22 Ocak 2021 Cuma

 

ESİN

Bir dakika daha evde kalamazdı. Çok bunalmıştı. Dışarıya çıkıp hava almak, kafasını dağıtmak istedi. Çarçabuk üzerindekiler çıkardı, daha düzgün bir şeyler giydi. Biraz yürüdü. Birkaç ay önce yapılan parka gitti. Boş bulduğu banklardan birine oturdu. Düşünmeye başladı, daldı gitti.

Birkaç dakika sonra bir çocuk sesi ile irkildi:

-Merhaba

Cenk Bey, sesin geldiği yana bıraktı. Seslenen mahalle çocuklarından biri idi. Tanışmışlıkları yoktu, konuşmuşlukları yoktu. Gelirken giderken görmüşlüğü vardı.

Cenk Bey, “Merhaba” dedi.

Çocuk gülümsedi, karşılık verdi:

-Sizi üzgün ve düşünceli  gördüm de bir merhaba diyeyim, siz de uygun görürseniz tabi.”

Çocuğun tatlı sesi Cenk Bey’in hoşuna gitti. Bankın tam ortasına oturmuştu. Kenara çekildi, yer gösterdi “Otursana “ dedi.

Çocuk, işaret parmağı İle bir yer işaret etti,” Annemler şurada” dedi.” Haber vereyim de.”

-Tamam, dedi Cenk Bey,

Çocuk, oradan uzaklaşırken de “ İsmim Cenk, dedi. Annen sorarsa Cenk Amca’nın yanındayım dersin”

Çocuk durdu, döndü.

-Biliyorum, dedi.” Bakkal  Mesut Amca’nın dükkanının binasında oturuyorsunuz. Benim adım da Esin”

Cenk Bey, çocuğun annesinin yanına gidişini izlerken  aklına Mesut Amca’nın  binasında” sözüne  takıldı.  Binalarının hemen atında bakkal dükkânı vardı. Demek ki sahibinin adı Mesut’tu. Bu binaya taşınalı neredeyse on sene olmuştu. Defalarca büyük marketlerden alıp naylon poşetlere doldurulmuş ürünlerle bakkalın önünden geçmişti de bir kez olsun bu bakkaldan bir sakız dahi olsun almamıştı bugüne kadar.

Buraya ilk taşındıklarına  Mesut Bakkal “ hoş geldiniz, hayırlı olsun “ diye bir şeyler demişti lakin o bu nezaket sözlerine bile zoraki gülümseyerek sözle değil başı ile karşılık vermiş oluşabilecek bir dostluğun temellerini atmamıştı.

Bundan yıllarca evvelki bir sohbete de gitti Cenk Bey’in aklı. Büyük babası bir sohbet esnasında şöyle demişti. Mahallemizdeki küçük esnaflara sahip çıkmalıyız. Mesela sen ayda bilmem kaç lira verdiğin o büyük marketlerde çalışanlarla dostluğun var mı? Gece acil bir ihtiyacın olsa o marketi açtırabilir misin? Oysa mahallenin bakkalını açtırabilirsin. Onunla dost olabilir hal yârenliği edebilirsin.  Ara sıra da olsa ihtiyaçlarının bir kısmını, azıcığını mahalle esnafından karşıla. Karşıla ki yanında paran olmadığı bir gün ya da bir gece vakti ondan bir şey istemeye yüzün olsun.  Aynı zamanda mahallenin küçük esnafı o mahallenin bekçisidir de. Şimdi bilmem ama eskiden bu böyle idi.

-Geldim. Anneme söyledim, burayı da gösterdim. İzin verdi dedi Esin. Koşarak gelmişti soluk soluğa kalmıştı.

Cenk Bey, gülümsedi:

-Hoş geldin dedi. “Otur bakalım.”

Esin oturdu. Cenk Bey,

-Annene gidip izin istemen ya da ona burada olacağını haber vermen çok hoşuma gitti, aferin sana” dedi.

Esin,  yaptığı işin takdir edilmesine sevindi. Gururlandı.” Ama on beş dakika burada kalabileceğim” dedi. “Annem on beş dakika sonra gel” dedi de.

On beş dakika sonra Cenk Bey mutlu çocuklar kadar mutluydu. On sene sonra da olsa  eve dönerken Mesut Bakkal’a uğrayacak, yüz gram peynir bir de ekmek alarak karınca kararınca ona destek verecek   eve varınca da  güzel bir çay demleyecek  Esin’in verdiği dersi düşünerek  bakkaldan aldıklarını afiyetle yiyecekti.

                                    BİTTİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder