EL HAREKETİ
Herkes toparlandı. Sık
giyimli kerli ferli bir adam içeriye girdi.
Emirhan Bey’den herkes ümidini kesmişti.
Kerli ferli adamın ismi Oğuz’du. Başı ile ziyaretçileri
selamladı. Emirhan Bey’i gösterek orta yere sordu:
-Hastamızın adı Emirhan mı?
Emirhan Bey’in karısı
Oğuz Bey’e doğru yaklaştı.
-Evet, dedi.
- Birkaç soru soracağım. Cevap verebiliyor mu?
- Kulağını iyice yaklaştırısanız. Sesi şey çıkıyor da.
- Siz yardımcı olsanız. Siz nesi oluyorsunuz?
-Karısıyım. 60 yıldır.
Oğuz Bey Emirhan’a doğru yanaştı.Geçmiş olsun dedikten sonra sordu:
-Askerliğini nerede yaptın?
İçeridekiler şaşırdı. Birbirlerine baktı.
Oğuz Bey, içeridekilere selam vetdiğini unuttu.. İçeride
hastanın ve karısının dışında birkaç kişi daha vardı. Emirhan Bey, onlara
hitaben:
-Merhabalar, dedi.
İçeridekiler selamı aldılar. Belli belirsiz “merhaba” dediler.
Oğuz Bey, bez mendili ile burnunu sildikten sonra Emirhan Bey’in karısına hitaben:
-Sen biliyor musun,dedi.” Kocan askeriğini nerede yaptı?”
Emirhan Bey’in karısı dudakları
ve ellerinin yardımı ile konuşmadan “ bilmediğini” ifade etti.
İçeridekilerden biri:
-Kusura bakmayın beyim, ben biliyorum da niye bunu soruyorsunuz
ki, dedi.
Oğuz Bey, adama ters ters baktı:
-Bir sebebi var herhalde, dedi. “Nerede yaptı askerliği Emirhan
Bey?”
Soruyu soran elli yaşlarındaydı.
-Ya İzmir de yaptı ya da
Muş’ta dedi.
Oğuz Bey’in canı sıkıldı verilen cevaba:
-Yalı cevap istemem ben, dedi.” Net cevap lazım bana.”
Oğuz Bey’in yükselen sesi içeridekileri ürküttü.
Oğuz Bey, Emirhan Bey’in kulağına doğru eğildi. Yüksek
bir ses tonu ile:
-Emirhan Bey, dedi “Faik Çavuş’tan sana selam getirdim,
Tanıdın mı Faik Bey’i”
İçeridekiler ne olduğunu,
bu adamın kim olduğunu anlamaya
çalışıyorlardı ki kapı açıldı. Emirhan Bey’in doktoru gülümseyerek içeriye
girdi.Faik Bey ile bir süre konuştuktan
sonra Emirhan Bey’e yaklaştı:i
-Maşallah Emirhan bey, bugün daha iyi gördüm sizi dedi.
Emirhan Bey, doktora tepki verdi. Kendisini zorlayarak
başını salladı.
Doktor:
-Yahu dostum sen bana söylemiştin ama ben unuttum,
dedi. “Sen askerliğini nerede yapmıştın sahi? Merak ettim.”
İçeridekiler bir Emirhan Bey bir Oğuz Bey’e bir doktora
baktılar.
Doktor:
-Hatırlıyorsan söyle, bu çok önemli.
Emirhan Bey, bir şeyler söylemeye çalıştı, söyledi de.
Doktor
-Sahi ya dedi, “Bak şimdi hatırladım Diyarbakır’da
yapmıştın.”
Doktor Bey ile Oğuz Bey, göz göze geldiler. Oğuz Bey
başını salladı. Brklediği cevabın bir kısmını almıştı.
Doktor, hastanın elini tuttu:
-Senin orada bir çavuşun varmış. Faik çavuş.Anımsadın
mı Faik Çavuş’u?
Emirhan Bey, birkaç
saniye düşündükten sonra heyecanlandı.
Gözleri ışıldar gibi oldu. Kalkmak için davrandı.
-Tanıdın, dedi doktor.
Emirhan Bey, biraz canlanır gibi olmuştu. Eskiye oranla
daha belirgin şekilde
tanıdım manasına başını salladı.
Doktor,
-Onun bir de lakabı varmış. Neydi o? Ne derdiniz ona?
Emirhan Bey, derin bir nefes aldı. Tüm kuvvetini
toplayarak bir el hareketinde bulundu.
Bu el hareketini Oğuz Bey tanıdı. Babası höstermişti.Doktora
döndü başı ile “
Tamam aradığım adam bu” dedi.
Doktor, dikkatli bir şekilde hastasına baktı.Nabzını kontrol
etti. Sonra içeridekilere hitaben:
-Odayı boşaltalım, dedi. Hastamız biraz dinlensin.
Hep birlikte dışarıya çıktılar. Doktor, Oğuz Bey’e elini
uzattı. “ Sizi tanıdığıma sevindim” dedi. Tokalaştılar. Sonra da doktor “ Hoşça kalın”
diyerek oradan uzaklaştı.
Oğuz Bey, Emirhan Bey’in karısının yanına gitti, yavaş ve
yumuşak bir ses tonu ile:
-Sizinle biraz konuşabilir miyiz şurada, dedi.
Emirhan Bey’in karısını hem heyecanlandırdı hem de
ürküttü bu ses. Kocasını ziyarete gelenlere baktı bir an.
Biraz ötelerinde oturmak için yerler vardı, Oğuz Bey
Emirhan Bey’in karısına orayı göstererek “ buyurun “ dedi. Emirhan
Bey’in karısı gerekiz yere şalvarını düzeltti, kazağını düzeltti, Oğuz Bey’in
arkasından yürüdü,onun gösterdiği yere oturdu. Kalp atışları hızlandı.
Oğuz Bey,Emirhan’ın karısının çehresini inceledi bir süre.
Gözleri masmaviydi. Cami
yıkılmış ama mihrap yerindeydi.
Oğuz Bey,söyleyeceklerini kafasında toparladı.
-Ben bir haftadır hastane hastane kocanı arıyorum,
dedi. “Takdir edersiniz elimde sadece adı vardı Birde babam için
kullandığı lakap ve içeride de yaptığı el hareketi.”
-???
- İğne ile kuyu kazdım
adeta,birkaç kişi buldım ama
onlar kocanız değildi.
Emirhan Bey’in karısı daha fazla kendisini tutamadı.
-Beni korkutmayın oğlum, dedi. Kötü bir şey mi yaptı babanıza zamanında?
Oğuz Bey, soruyu duymazlığa geldi.
- Geçen hafta babam aradı,” Emirhan hastaymış. Duydum ki benim
asker arkadaşım hastaymış”, dedi.Arayp tarayıp onu bulacaksın buraya getireceksin ben onun
için ne yapması gerekiyorsa yapacağım, dedi. Bu söz benim için bir emirdi.
- Senin baban kim ki?
Oğuz Bey,
- Dünya çapında ünlü bir doktor. Mümtaz Bey, tanır mısın?
Emirhan Bey’in karısı mahçup olur gibi oldu. Utanır gidi de.
Boynunu büktü:
-Nerden tanıyayım kurban, dedi,
Oğuz Bey’i üzdü Emirhan Bey’in karısının sözleri ve beden dili.
Af diler mahiyette gülümsedi:
- Kocanın asker arkadaşıymış. Geçen gün hastanesine
biri gelmiş, şundan bundan bahsederlerken askerlikten açılmış
konu. Enirhan Bey’i, oda tanıyormuş. hasta olduğunu da ondan öğrenmiş. Falan
filan işte. Babam da git o Emirhan benim Emirhan’ımsa al gel buraya gel dedi.
-Baban ne iş yapıyor ki senin? Emirhan’ın asker arkadaşı mıymış?
Emme kaç yıl geçti aradan.
-Benim babam Doktor dedim ya az evvel. İstanbul’da bir
hastanesi var. Sen olur dersen kocanı ve seni oraya götürüp
babama teslim edeceğim. Hem teferruatı geç sen, sadete gelelim.
Emirhan Bey’in karısı Oğuz Bey’in son cümlelerden pek bir şey anlamadı . Sordu:
- İyileştirecek mi kocamı?
- Yapılması gereken her şeyi yapacak, gerisi Allah’a.
-…
- Ne diyorsun? Ambulans uçağını hazırlatayım,Yarın
götüreyim sizi.
-…
- İsmin ne senin?
- Durkız.
-Durkız Hanım bence yani ben olsan hayır demem. Babamın
hastanesine yurt dışından gelenler var. Haa bak, para mara yok.
Yani cebinden beş kuruş çıkmayacak. Babam öyle bir adam işte.
Durkız kadın iyice heyecanlandı. Değişik bir ruh haline girdi.
-Ne deyeyim kurban, dedi. Allah razı olsun bizi aradın
buldun. Sana ne diyeyim ben. Sen ne dersen öyle olsun. Emirhan
babanın asker arkadaşı mıymış? Sever miymiş kocamı çok?
Birden Durkız Kadın’ı çok saf, çok içten, çok cana yakın buldu Oğuz
Bey. Ellerinden tuttu:
- Bak Durkız Kadın, tut, şimdi babamı arayacağım, Emirhan Bey’i
buldum diyerek müjdeyi vereceğim, Yarın da sizi alıp İstanbul’a götüreceğim.Tamam!
- Ben orada kimseyi bilmem kimseyi tanımam, cebimde yanlış anlama ama ekmek alacak param bile yok
oğlum. Yol iz bilmem.
Oğuz Bey, birden neye uğradığını şaşırdı. Genç bir adam Oğuz
Bey’in kollarından tuttu, kendine doğru çevirdi. Sarhoştu.
Hayır ola dayı, dedi. Kimsin sen?
Oğuz Bey, Durkız Kadın’a baktı. Dorkız Kadın telaşlandı, korktu.
Oğlunu çekmeye çalıştı. Yalvar yakar bir ses tonu ile:
-Dur oğlum, dedi ne yapıyorsun sen. Bu adam babanı istanbul’a
götürecek tedavi ettirecek.
Genç adam, ağzı eğerek
annesine cevap verdi:
-Yok ya, yok öyle bedava. Elli bin versin götürsün, tedavi
ettirsin getirsin. Ama kılına zarar gelirse hayatı zindan ederim
bu herife ben.
-Oğlum ne diyorsun ne sen. Allah razı olsun diyeceğine….
-Elli binden beş lira aşağıya olmaz.
Genç adam, sendeledi, düşecek gibi oldu.
Oğuz Bey, oldum olası sarhoşlardan hazetmezdi. Üstelik bu adam
tam bir belaydı. Görünüşünden, ses tonundan, tavrından, kin dolu gözlerinden o
an bunun onun öyle olduğu kanısına varmıştı ki Oğuz Bey, ilk intibanın çok
mühim olduğuna her zaman inanmıştı.
Oğuz Bey,, biraz geri çekildi bekledi. Anne ile oğlu tartışırken
de hızlı adımlarla kaçar gibi oradan
uzaklaştı.
SON
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder