MERCAN
BEY’İN BEZ MENDİLİ
- Remzi
Bey ile ilgili bir duyuru yapmamışsınız. Adamın raporu birkaç güne kadar
bitiyor yanılmıyorsam.”
Akif Bey
bir an düşündükten sonra anımsadı, suale cevap verdi:
-Ona
kimsenin geçmiş olsuna gideceğini ,
kimsenin para vereceğini sanmıyorum efendim. Onun için duyuru yapmadık.
Mercan
Bey, istemeyerek de olsa sesini
yükseltti:
-Nerden
biliyorsunuz? Mesela ben belki ismimi yazdıracağım
-Efendim
siz buradakilerden herkesi tanımıyorsunuz.Remzi Bey biraz garip bir adam.
Kimseden bir şey almaz, kimseye bir şey vermez, hatta selam bile vermez
kimseye. Yani tanısanız hak vereceksiniz bana, garip bir yaratık. Kimsenin ona
şey yapmayacağını hele hele ona geçmiş olsuna gideceğini sanmam. Onun için ismini
panoya asmadık. Göreceksiniz gelince bile bir Allah’ın kulu geçmiş olsun bile
demeyecek.
Mercan
Bey’in pek çok şirketi vardı. Zaman zaman haber vermeden değişik şirketlerine
gider denetimde bulunurdu.
- Akif Bey, anlatamadım galiba, o ilan oraraya asılmış
olsaydı, ben ismimi yazdırırdım .
- Efendim
az evvel anlatmaya çalıştım,onu
tanımadığınız için böyle söylüyorsunuz siz. Ama siz şey yapın derseniz ben
şimdi gidip şey yapayım ,ismini yazdırayım.
- Lütfen.
Hemen.
İki gün
sonra, Akif Bey Mercan Bey’in odasına girdi.
Tahmininin doğru çıkmasından mutluydu.
Hiç kimse adı geçene geçmiş olsuna gitmek istemediği gibi, kimse parasal
katkıda da bulunmamıştı.
Akif Bey,
haberi verdi:
-Kimse
adını yazmamış efendim, dedi. Alaylı bir gülümse ile de ekledi.”Siz de yazmamışsınız.”
Mercan
Bey , Akif Bey’e sert baktı. Akif Bey, belli belirsiz gülümsemeye çalışarak,
kırdığı potu düzeltmeye çalıştı:
-Özür
dilerim, espri yapmaya çalıştım ama pek uygun olmadı sanırım.
Mercan
Bey, karşılık vermedi bu söze. Soğuk ve emredici bir ses tonu ile:
-Yarın ya
da yarından sonra Şamil Bey’le beraber bir buket çiçek yaptırın, çam sakızı
çoban armağanı işe yarayacak bir şeyler alın,
Remzi Bey’i ziyaret ederek , şirketimiz
adına geçmiş olsun deyin, dedi.
Akif Bey
için için kötü bir sürpriz oldu bu. Gitmemek için mazeretler
ileri sürdü ise de bunlar Mercan Bey
tarafından kabul görmedi. Şamil Bey’in ise kesinlikle gitmek
istemeyeceğini vurguladı. Bu işi
başkasına vermesi için ricada bile bulundu.
Mercan Bey, kararlı bir ses tonu ile “Muhasebeye uğrayın yeteri kadar para
çekin yarın Şamil Bey ile beraber gereğini yapın
lütfen, dedi. Ve ekledi, sonucu da bana bildirin.
Ertesi günü
Akif Bey ağzı kulaklarında Mercan Bey’in
odasına girdi. Tahmini doğru çıkmıştı. Bunun
mutluluğunu yaşıyordu.
-Efendim,
dedi Şamil Bey bir haftalık rapor almış. Yani gelemiyor.
Mercan
Bey, Akif Bey’i tepeden tırnağa süzdü. Remzi Bey’in ilk amiri sizsiniz değil mi? diye
sordu. Akif Bey, “ Evet efendim” diye karşılık verdi.
Mercan
Bey, bez mendili ile burnunu temizledikten sonra Yasemin Hanım’a telefon etti:
-Yasemin
Hanım, Şamil Bey bir haftalık rapor almış, raporun gerçek olup olmadığını
incele, hasta olmadığı halde hastayım ayağına yattıysıysa, görevine son ver, dedi.
Akif Bey
şoke oldu. Şamil Bey’i şikayet etmiş gibi olmuştu. Bir şeyler söylemeye çalıştıysa da Mercan Bey onu dinlemedi.
Mercan
Bey, eline bir kalem aldı, ona bir şeyler yazarken de son sözünü söyledi:
iki arkadaşını daha yanına alarak yarın bu işi
halledin Akif Bey sonucunu da akşama bana bildirin, dedi ve ekledi: “ Gidecek
kimseyi bulamazsanız, tek başınıza gidin.
Ertesi
akşam 21.30 sularında çaldı Mercan Bey’in kapısı. Gelenler Akif Bey ile bahçıvandı. Mercan Bey,oturmaları için onlara
için yer gösterdi. Akif Bey’e sordu:
-İkiniz
mi gittiniz?
- Evet
efendim. Gidecek başka kimseyi bulamadım. Yani kimse gelmek istemedi.
Mercan
Bey, Bahçıvan Dursun’a döndü. Burnunu pantalonunun arka cebinden çıkardığı bez
mendille sildi. Mendili cebine koyarken de yetmiş beş yaşlarındaki bahçıvana
bakıp gülümsedi. Başını salladı. Sonra da :
-Dursun
Bey, anlatın dedi. “Buradan çıktıktan tan şu ana kadar ne oldu ise anlatın. Nasıl
gittiniz,nasıl karşılandınız, nasıl bir
yerde yaşıyorlar falan filan işte.”
Dursun
Bey konuşmayı hem de ayrıntılı konuşmayı severdi
Dursun
Bey, sualin kendine sorulacağını hiç tahmin etmemişti. Düşündü, ne
söyleyeceklerini tasarladı. Sonra saatlne baktı. Bu gece karısının doğum günü
idi. Daha fazla geç kalmamak için söyleyeceklerini özetlemeye karar verdi.
-Efendin
dün, beyefendi ile hediyemizi aldık.
Sonra otobüsle gelip gittiği için biz de otobüsle gidelim dedik. Adresini
aldık. Efendim belki inanmayacaksınız, üç otobüs değiştirdik oraya varıncaya kadar
ve aşağı yukarı üç saatte ulaşabildik oraya. Çok şeydi oturduğu mahalle, evi de
öyle.
Dursun
Bey’in gözleri doldu. Bu durum Mercan Bey’in gözünden kaçmadı. Dursun Bey,
devam etti.”Kadın on senedir yatalıkmış.
-Hangi
kadın?
-Kayınvalidesi
efendim.
Mercan Bey,
Akif Bey’e dönüp sordu:
-Bundan
haberiniz var mıydı?
. Akif
Bey “ yok efendim” dedi. “ Nereden olacak ki? “
-Siz onun
ilk amiri değil misiniz? Bilmeniz gerekirdi.
Dusun
Bey, patronunun “ devam et” bakışına icabet etti:
-Burada
da gelini ve üç çocuğu yaşamaya çalışıyordu. Oğlu hapisteymiş. ömür boyu ceza
almış.
-Mercan Bey ayağa kalktı:
-O zaman
onlara da o bakıyor.
Durmuş
Bey, iç geçirdi.
-Sanırım
efendim, dedi. Karısı da yıllar önce rahmetli olmuş.
Akif Bey”in
başı öndeydi. Odada bir an sessizlik
olunca başını hafifçe kaldırdı. Mercan Bey’e baktı. Mercan Bey de ona
bakıyordu. Mercan Bey:
-Akif Bey
için
fon başkanımıza durumunu anlatan
bir yazı yazdınız mı?diye sordu.
Akif Bey:
-Durumunu
bilmiyordum efendim dedi.” Hiç bahsetmedi, bir talepte de bulunmadı. Onun için de böyle bir şey yapmadık.Ama yarından
tezi yok konu ile yakından ilgilenirim.”.
Mercan
Bey, yaramaz bir çocuğu azarlar gibi konuştu:
-Akif Bey
siz onun ilk amiri değil mlsiniz? Sorunları olduğunu yani olumsuz
davranışlarını o gün bana saydınız döktünüz.
Hiç merak etmediz mi, bu adam niye böyle
diye.
Mercan
Bey ayağa kalktı. Elleri arkasında birkaç kez odada dolaştı. Pantalonunun arka
cebinden çıkardığı bez mendille burnunu sildi. Koltuğuna tekrar otururken de Bahçıvan Dursun Bey’e
hitaben:
-Durmuş
bey, bahçemizi çok beğendim, haftaya bugün uğrayağım bahçedeki güllerin arasında bir bardak ,çay
içmeme , izin var mı? dedi.
İltifat bahçıvanın
hoşuna gitti
-Aman
efendim dedi. Bahtiyar kılarsınız beni.
Mercan
Bey, cümleleri olaya hakim olamayanları şaşırtacak şekilde vurgulayarak ve sesini
olur ya Akif Bey duymamış olabilir
düşüncesi ile yükselterek:
- Haftaya bugün, çarşambaya çayımı ,içmek için geiyorum. Var mı itiraz?_dedi.
- Aman
efendim estağfurullah , dedi bahçıvan
hafifçe kalkarak ve ceketinin önünü ilikleyerek.
Mercan
Bey, ziyaretini bitirdi, notlar aldı, bazı yöneticilerle özel görüştü ve o gece
sabana karşı.04.15 sularirıda kendi kullandığı arabasıyla oradan ayrıldı
Mercan
Bey sözünü tuttu,bir hafta sonra mesai bitimine az bir süre kala geldi . Henüz
işlerine devam edenler toparlandılar. Görev yerinde olmayanlar hakkında bilgi
istedi. Akif Bey’in odasının önüne
geldiğinde bir anda durdu. İçeriden kahkahalar geliyordu.
Mercan
Bey, kapıyı vurup içeriye girdi. Akif Bey’in odasında üç arkadaşı vardı.
Masanın üzerinde yiyecek bir şeyler de vardı.
Akif Bey
hemen toparlandı.Arkadaşlarını tanıştırdı. Arkadaşları da Mercan Bey’i selamladılar. Sonra da bizde gitmek üzere idik deyip gitmek
için müsaade istediler.
Akif Bey
Mercan Bey’ e koltuğundan kalkarak yer verdi. Mercan Bey, pantalonun arka cebinden çıkardığı bez mendille burnunu
temizledikten sonra koltuklardan birine oturdu. Oturur oturmaz da sordu.
-Akif
Bey, Remzi Bey hakkında bir şeyler yapabildiniz mi?
Akif Bey, Remzi Bey’i çoktan unutmuştu.
-Üzerinde
çalışıyorum efendim, dedi. Dosyasını
inceledim.Kendisiyle de bugün yarın çağırıp konuşacağm, ne yapabileceğimizi şey
yapacağım. Sizi bilgilendiririm efendim.
Mercan
Bey, yılların verdiği tecrübe ile Akif Bey’in hiçbir şey yapmadığını anladı.
Buna rağmen, pantolununun arka cebinden çıkardığı bez mendil ile burnunu
temizledikten sonra kalktı, kapıya yönelmeden önce , elini Akif Bey’e uzattı, “
Teşekkür ederim.” dedi .Tokalaştılar.
Mercan
Bey, odasına geçmeden Yasemin Hanım’ın odasına geçti. Ondan Akif Bey’in sorumlu
olduğu çalışanların dosyalarını istedi. Doyalar temizdi, gerekli, bilgiler
yazılmamıştı.
Mercan
Bey, Yasemin Hanım’a baktı. Yasemin Hanım “ Ben uyardım “ demedi. Dolabından bir defter çıkardı. Tarih tarih
okuyarak dosyadaki bilgileri doldurması konusunda Akif Bey’i uyardığını
söyledi.
Mercan
Bey:
-Eeee
dedi.
Yasemin
Hanım “ eeeeyi” cevapladı.
-Hatırlatıp
durma, biliyorum, en kısa zamanda dolduracağım” dedi her defasında.
Mercan
Bey, pantolonunun arka cebinden çıkardığı bez mendille burnunu temizledikten
sonra:
Bursa’daki
şubemizden Sezayi Bey’i ara, “ Size birini gönderiyorum, mümkün olan en alt
kademerden birinde görevlendirilecek, Mercan Bey’in emridir.” dersin de dedi.
SON ………………………………………………….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder