7 Eylül 2012 Cuma
KARPUZCU HÜSNÜ’NÜN KARISI
4.BÖLÜM
- Abi, dedi yarın bana elli yüz tane karpuz alabilir misiniz?
Şaşırdım, cevap vermediğimi görünce samimi olarak anlattı.
Hani derler ya aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık.
Bayram öncesi, bayram harçlığını çıkartmak için karpuz sergisi açacakmış…
Ben karpuzdan ne anlarım diyemedim. Ben desem de belli ki o anlamayacaktı.
- Nereden alacağız, dedim.
Söyledi. Kamyonla getiriyorlarmış. Oradan alınırmış.
- Ama bak, dedim. Bir defalık.
Sevindi.
- Tamam abi dedi. Bir kere alıverin siz adım çıkarsa gerisi kolay.
Ertesi sabah için kavilleştik. Gerçekten de sözleştiğimiz saate küçük bir kamyonetle geldi.
O kamyondan beş bu kamyonda yirmi şu sergiden üç beş derken öğleye kadar ben karpuz seçtim o parasını ödedi, öğle ezanı okunurken de mahallemize döndük. Teşekkür etti, teşekkürü “ Pazar ola” deyip kabul ettim
Pazar alışverişini severim. Ertesi günü akşama doğru hanımdan da siparişleri alarak pazar yoluna düştüm. Tam pazara girerken bir de ne göreyim. Yol kenarında dünkü karpuzu kamyonetinin üzerinde bir afiş, dünkü adam keyifle bağırıyor karpuz alan insanlar. Özeti şöyle:
“ Bunlar Hüsnü Bey’in karpuzu.”
“ Kalmadı vallah, Hüsnü Bey’in karpuzları bu karpuzlar, bitmek üzere koş koş…”
“ Yarına yok vatandaş, sudan ucuz baldan tatlı, Hüsnü bey’in karpuzları, hay maşallah.”
Yanımda geçenler vardı. Kadınlardan bir:
- Şuradan karpuz alalım mı, dedi. Bak Hüsnü Bey’inmiş hem de.”
Yanındaki saf saf sordu:
- Hangi Hüsnü Bey’in.
- Herhalde Karpuzcu Hüsnü Bey’in. Baksana millet, Kapış kapış.
- Dönüşte alırız,
- Dönüşe kalır mı? Haydi mızmızlanma. Bir de Hüsnü Bey’in karpuzuna bakalım.
- …
- Ne o, niye güldün.
- Boş ver aklıma bir şey geldi de, haydi…
La havle çekerek duraksamamı bitirip pazara gittim. Dolaşırken Hamit Bey’e rast geldim. Güldü:
- Senden başka Karpuzcu Hüsnü de varmış, gördün mü dedi.
- Ne, anlamadım, dedim.
- Gelirken görmedin mi?
- Neyi?
- Adamın biri karpuzcu Hüsnü geldi deyip karpuz satıyor.
- Ne yapayım?
- Canım ne yapacan, o Hüsnü benim diyecek halin yok ya.
Hamit Bey’e de geçen gün karpuz almıştım. Birden aklına gelmiş olmalı ciddileşti. Koluma dokunarak:
- Senin adından yararlanıyor olmasın, dedi.
- Benim adımdan ne yararlanacak, dedim.
Biri, fena çarptı omzuma. Söylendi de:
- Sohbet edecekseniz başka yerde sohbet edin, bu kalabalıkta yolun ortasında.
Adam haklıydı. Hamit Bey
- Haydi, neyse dedi. Hoşça kal deyip tezgâhlara baka baka yürümeye başladı.
Dönüşte, Karpuzu Hüsnü yoktu yerinde, ya karpuzları bitirmişti ya da zabıtaların uyarısı ile oradan ayrılmıştı.
Akşam yemeğinin akabinde kahvemizi içerken kapı çaldı. Kapıyı karım açtı. Biraz sonra da salona geçti:
- Seni görmek isteyen bir adam var, dedi.
Kimseyi beklemediğim gibi bu durum alışık olduğumuz bir şey de değildi. Hayırdır inşallah deyip kapıya çıktım: Bizim karpuzcu.
Hanım da peşi sıram gelmiş. Karpuzcu ona bakınca, hanıma içeri girmesini işaret ettim. Girdi.
Başımı iki yana sallayarak” Ne istiyorsun.” dedim. Başka ne diyebilirdim ki muhabbetimiz yoktu.
- Abi, dedi yanıma sokularak. Karpuzların hepsini bitirdim. Sağ ol.
Sinirlendim:
- Bana ne bundan, dedim.
- Yarın…
Perşembenin gelişi çarşambadan anlaşılır misali sözünün devamını tahmin ettim:
- Yarın işim var dedim. Kendin karpuzunu kendin seç.
- Yarından sonra
- Yarından sonra da, ondan sonrasının sonrasın da olmaz.
Beklemediğim şekilde kolumdan tuttu, kapıdan dışarı çekti. Cebinden bir şeyler çıkardı, şaşkınlığımdan da istifade ederek avucuma sıkıştırdı.
- Bu ne, dedim lafın gelişi.
Avucuma sıkıştırdığı paraydı.
Gülümseyerek “ say” dedi.
Belli ki çeşitli olasılıkları değerlendirmiş alternatif olarak buna da yer vermişti.
Sırf meraktan saydı. Neredeyse asgari ücrete yakın bir paraydı.
- Yarın büyük kamyonla gidersek sen de ben de daha çok kazanabiliriz, dedi
Mesele açıktı. Avucumda hiç de fena sayılamayacak bir para. Üstelik rüşvet değil, haraç değil ve de yarınki kredi kartı ekstrama neredeyse denk. Yarın işim de yok.
Adam kurt olmuş tabi. Cümle seçimleri de harika:
- Sabah ezanı okunurken kahvenin önüne geleyim mi büyük kamyonla, dedi.
İnsaniyet namına, garip duygular içerisinde:
- Gel bakalım, dedim.
Avucuma sıkıştırdığı parayı iade edecektim ama, işini bitirmişlerin heyecanıyla gözle
Kaş arasında merdivenlerden indi.
Salona geçince karım, merakla soruları birbiri ardına sıraladı:
DEVAMI PAZARTESİYE
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder