Bir kişiye daha sorayım ondan sonra tamam
diyeyim. Nasıl olsa cevaplar hep aynı. Öğretmen kızarsa kızsın.”
***
Öğretmen yoklamayı aldıktan sonra
sınıfa döndü.
-Geçen hafta verdiğim ödevi yapanları
bir göreyim bakayım, dedi.
Sadece Melis parmak kaldırdı.
Öğretmen şaşırdı, sesini yükselterek:
-Sadece Melis mi? dedi.
Herkes Melis’e Melis sınıfa baktı.
Nesimi oturduğu yerden,
-Ama öğretmenim isteyen yapsın
demiştiniz. dedi.
Öğretmen,Nesimi’ye döndü:
-İsteyen yapsın demek bir kişi hariç
hiç kimse yapmasın demek mi?
Nesimi öğretmenine cevap vermek için ayağa kalktıysa
da sıra arkadaşı onu ceketinden çekerek oturttu.
Sınıfa girerken keyfi yerinde olan öğretmenin
keyfi kaçmıştı. Masasına oturan
öğretmen Melis’e dönerek “Yazdıklarını
okumak ister misin?” diye sordu. Melis tek olmanın gururu ile defterini aldı arkadaşlarını süze süze ağır adımlarla tahtaya kalktı, yazdıklarını
okudu.
Öğretmen teşekkür ederek Melis’i oturttuktan
sonra masasından kalktı, sınıfa dönerek, onlara kırgın olduğunu hissettirecek
bir ses tonu ile:
-Size niçin böyle bir ödev verdiğimi
Melis’in yazdıklarını da değerlendirerek bir sayfayı geçmeyecek şekilde yazın,
dedi.
Deniz, ayağa fırladı:
-Öğretmenim ben yazdım, dedi.
Okuyabilir miyim?
Öğretmen,
-Nasıl yazdın, dedi. “ Soruyu daha
yeni sordum.”
Deniz, her zaman olduğu gibi hızlı
hızlı konuştu:
-Öğretmenim ben de ödevi yapmıştım
ama parmak kaldırmadım. Melis yazdıklarını okurken sizin bu ödevi verirken bir
amacınız olduğunu ve bunu bize soracağınızı tahmin ettim Sorunuzla tahminim
örtüşünce yazdığım bir şiirin iki dörtlüğü
hatırıma geldi. Ve cevabımın sorunuzun cevap olabileceğini
düşündüm. Okuyayım mı?
-Arkadaşlarını da beklesek olur mu?
dedi öğretmeni gözlüklerinin camını silerken
Melis’in “ Tamam öğretmenim” demesini
arkadaşları beklemedi. “Okusun öğretmenim” dediler.
Öğretmen saatine baktı. Zilin
çalmasına az bir zaman kalmıştı. Üstelik bu haftanın son dersindeydiler.
-Haydi Deniz oku bakalım, dedi.
Deniz, ayağa kalktı. Defterine bakmadan deftere yazdığı dizeleri
okudu. Şiir biterken de zil çaldı
“ Her sabah her akşam
Sordum soruyu
Bugün ne yapacaksın
Bugün ne yaptın?
Çaldım söyledim
Okudum yazdım
Günaydın dedim
Gün aydın oldu. “
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder