2 Ağustos 2020 Pazar


ANAHTAR PASPASIN ALTINDA
Şimdiye dek hiç kimse Suat Hanım’ ı böyle görmedi, bundan sonra görmesi de mümkün değil. Suat Hanım, evin içini görünce çıldırdı. Kendini kaybetti. Avazı çıktığı kadar bağırdı:
-Aman Allah’ım bu ne?
Sayın Bey’de en az karısı kadar şaşkındı. O da bir eşek yükü para
harcayarak yaptırdığı evde gördüklerine inanamıyordu.
Suat Hanım, gözüne kestirdiklerini tutuyor sağa sola atıyor, eşyalardan bazılarını tekmeliyor, bazılarını deviriyordu. Suat
Hanım sanki çıldırmıştı.
Sayın Bey, karısının kollarından tutup eşyalara daha fazla zarar vermesine mani oldu. “ Lütfen, lütfen Suat, sakin sakin…” diyerek karısını biraz olsun yatıştırdı. Devrilen eşyaları düzeltti. Kırılan birkaç parçayı çarçabuk temizledi, gözden yok etti.
Suat Hanım, cep telefonunu çıkarttı, kocasına uzatarak:
-Çabuk o herife telefon et, gelsin şu zımbırtıları toplayıp
götürsün aldığı gibi benim evi bana çıplak teslim etsin, paramızı da versin, aksi takdirde elimden bir kaza çıkacak, dedi.” Vallahi de çıkacak billahi de çıkacak.” diye de ekledi.
Sayın Bey
-Hayatım dedi, ilk tepkiler bazen isabetli olmayabiliyor. Anımsasana dişlerini ilk gördüğünde de diş hekimine çabuk bu dişleri sök diye çıkışmıştın. Oysa sonra ne kadar çok sevdin.
Suat Hanım, suratını ekşitti.
-Ne alaka şimdi bu, dedi.
-Ne bileyim birden aklıma geldi işte.
-Hadi Sayın hemen telefon et şu herife çağır ve de şu abuk sabuk, saçma sapan şeylerini kimse görmeden alıp gitsin. Bizim paramı da iade etsin. Ben böyle ev de istemem köy de istemem.
Karsının aksine Sayın Bey, gayet sakindi. Sakin de konuşuyordu:
- Tamam da hayatım “niye? “diye sorarsa ne diyeceğiz?
Suat Hanım alaylı güldü.
-Ne mi diyeceğiz, dedi. Sence diyeceğiz. Sence niye acaba
diyeceğiz. Becerebilirse mantıklı bir açıklama bekleyeceğiz. Bu kadar zevk yoksunu olmaya becerebilmeni neye borçlusun diyeceğiz. Anladı sen.
Sayın Bey, karısını koltuğa da sandalyeye de pufa da benzemeyen ancak oturmaya yarayan gereçlerden biri diye düşünülebilecek bir nesneye oturttu.
-Hayatım, dedi. “Bir sakin ol. Sen kültürlü, mantıklı düşünebilen öfke ile kalkıp zararla oturmayacak kadar akıllı bir kadınsın. Bu adama bu söylediklerini ve de aklından geçirdiklerinin söylemek bize yakışmaz.
- Niye yakışmaz Sayın Bey? Deli saçması, belki de çöpten
topladığı bir sürü şeyi güzelim evimize yerleştirmek ona yakışıyor da bunun hesabını sormak bize niçin yakışmıyor?
-Suat Hanım kocasına burun buruna gelecek şekilde yaklaştı. Ellerini beline dayadı
-Yaaa sayın biz bu adama dünya kadar para vermedik mi?
Sayın Bey soruya cevap vermedi.
Suat Hanım devam etti:
-Şuradan geçen bir hurdacıya “şunları al” desek yeminle şu
evdeki tüm eşyaya on tane mandal vermez.
Sayın Bey, gayri ihtiyarı karısının son cümlesine güldü. Karısı
da kendisine hakim olamadı o da güldü. Sonra da ekledi “ Yalan mı?”
Sayın Bey, görüşünün nedenlerinin gümbürtüye gitmemesi avaş yavaş konuşarak izah etti
İçin “Hayatım bu adamla en az beş kere beraber görüştük. Adam her defasında bize sormadı mı, demedi mi, “ Sayın Bey, Suat Hanım” sizin aklınızdan geçen bir tasarım ne bileyim bir düzen bir model var mı? diye.
- Demeyecek miydi? Sormayacak mıydı? Ev bizim ev değil mi?
Ya şimdi beni yine kızdıracaksın, şu adama şu evi dayayıp döşemesi için yazlık alabilecek kadar para verdik. Hem de pazarlık etmeden hem de peşin peşin verdik. Beynin mi durdu?
- Tamam da kaymağım pazarlık etmemiz onun suçu mu?
Harcamaları ve emeği için O bir fiyat verdi biz de kabul ettik.
- İyi halt ettik. Evi gönlüne göre daya döşe demekle iyi halt
ettik.Dedik de böyle mi yap dedik? Onun zevkine, bilgisine güvendik. O ne yaptı, resmen bizimle dalga geçti, yolunacak tavuk gibi gördü, bizi estetik zevkten yoksun aptallar olarak değerlendirdi.
Sayın Bey, karısına karşılık vermedi.
-Yalan mı? Biz sade bir ev istedik o abuk sabuk heykellerle,
aklı sıra yeni moda kanepelerle, nereden bulduğu belli olmayan eski püskü
Sayın Bey, karısının sözünü kesti, onun kurduğu cümleciklerin birini
onun gözleri içine bakarak tane tane yineledi “ Biz sade bir ev istedik.”
-
-Evet hayatım, ben de sen de böyle bir şey istedik ama sadece istedik.
Ona ,bu isteğimizi söylemedik. Onun da bizim gibi düşündüğünü sandık, onun
aklından geçenlerin çılgınca ve ilginç olabileceğini düşünmedik. Böyle olunca da
o tasarladıklarının en iyisini yaptı. Simdi onu suçluyoruz. Suçlu olan o mu biz mi?


Suat Hanım, adeta acıyarak kocasına baktı.
- Sen her şeye müstahaksın, dedi. “Adam bizi resmen yoldu, bizimle
dalga geçti, sen ise laf salatası yapıyorsun Yok neymiş efendim, aklınızdan geçen nedir diye sormuş da biz size bırakıyoruz, size güveniyoruz bize hiç sorma demişiz. Laf olsun beri gelsin.
Suat Hanım birkaç şey daha söyleyecekti çalan kapı buna mani oldu.
Sayın Bey karısına bakarak sordu:
- Birini mi bekliyorduk?. Evi görmeleri için arkadaşlarına falan mı haber verdin?
Suat

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder