10 Ocak 2021 Pazar

 


                        VAH ki VAH!

                          Kaç yaşındaydı? En fazla sekiz. Dükkandan içeriye girdi.

-           Bir şey söyleyeceğim de bana

kızmazsanız söyleyeceğim amma, dedi

Saçları örgülü, çil yüzlü bir kız

çocuğuydu. Toraman Bey, başını kaldırdı. Gözlüklerinin üzerinden baktı. Çocuğu tepeden tırnağa süzdü. Tatlı bir ses tonu ile

-         Söyle bakalım, dedi.

-         Ama kızmayacaksınız değil mi?

-         Söz, kızmayacağım. Söyle!

-         Camda bir yazı var ya, yanlış yazılmış.

Toraman  Bey’in başına ilk defa başına böyle bir şey

geliyordu. Şaşırdı:

-         Yanlış mı yazılmış? Niye?

-         Ben bilmem. Ancak yanlış yazılmış.

Düzeltirseniz iyi olur. Türkçeyi  doğru kullanmalı, yazarken de yazım yanlışı yapmamalıyız. Öğretmenimiz böyle söylüyor.

Toraman Bey kalktı. Kızı tekrar tepeden tırnağa süzdü. “ Doğru söylüyorsun aferin sana!” dedi. Kızın

omuzuna sevgi ile dokundu” Bana da göster bakayım bir bakayım  hangisi yazılmış?” dedi. “Ben de merak ettim. De bakayım, senin adın ne?”

 

-         Benim adım Armut.

-         Armut mu? Benimle dalga geçmiyorsun değil mi? Bak

öyleyse kulağını çekerim

-         İnanmadınız ama doğru. Benim  adım Armut.

Babaannemin adıymış. Ama ben adımı seviyorum. Akılda kalıyor.

Dışarıya çıktıları. Armut, camdaki  duyurulardan birini

gösterdi.  İşte bunu yanlış yazmışsınız, dedi.

Toraman Bey, ilanı okudu. İlanı  kendisi yazmıştı. Bir

yanlışlık göremedi. Yanlışlık yok, dedi. Bacak kadar boyu ile benimle dalga geçiyor herhalde diye düşündü. Kırmamak için bir şey söylemedi ancak sordu:

-         Neresi yanlış? Sen söyle de ben de

öğreneyim.

-         Ben niye söyleyeyim ki, dedi  Armut. “Araştırın bulun ya

da bir bilene sorun.”

        Toraman verilen cevaba bozuldu. “ Tamam kızım” dedi

“Ben, arar bulurum.  Dert edinme. Evden merak ederler. Haydi git artık.”

                          Tamam, dedi Armut.” Yarın gelip kontrol edeceğim ama. Yarına kadar düzeltin. Tamam!

                          Toraman Bey sinirlendi. Sesini yükselterek azarladı:

                          “Tamam kızım hade işine Dalga geçecek başka birini bul sen.”

                          Armut, tepkiye şaşırdı. Arkasına baka baka oradan uzaklaştı.

                          Toraman Bey, içeriye girdi. Masasına oturdu.  Çocuğun sözlerine takılmıştı. Birden ayağa kalktı. Mahallenin  gençlerinden bazıları okuldan çıkmışlardı. Toraman Bey fırladı yerinden. Kapıya koştu, selendi:

-         Gençler bir dakika gelebilirsiniz.

Gençler Toraman Bey’i kırmadılar.

Toraman Bey, Armut Bey’in gösterdiği duyuruyu

gösterdi.

-         Bu ilanın yazımında bir yanlışlık var gibi geldi ama bir

türlü çıkartmadım. Bir yanlışlık var mı yazıda?

Gençlerin hepsi de ilana baktılar. Uzun boylu kravatlı

olan :

-         Doğru yazılmış amca dedi. “Bir  yanlışlık yok. Gönlünü

ferah tut.”

Diğer gençler de sözleriyle ya da  aşları ile cevabı

onayladılar. Toraman Bey’den teşekkürlerini alarak oradan uzaklaşırken, onlardan biri durdu, döndü: Siz üniversite mezunu değil

miydiniz? diye sordu.

Hatırlanmış olmak Toraman Bey’in hoşuna gitti

-         Evet, dedi.

Soruyu soran:

-         Bu kadar basit bir şeyi bize niye

soruyorsunuz o zaman. Bizi imtihan mı diyorsunuz aklınız sıra yoksa,  yoksa başka bir  amacınız mı var?

  Toraman Bey, şaşırdı Nasıl Bir karşılık vereceğini

bilemedi. Soruyu soran gencin arkadaşlarından biri soruyu soran arkadaşına kızdı:

-         Ne antika adamsın be. Ne alaka  şimdi? Yürü!”

Toraman Bey, giden gençlerin  arkasından baktı. “

Zamane çocuklar ne bu böyle” dedi.” Biz bu yaşlardayken büyüklere cevap vermekten korkardık. Şu ukalanın söylediklerine bak! Tövbe Yarabbi!”

Armut, ertesi günü tekrar geldi. Yazıya baktı. Tam

uzaklaşırken Toraman Bey kızı fark etti . Fırladı dışarıya çıktı. Seslendi:

-         Armut, liseli gençlere sordum. Yanlışlık yok dediler.

Armut, cevap vermedi.

-         Niye cevap vermedin? Küstün mü bana?

-         Küsmedim de yine kızacaksınız diye korkuyorum

-         Yok kızmayacağım. Dünkü o  sözlerim için de özür

dilerim.

-         Liseli abla ve abilerin söylediği  yanlış. Burada bir yazım

yanlışı var.Şimdi gidebilir miyim?

-         Tamam yavrum. Ben Mesut Öğretmene de bir sorayım.

-         Tamam. Hoşça kalın!

           Toraman Bey, biraz sonra unuturum kaygısı ile Mesut Öğretmene telefon etti hemen Akşam okul çıkışında kendisine uğrayıp uğrayamayacağını sordu. Olumlu cevap aldı. İçeriye girerken ilana tekrar baktı. Bir yanlışlık göremedi.

“ Yok  yok bu kız resmen benimle  dalga geçiyor.” diye

söylenerek içeriye girdi.

Mesut Öğretmen akşama doğru  geldi. Toraman Bey,

konuyu kısaca izah etti Mesut Bey’e. Mesut Bey “ güldü. “ İlahi Toraman dedi. Derdin bu mu? “ Bir göster bakayım bu yazıyı yanlışlık neredeymiş?”     Mesut Bey, yazıya baktı. Yanlışlık göremedi ama, olur a bir bir yanlışlık var mahcup olurum düşüncesine kapıldı.

- Toraman biliyorsun ben tarih  öğretmeniyim dedi.”

Sen bunu Türkçe ya da edebiyat öğretmenine sor.”

- Sen ne diyorsun?

- Yok. Ben haddimi bilirim. Senin  bu sorun benim

uzmanlık alanıma girmiyor. Ben prensip olarak uzmanlık alanım dışında konuşup ukalalık taslamam. Laf aramızda, benim Türkçem de pek iyi değildir. Bilirsin.”

Mesut Bey, saatine baktı. “ ooo  dedi akşam torunun

doğum gününü kutlamaya gideceğiz” mazeretini uydurdu. Gitti.

Toraman Bey, “ Koskoca hocasın  şunun doğru mu yanlış

olduğuna karar veremedin mi be adam” diye söylendi.  “ Torununun doğum günüymüş de falanmış da filanmış da.”

Toraman Bey kapının önünde  biraz durdu, sağına

soluna balarken üniversite öğrencisi Cemil’i gördü. Seslendi. Cemil:

-         Efendim.  Efendim Toraman Amca” dedi.

-         Bi gel.

 

Toraman Bey, ilanı gösterdi. “

Bunu benim yeğen yazdı ama  yanlış yazılmış gibi geldi bana. Bunun şeyi, yazımı doğru mu?”

Cemil, bilmem der gibi harekette bulundu sonra da “

bay bay” diyerek oradan ayrıldı.

Toraman Bey o gece rüyasında  Armut’u gördü.

Rüyasında Armut karşısına geçmiş gülüyor şunu bulamadın mı amca” diyordu.

Ertesi günü kızlı erkekli bir gurup ilkokul öğrencisi

Toraman Bey’in dükkanının önünde durdu öğleye doğru.. Toraman Bey, korktu “ Bunları mutlaka Armut gönderdi, beni çıldırtacak “ diye düşündü “ Kapatmayın dükkanın önünü ayrılın oradan” diye azarlayarak önlemini almak istedi. Bunun için tam kalkmıştı ki guruptan bir içeri girdi. Toraman Bey’e doğru birkaç adım attı.

-         Amca , dedi.” Öğretmenimiz bir ödev verdi de, biz bir

araştırma yapıyoruz, yanlış yazılan sözcükler üzerine.”

Toraman Bey,

-         Eeeee, dedi.

-         Siz de camdaki ilanı yanlış  yazmışsınız. Biz arkadaşlarla

onu da saptadık. Ödevimiz için bir fotoğrafını çekebilir miyiz?

                          Toraman Bey, gayriihtiyari sesini yükselterek: “ Neresi yanlış. Biz de bilelim.” dedi. Çocukla beraber dışarıya çıktı. İlanın önünde durdu. Gruba, sordu:

                          -Nesi yanlış bunun?

                          Gruptaki bir oğlan elinde  üzerinde yazı bulunan bir kartonla öne çıktı. Gülümseyerek Toraman Bey’e “ Biz doğrusunun yazdık” dedi. İzin verirseniz değiştirebiliriz.”

                          Toraman Bey, çocuğun elinden kartonu aldı. Yazıyı okudu. “ Eee, sizinki ile benimki aynı” dedi. Benimle şey mi yapıyorsunuz siz? Mahallede benden başka kimseyi bulamadınız mı dalga geçecek. Yoksa sizi bana beni çıldırtmak için Eşref denilen adam mı gönderdi?”

                          Oğlan, o tatlı tebessümü ile:

                          -Dikkatli bakın amca dedi. “Aynı değil. Siz “ Emlakçı Tarık’dan satlık daire” yazmışsınız.

                          - Siz de öyle yazmışsınız.

                          - Değil amca. Biz Emlakçı Tarık’tan satılık daire yazdık.

                          Kızlardan biri araya girdi:

 -Tarık’tan derken ünsüz  benzeşmesi yapmalıydınız

amca, dedi. Biz bunu yeni öğrendik. Ama “satlık”ı satlık diye yazarsak niye yanlış oluyor onu bilmiyorum.

                         Toraman Bey, bir çocukların yazdığına bir de kendi yazdığına baktı.

-         Haaaa! dedi.

      Oğlan çocuklarından biri atıldı. Heyecan ve sevinçle:

-Biliyor musun amca dedi üç günde tam , şey, tabelalara,

ilanlara, yazılara falan baktık tam 123 tane yanlış bulduk.

Toraman Bey, söyleyecek bir şey  bulamadı. Belli belirsiz, “ Aferin size” dedi. Sonra da  başını “ Bu kadar yazım yanlışı

ha, vah ki ne vah!” manasında sallayarak içeriye girdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder